.


Benzeri bir sözü biz asla edemeyiz. Çünkü;  tarihimizde böylesine utanç duyacağımız bir mirasımız yok, bizlere Atalarımızdan kalan.  O nedenle diyeceğim; ‘Ne mutlu bizlere…’
İsmine hayranlık duyduğum bir futbolcumuz vardı. Alex… Fenerbahçe Cumhuriyeti’nin ferdi. Adı gibi, futbol da on numara futbolcu. O gittiğinde, tüm camia acayip etkilenmiş, hayli de üzülmüştük.
Şimdi bahsedeceğim, önceki gün tanıştığım Alex’ de bende aynı sempati uyandırdı. Demek ki, Alex’ler de insanlık üzerine böylesine değerli kalite var.  
Çatısı altında meslek hayatımı sürdürdüğüm, Boğaz Medya’nın genç muhabirlerinden Damla’nın haberiydi, önceki gün kaleme alınan ve dikkat kesildiğim o konu.
‘Utancın izinde…’ başlığı ile kaleme alınan haberin kahramanı, bir İngiliz’di.
İngiliz turist’ di bahsedilen. Sıradan bir turist…
Lakin, dedikleri öyle birkaç ton değil, milyon, milyar, trilyonlarca ton ağırlığında sözlerle geliyordu anlayana.
104 yıl öncesine vurgu yapıp, “Ne işleri vardı ki burada…?” demeye getiriyordu İngiliz turist Atalarına hitaben konuşurken.
Koloniler zincirine yeni bir halka eklemek üzere, Atalarının Türkiye’ ye topraklarına savaşa geldiklerine dikkat çekiyor, bunu dile getirirken de ‘Utanıyorum…’ diyordu bahsettiğim İngiliz turist. Yani, Alex…
National Geographic’ e özel fotoğraflar çeken ve yaşamı için gereken parayı,  benzer fotoğraf çalışmaları yaparak kazanan bir isim bahsettiğim İngiliz turist. Daha 35’ inde.
Yaşını sorduğumda, önce net cevap verip, ardından da, biz gibi davranabilen isimdi Alex…
Yaşını sonradan 21’e çeken…
Türkiye’ ye, uluslar arası ‘gezgin’ topluluğunun paylaşımlarını beğenerek geldiğini söyleyen İngiliz Alex, Fenerbahçeli bizim Alex gibi bir anda, kalbimde yerini alıverdi. Sempatiyle…
Dilerseniz önce, genç muhabir meslektaşım Damla Şener’ in yazdıkları diyeyim.
Şöyle ifadeler geçiyordu Damla’nın Alex konulu haberinde;
“104 yıl önce Çanakkale Savaşlarının mimarlarından İngiltere’den şehitler coğrafyasına gelen bir torun ifadeleri ile bugün dahi düşündürdü. Alex Fisherman, “Atalarım hakkında biraz utandım. Çünkü her gittikleri yerde koloni yapmaya çalıştılar” dedi.
Neslinden böylesine utanan bir genç için, bu gün ne denilebilir ki? He yaşa ağzına sağlık? Mı…
Elbette değil. Değil de, bu gün, tarihte yaşanmış o gerçeği görüp söyleyebildiği için, bence tebriği fazlasıyla hak ediyor bahsettiğimiz Alex…
Myanmar’da yaşayan ve fotoğrafçı olan Alex Fisherman’ ın, ki soy isminin Türkçesi ‘Balıkçı’ ayrı bir yeri oldu zihnimde. Doğruyu tak diye söyleyiveren bir genç olarak. Üstelik utanmasına karşın…
Çanakkale’nin tarihi ve turistik yerlerini görmek için Çanakkale’ye geldiğini söylüyor, sonrasında da  Atalarının her gittiği yerde koli kurmaya çalıştıkları için utandığını, ama Çanakkale’yi görmek için gelirken, geçmişteki bu utanılması gerekenleri unutmayı seçtiğini, aksi halde, bu yörenin güzelliklerini göremeyeceğini bildiğini de ekliyordu sözlerine.
Öyle ya, utanarak bir yerde sanıl gezebilir insan olan…?
 Alex Fisherman,Gelibolu’da bulunan İngiliz Mezarlığını ‘da ziyaret edeceğini anlatıyor, Ataları için dua edip etmeyeceği sorusuna ise,  mimikleriyle okkalı yanıtı sunuyordu. Ne var ki, mimiklerden anladığımı, sizlere anlatmayacağım.
 NationalGeographic’te serbest olarak fotoğrafçılık yapan bir isim di Alex. Bir noktada, benzerliğimiz de vardı fotoğraf merakı ve geçim üzerine. Meslektaşım dedim, ‘Öyle deme. Gazeteciliğe ayıp olur’ deyiverdi, sempatimi bir kez daha kazandı bahsettiğim İngiliz turist, yakışıklı, açık sözlü ve de geçmişte yaşanılanlar için utanç duyabilen Alex…
Başta söylediğim gibi, iyi ki geçmişinden utanç duyulacak ecdadın devamı değiliz bizler. Biz ki,  4 kıtada, bu Milletin bekası için At koşturan yiğitlerin torunlarıyız.
Söz konusu vatan olduğunda, gerisi teferruat diyen Atamız var bizim.
 Hatta bir yakın tarih hatırlatmasıyla, ülkesinin toprağına savaşa gelen ulusların çocuklarının analarına hitaben; “Evlatlarınız artık bizim evlatlarımız olmuştur” diyebilen Atatürk…
Bu gün bir kez daha demeliyiz: Ne mutlu ki bize, sizler varsınız Şanlı tarihimizde…