Slogan tam da böyle idi. İsmini zikretmeyeceğim bir çakmak markası için.


Bir reklam için unutulmaz repliğe dönüşmüştü bu sözler.
 
Benzer bir çakmak üzerinde kullanılan ‘Kartal’ logolu 7 adet çakmak tezgahta 1 TL karşılığında sahibini beklerken, satıcısına; 10 ay hapis, bir miktar para cezasına neden olmuş.
 
Bu arada,  bir de iki bin küsür lira Avukatlak masrafı çıkarmış.
 
Çakmak, ‘çakar çakmaz, çakan’ hali ile kalmamış, satışını yapanı da cayır cayır yakmış.
 
Dün, Çanakkale Bakkallar ve Bayiler Odası başkanı da olan, Kent Konseyi Başkanı Engin Kandemir ile sohbet ederken öğrendim bu konuyu. Haliyle de ilk tepkim, ‘Nasıl yani…?’ oldu.
 
Az biraz araştırma yapınca, konunun öyle böyle olmadığını anladım.
 
Diyebilirim ki, ilk tepkim olan sorunun yanıtı, şöyle imiş; 
‘Öyle böyle değilmiş yani.’
 
Gazete satışı da yapan marketin işletmecisi, satışını yaptığı gazetelerin ana dağıtım bayiince kendisine getirilen toplam 7 adet çakmağı tezgahta tutunca olanlar olmuş.
Kısacası, Marka tescil konusuna muhalefetten hakkında yasal işlem başlatılmış.
 
Konuyu, tam ve net olarak aktaramamış olacağımı varsayarak, hakkında hem hapis, hem de para cezası kesilen ilgilinin, yüce mahkemeye sunmak üzere kaleme aldığı itiraz dilekçesinden söz edeyim.
 
 
Çanakkale Bakkallar ve Bayiler Odası’ nın yöneticisi de olan Cumhur Gege,  kendisince işlendiği hükmüne varılan Marka Hakkına Tecavüz suç’u için,  karar’a itirazını elinden geldiğince yazıya dökmüş.
 
Hem hapis, hem de para cezası ile birlikte, davacı tarafın Avukatlık ücretlerini de ödemeye mahkum edilen esnaf, hakkındaki mahkeme kararına itiraz dilekçesinde, başlıklar açıp;
 
“Açıklamalar;”  diye sıralamış.
4 madde de, derdini anlatmaya çalışırken de, şu ifadeleri kullanmış;
 
1.      Yargılama sırasında savunma hakkım kısıtlanmıştır.
2.       Bir müdafiin hukuki yardımından yararlanabileceğim tarafıma hatırlatılmamıştır.
3.       Kendimi savunma imkanınım, tanıklarımı bildirme imkanım olmamıştır.
4.       Dosya kapsamında kesinlikle suç işleme kastımın olmadığı, suça konu eşyaların ekonomik değerinin çok düşük olduğu, benim market sahibi olarak suç işleme kastımın olmadığı hiç dikkate alınmamıştır.
 
‘Kartal’ logolu 7 çakmak için çıkan ağır faturanın, kendisince  ne anlama geldiğini anlatmaya çalışan Çanakkale esnafı;
 
“Ekonomik değeri 1 TL olan 7 adet çakmak tarafımdan satıldığı için 10 ay ceza almam beni ve ailemi rencide etti” diyerek,  2 çocuk sahibi bir baba olduğunu da dile getiriyor, ‘Sabıka aldım. Çoluğuma çocuğuma bir kara leke gibi miras bırakmış olacağıma yanıyorum’ diyerek, çakmağı kullanmadan ateş aldığını da traji komik şekliyle dile getiriyordu.
 
Yaşadıkları için bir de şöyle serzenişte buluyordu; “Çocuklarımın geleceği var. Ben sabıkamın oluşmasından dolayı son derece üzgünüm. 7 TL cirosu olan çakmak satarak kasıtlı bir suç işlemem hayatın olağan akışına aykırıdır.
 
Gerçek suçlular hakkında hiçbir soruşturma yapılmaması benim ceza almam zoruma gitmektedir.”
 
Gazete satışı yaptığı işyerinde, ilgili gazete dağıtım ana bayiinin getirip, satışını yapmasını istediği 7 çakmak nedeniyle yargılanan esnaf, aldığı cezaya itiraz dilekçesinde;
“Dosya incelendiğinde açık ve net olarak görünecektir ki, bir hayvan figüründen ibaret resimli 1 TL’lik çakmakların marka hakkına tecavüz suçuna vücut vermesi mümkün değildir.
 
Lisanslı ve logolu ürünlerin bir çoğu daha yüksek fiyatlarla satılmaktadır. Hakkımda soruşturma açıldıktan sonra adalete yardımcı olmak için her şeyi yaptım.
 
Dosya içerisinde 6769 sayılı yasanın 30. Maddesi son fıkrası anlamında malı nereden temin ettiğime ve bu surette üretenleri ortaya çıkaracak bilgileri, faturaları arz etmeme rağmen tarafıma ceza verilmesi isabetsizdir.
 
 Savunmalarım kabul edilmese dahi, hakkımda ceza verilmesine yer olmadığına dair karar verilmelidir.”  Şeklinde talebini dile getirirken, Davacı tarafın vekili için 2860 TL’ lik avukatlık ücretinin, kendisince ödenmesi kararına da, itirazını dile getiriyordu.
Bir sohbet sırasında ortaya çıkan bu detaylar, şunu gösteriyor. Bir çok market, bakkal ve benzeri iş yerlerinde sıkça rastladığımız, üzerlerinde çeşitli logolar bulunan çakmak ve benzeri bir çok ürün, meğer suç unsuru taşıyan sakıncalı mallarmış. Kullandığım 70’ li yılların Muhtar çakmağından, ısrarla vazgeçmememin nedenini sorunlara, bu konuyu örnek göstereceğim.
 
Sabit görülen suç anlatılırken kurulan şu cümle, işlenen suç’un kanunlar karşısındaki önemini de  oldukça güzel anlatıyordu..
İlgili mahkemenin kararında;  “Başkasına ait marka hakkına iktibas suretiyle tecavüz oluşturan malı satışa arz etmek” suçundan eylemine uyan 6769 sayılı Sınai Mülkiyet kanununu 30/1 maddesi uyarınca; Suçun işleniş biçimi ve failin güttüğü amaca göre takdiren BİR YIL HAPİS VE BEŞ TAM GÜN KARŞILIĞI ADLİ PARA CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA”
 
Marka tescil ve ilgili haklar v.s. diyerek, ukalalık yapmayacağım. Börtü böcek, kuş vesaire  logolu çakmaklar gibi, Cum-Pa, yani Cuma pazarında hemen hemen tüm tezgahlarda satılan ve üzerlerinde ünlü markaların logoları bulunan ürünlerden de köşe bucak kaçmamın nedeni, tam da buydu.
 
Kucak dolusu para verip markalı ürün aldığımdan şikayet eden yakınlarıma da, bu yaşanılan örneği göstereceğim.
 
Ucuz etin yahnisi misali, ucuz görülen kalite yoksunu da olan ürünlerin hem satan’a, hem da satın aldıktan sonra kullanıcısının başına iş açmayacağı ne malum…?
 
‘İyisi mi?’, elbette de en iyisi…