FİLM İSMİ GİBİ OLACAK BİRAZ, İDARE EDİN

 

Bahsedeceğim konuyu anlatır cümlelere göz gezdirdiğimde, nasıl da mutlu oldum aslında, anlatamam.

Yıllar yılar evveli geldi bir anda gözümün önüne.. En zıpır yıllarımız yani.. Ben gibi, biliyorum sizlerin de hep özlediği o zıpır yılar.

İlk cümle; “Saçlara jöle, tırnaklara oje, sürülemez, spor ayakkabıyla okula girilemezdi.”

Aynen de öyle idi yahu..  İstersen git o halde okula.. Kır sopayı kapıda..

Hele hele şu durum; “Erkekler kravat, kızlar fiyonk takmadan, yaka ve tırnak kontrolü yapılmadan derse girilemezdi.”

Temizlik, düzen, kılık kıyafet anlayışı, böyle başladı bizim nesilde.. Hey gidi günler..

 Okur ikin, her bir satırını, nasıl da özlemişim aslında o güzelim yılları halini yaşıyorum.. Ne güzel imiş geçmişi hatırlamak ve geçmişi yaşamış olmak.

Şu dunumu hatırlayalım istedim bir de..

Eminim ki içiniz ayrı bir  cız edecek..

“Sabahları bahçede sıra olunur, pazartesi sabah Cuma öğleden sonra müdür konuşma yapar,

Özel günlerden biriyse saygı duruşu yapılır ve gerçekten saygıyla durulur,

İstiklal Marşı okunurken dik durulur, konuşulmaz, saygı duyulurdu.”

Son derece ciddiydik.. İçimizden gelirdi o anlatılmaz, yaşanır.. Onurlu bir güzel durum, o bilinçli saygı..

Bir de şu cümle geliyor.. Yine, gözleriniz buğulanacak bence..

Hazır mısınız?

“Öğretmenlerle dalga geçilemez, veli toplantıları aileye korkarak bildirilir,

okulda ‘konuştuğun’  (sevgilin) varsa sadece bahçede yan yana yürünürdü.”

Liseli güzel yıllar.. Cengiz ağabeyin, Ümit ağabeyin kulakları çınlasın.. O günleri anlatır, ne güzel eserleri vardı.. Ezber ettiğimiz..

 

Kanun maddesi gibiydi, Dikkat edilirdi.. Kesindi, hüküm belli.. Gitme de gör.. Giremezsin kapıdan içeriye..

Evet beldiniz, önemli kurallardan bir diğeri.

“Forma ile okula gidilir, eve gelene kadar forma çıkarılmazdı.

Gömlekler pantolonların - eteklerin, içine sokulur, okul renkleri dışında bir renk giymek yürek isterdi.” Vallahi de öyle idi, billahi de öyle.. Mutluyduk amma.. Sıkıntı yok, öğrencilik bu..

Şu durum, bizlik değildi lakin, geneldi..

“Küpe, kolye, yüzük, bilezik hafta sonları takılır, saçlar erkeklerde tıraşsız, kızlarda 3 boğum örgüsüz ise disipline gidilirdi.”

Ciddiyet bu kardeşim.. Ciddiyet.. Öğrenci adam, bakımlı olacak aynı zamanda.. Nokta..

O vakitler olmayandı, olsa ne olurdu, o nu düşünüyorum da, yanıtını bulamıyorum.

Olmayanların başında, cep telefonu var, evet bildiniz..

Ve olmayanı, olmadığı için değil, iyi ki yokmuş dercesine özetleyen o cümle de şimdi sıra;

“Cep telefonu yoktu, internet de yoktu ama yine de öğrenciler birbirleri ile haberleşirdi.”

Duman la değil, kriptolu mesajları o vaktiler icat etmiştik biz..

Şu durum herkese özel durumlardan biriydi bence..

“Biyoloji dersinde üreme konusu anlatılırken utanılır, aruz ölçüsü ezberlerken delirilir, Milli Güvenlik hocaları askeri disipline sokmaya çalışırdı.”

Mutluyduk, şikayet etmezdik.. Yalan mı?

Bu arada; “Okul kitapları üzerinde sevilen sanatçı resimlerini olduğu klasörlerde taşınır, ders yılı başında mutlaka kap kâğıdıyla kaplanır, etiketler yapıştırılır, etikete adı-soyadı- sınıfı- hangi dersin kitabı olduğu yazılırdı”

Severdik bu halimizi.. Özenle kaplardı, kitabı defteri..

Hele hele; “o derse ait defterler de kolaylık olsun diye aynı desen kap kâğıdıyla kaplanır, ders sırasında yanında kitabı olmayan azarlanırdı.”

Şimdi öyle mi ya?  Zaman işte.. snasıl da geçti yıllar gibi o yıllardaki güzellikler..

Bu durumda, herkesin yaşadığı durum.. Şikayet edilmeyen güzel bir durumdu ayrıca..

“Sınıflar kalabalık olsa da çıt çıkmadan ders dinlenir, boş derslerde sınıftan çıkılmaz, ders saatlerinde okul sınırlarını ihlal etmek isteyenlere acınmazdı.”

Bazen olmazdı da, hep olandı..

“Ödevler mutlaka yapılır, dönem ödevleri için kütüphaneler, meydanloueres, ana ya da temel britanikalar taranır, ödevler elle ve mutlaka dolmakalemle yazılırdı.”

Özlemle anıyorum, araştırmacı kişiliğimizi.. Ne günlerdi..

Şimdi, cep telefonlarında, ne deniliyorsa, inanan bir nesil..

Öyle bir geçmiş ki şu zaman, keşke dursaydı., deme de dur hadi….

KOMUT KESİN, KOMUT NETTİ..

“Yat denince yatılır, sabah okula servis yerine otobüsle gidilir, bazen çanta yoklaması yapılır, okula yasak bir şey getirilemezdi.-okulun herhangi bir yerinde sakız çiğnenemez, derslerde bir şey yenemez, su içmeye gitmek için izin istenirdi.”

Güzelim yılar, keke hiç geçmeseydi.. Kalın sağlıcakla..