Darım, onlarca yıldır sürüyor. Yaşanmış onca faciaya aldırmadan, yeni bir hayat umudu ile ölüme yolculuğu çıkanlar gibi, insan tacirleri de hiç pes etmedi..

Ecele yolculuk hiç hız kesmedi. Ne fırtına, ne dondurucu soğuk dinlediler. Ağılarına düştükleri insan tacirlerinin eliyle çoğu kez can verdiler.

Kimi zaman, Yunan unsurlarının geri itip, ölüme terk ettikleri oldu. O anlarda, Allahtan ki Türk Sahil Güvenliği vardı. Fırtınanın etkili olduğu Kuzey ege denizinde, dalgalar arasında ölüme terk edilmiş hayatları, yüzlerce kez Azrail’ in elinden çekip alanlar olmuştu Türk Sahil Güvenliği..

Çekirge bir sıçrar, iki sıçrar sözü, nasıl gelmesin ki şu durumda akıllara?

Ben dahil, birçok meslektaşım, hep yazdık, çizdik.. Olası facianın, eli kulağında olduğundan söz ettik.

Bu bir sitem değildi.. Bir öngörü de değildi.. Örnekler öyle çoktu ki, bir yenisi yaşanmasın dileğiyle, kaleme alınan ifadelerdi bizden gelenler.

Gecesini gündüz eden, Polis, Jandarma, Sahil Güvelik ekipleri..

An geldi, ölüm yolculuğu başlamadan yakalandı o birileri..

kimi zaman, sahile ulaşmak için kara yolculuğunda, kimi zaman sahil bandında, botlara binme hazırlığında..

Her defasında, can eli uzatılanlar, onca acı örneğe karşın, hiç pes etmedi..

Yasa dışı kaçışı organize eden vicdansızlar,  Dolar Euro karşılığında, insan cananı hiçe saydı onlarca yıldır..  Halen de hiçe sayıyorlar..

Kuzey Ege’ de can pazarı yaşandı dün.. Sabahın köründe geldi acı haber.. Kim bilir daha kaç cansız bedene ulaşacak ekipleri..

Hava soğuk buz gibi.. Denize düşüp, canlı kalmak nerede ise imkansız..  Hipotermi garanti. Dahası, yüzme bilmezler için, boğulmak da garanti..

Hele ki, canı hiçe sayılan o çocuklar.. Her gün onlarcası, son anda çekip alınıyorlar Azrail’in elinden..

Onların anne babaları, nasıl düşünmüyorlar başlarına gelebilecek en kötü senaryoyu, o da ayrı bir mesele..

Ne desek boş artık.. Yine gitti pisi pisine canlar..

Organizatörler insan cananı4 hiçe sayıp, para kazanmak uğruna, kıyılarımızı yasa dışı göç yoluna çevirme ısrarından nasıl vazgeçerler acaba?..

Acaba diyorum;  İşledikleri suçun cezası, her seferinde planlı projeli, tasarlayarak adam öldürme olarak karşılarına çıkarılsa, yine ısrarcı olur mu bu Vicdansız insan tacirleri?

Benimki, işittiğim her acı haber üzerine, duyduğum üzüntüden kaynaklı içimden gecenler sadece..

Vicdan yapıyorum.. Özellikle masum çocuklar ölünce, içim ayrı bir yanıyor. her anne ve baba gibi.

Düzensiz göçmenlerin, adeta başa bela olduğu bu ısrarcı halleri, bir gün gelir de sona erer mi acaba?

Çanakkale başta, Ege sahillerinde yaşanan bu acı darım, ne vakit son bulacak sorusunun yanıtını ben gibi, eminim ki yüzbinler milyonlar merak ediyor.

Alabora olan şişme botlardan, teknelerden denize saçılan, sonuçta ölüm kalım savaşı vereceklerini bile bile denize açılanlar, bu doeli ısrardan ne vakit vazgeçecekler, o da ayrı bir mesele..

Kendi canını hiçe sayanlar, el kadar bebelerinin, 7-8 yaşındaki çocuklarını da nasıl olur da hiç düşünmezler, bu nasıl bir iştir, var mıdır buna verilecek bir yanıt sahi?

Polis, Jandarma, Sahil Güvenlik.. Onlara da gına geldi bence artık..

Her gün, peşlerinden koştukları, düzensiz göçmenleri yaşama bağlama savaşı vermekten, onlar da bence artık çok yoruldu.

Ne geceleri var, ne gündüzleri. 365 gün 6 saat, can kurtarma adına, hep mesaide olan Güvenlik güçlerimizin, rabbim yar ve yardımcısı olsun.. Amin…