KIRMIZI ET’ E, SU ENJEKTE EDİYORLARMIŞ… “Yok artık” dedirten haberi okuyunca, benzer türden hileyi yapanlar düştü aklıma..

 

Sene, 80’ ler.. Eceabat’ ta, olta ile avlanan Karagöz, Sarıgöz; Çipura, Mercan, Sinarit, Levrek gibi lezzetli balıkları satın alıp, Yunanistan’a sevk eden kabzımallar vardı..

Allah, gani gani rahmet eylesin Bekir dayı vardı mesela, namı değer ‘Çakal’ İbrahim ağabey ile  Emin ağabey de hatırladığım isimlerden..

Olta balıkçıları, sabahı ederler, gece boyu avlanırlar, gün ışıyınca da Kilitbahir köyünün eski limanında bekleyen kabzımallara satardı balıkları..

O vakitler, kiloluk Çipuralar, Sarıgöz, Karagözler ve türlü çeşit balık avlanıyordu sahil boylarında..

Birileri, hileye başvurmuşlardı.. Öyle işitmişti kulaklarımız.. Ne nemi yapmışlar? Anlatayım..

200 gramlık, İskandil kurşunları, balığın ağzından, midesine doğru iteleyip, mesela 850 gram geliyor ise balık, kiloluk hale getirenler olmuştu..

Bu durum, Yunanistan’a ihraç edilen balıkları satın alanları tarafından, balık temizlenir iken ortaya çıkınca,  olanlar olmuştu..

Benzer bir hilenin de, Ahtapot ağır bassın diye uygulandığını, ünlü bir restaurant’ ın işletmecisi anlatmıştı..

Birileri, Sardalye balığını ezip, büyük boy şırınga ile Ahtapotun içine enjekte ederek, kiloluk hale getirmişler.. Ender vakalar elbet, bu bahsettiklerim..

Ne var ki, İstanbul’ da yaşanılanı anlatır habere okuyunca, aklıma geliverdi şehrimizde de zaman zaman yapılanlar.

İstanbul’ da, kırmızı et içine, enjekte edilen su sayesinde, et ağır bastığından, al sana haksız kazanç.

Dün, ulusal bir haber sitesinde yer buluyordu bahsettiğim bu hikaye..

Kriz, sadece biz de değil.. küresel halde bilindiği üzere..  Hayat pahalılığı, her gün daha da artar durumda.

Kırmızı et fiyatlarından dert yana duralım, bir de yaşandığı ileri sürülen hile, ‘Pes’ dedirtiyor..

İstanbul’ da bazı satıcıların kırmızı ete marinasyon makinesiyle su enjekte ederek, 1 kilo olan eti 2 kiloya kadar çıkarttıkları tespit edilmiş, iyi mi?

Hileyi bakın hele.. Birkaç yüz gram değil, bir kilo nerede ise…

Bahsettiğim haberde sözü edilen durum, hayli iddialı şekildeydi.. Mega kent’ te, satıcıların % 70'inin bu hileye başvurduğu iddia ediliyordu.

Bir kasap konuşmuş; demiş ki; "Milletin doğmamış çocuğunun hakkını yiyorlar. Ben kimseyi karalamak istemiyorum ama gerçekten yapıyorlar"

Haberde, böyle bir cümle de geçiyordu. Şaşırmamak ne mümkün bu durumda?

80’ ler de, balığın ağzından, midesine itelenen, 200 gramlık, iskandil kurşun iken, şimdi de et içine enjekte edilen kiloluk sıvı.. Pes arkadaş, vallahi pes..

Bir TV kanalında da benzer haberler geçti geçende.. Vatandaş anlatıyordu, kasaptan aldığı et içinden, mutfak tezgahında et kıyıldığı sırada fışkıran suları..

Düşünün hele.. İnsan, o anda çıldır geçirir.. Öyle böyle değil sonuçta bir kilo et’ in bedeli..

Bu türden hile, kim bilir ne vakittir uygulanıyordur?  Üç beş yüz gram su katkılı et olsa, belki anlaşılmaz da, kiloyu bulan düzeyde ise et’e enjekte edilmiş sıvı miktarı, anlamamak için ne olmak gerek?

Belki de, bir kaç yüz gramlık enjekte sıvıdan başlayan haksız kazancın tatlılığı, su katkılı et oranını arttırmıştır.. Kim bilir?

“İnsan oğluyuz sonuçta, çiğ süt emmişiz..” derdi, rahmetli olmuş büyüklerim olsa, duyacağı bu durum karşısında..

İnsanlıktan çıktık bence.. Bu nedir yahu? Nasıl bir vicdansızlıktır bu? Pes arkadaş pes..