Halkı, kin ve nefrete sürükleyecek açıklama sahipleri, nasıl ceza alıyor ise, halkı, korku ve paniğe sarf edecek sözlerin sahipleri de, bir cezadan nasibini almalı bence.

Kaçınılmaz bir gerçek üzerine edilen sözleri işittim dün sabah…

Ne yalan söyleyeyim, dilimin ucuna gelen ifadeler oldu o anda.

”Dilimin kemiği olmalı” diyerek, kendi kendimi engellemeyi başardım..

Neymiş efendim, Çanakkale merkezi bile en güvensiz imiş…

Deprem kuşağında yer alan ülkemizin, her an bir sarsıntı yaşaması mümkün.. Kaçınılmaz bir gerçeğimiz yani deprem.

Üzerine tartışılanlar olsa da, sonrasında unuttuğumuz bir gerçek aynı zamanda.

Dilin kemiği olmalı bence.. Tek bir örnek vereceğim şimdi..

Şehrimin bilim irfan yuvasıdır ÇOMÜ… On binlerce öğrencisi, yüzlerce de akademisyeni ile şehir nüfusunu önemli oranda arttırıyor..

On binlerce değimiz öğrenciler, aynı zamanda şehrimize emanet olan gençler..

Onların aileleri var bir de.. Dün edilen sözleri, aileler de işitmiş olmalı..

Mesela, 15 bin öğrencinin ailesi işitmiş olsa denilenleri, yaşadıkları endişeyi düşününce, “Kimin, buna   ne hakkı var?” diyesi geliyor insanın..

Onlarca yıldır meslekteyim.. Gazeteciliğin hakkını,  bu geçten zaman içinde verdiğini düşünüyorum..

Üniversitemizin, çeşitli bölümlerinde, çeşitli zamanlarda, öğenci olayları yaşanır, karşıt görüş öğrenciler, kantinlerde birbirine girerdi..

Gazeteciyiz sonuçta.. Yaşanılanları , sonrasındaki gelişmeleri, detaylıca takip ederdik..

Bir haber kaleme alır iken, abartmadan, okuyanı endişeye sokacak türden ifadeler kullanmamaya da  özen gösterirdik..

O vaktiler, böylesi çok değildi Üniversite nüfusu..

Beş on bin öğrenci de olsa o vakitler,  onların ailelerini endişelendirecek türden haberleri kaleme almamak için özel çaba sarf ederdik.. Çoğul konuşuyorum, çünkü ben gibi düşünürdü, sahadaki mesai arkadaşlarım da.

Bilindikleri, kaçınılmaz bir deprem sonrası dile getirip, denilenleri okuyan her kişiyi de endişelendirecek o sözler, bence her insanı çok fazlasıyla tedirgin edecek türdendi.

Söylenilenlerin hepsi doğru, tartışılmaz, bilimsel olarak kanıtlanmış olsa da, dilin kemiği olmalı gerçeği de,  işte tam da bu noktada akla gelmeli bence..

En iyimser şekilde düşünüp, tedirgin olacak öğrenci ailesi sayısından söz ettim ya az evvel.. Bir de gerçek sayı üzerinden yaşanılacak olası endişe ve panik halini düşününce, sağlıklı düşünme yetisi bir anda gidiveriyor insan da..

Deprem gerçeğini, kimseyi galeyana getirmeden anlatmak da mümkün..

Bu konuda, hepimizin ‘deprem dede’ diye isimlendirdiği, saygıdeğer, Perinçek hocayı akla getirebiliriz bence.

Usul önemli.. Geçekleri dile getirmek de önemli elbette.

Lakin dediğim gibi, kullanılan ifadelerin özenle seçilmesi de gerek bence.

Bu sayede; insanlarımız panikletmez, ürkütmeyiz..

Dilin kemiği olmalı özetle.. Deprem, her birimizi endişelendirir sonuçta.. Akla geldiğinde doğal olan bu felaket, her birimizin huzuru kaçar o anda..

Bu kaçınılmaz hali  körükleyecek sözler etmenin, kime ne faydası olur, onu da merak etmemek ne mümkün ayrıca..

Uzatmayayım.. Daha da  düşündükçe, dilimin kemiği olması gerekliliği aklımdan çıkıyor ayrıca..

Kalın sağlıcakla.. Biz insanoğlu başta tüm sesiz kullarına, rabbim doğal afet yaşatmasın inşallah..