DAHA DA SÖZE NE GEREK!?!... ‘NOKTA…’ DEDİRTEN  ÇIKIŞA, ÜLKEMİZ İMZA ATTI..

Dünyanın gözleri önünde yaşanıyor zulüm. Özetle bir soykırım yapılıyor.

Lahey'de Gazze için söz alan Ülkemiz,  İsrail’in işgalci devlet durumunda olduğunu, atacağı her adımın bu noktada yok hükmünde olduğunu açık açık vurguladı.

Detayları ile söz edeyim, bu mesele çok önemli çünkü. Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Ahmet Yıldız’ dı sesini oldukça yüksek oktandan çıkaran.

İsrail'in Filistin'deki işgal ve ilhak uygulamalarına ilişkin toplanan Uluslararası Adalet Divanı'nda sözlü sunum yapan Büyükelçi Ahmet Yıldız, "BM Güvenlik Konseyi başarısız olmuştur.” Diyerek özetliyordu aslında ası meseleyi..

İsrail’in işgal ettiği bölgenin demografik yapısını değiştirdiğini de vurgulayıp, “İsrail işgal gücüdür, atacağı her adım yok hükmündedir" diyerek, tarihe ‘not’ düşüyordu vesselam.

Binlerce masum öldü, binlercesi de yaralı.. Ve geçen her dakika artarak devam eden zulüm nedeniyle nice masumlar can veriyor, yaralanıyor.

İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırıları, 7 Ekim'den bu yana aralıksız devam etmekte.. Dünya, sadece izliyor.. Çözüm arayışı  olsa da, çözüm yok..

Herkesin bildiği bir gerçek, saldırılarda 70 bin ton patlayıcının kullanılmış olması.

Ayrıca, bölgede insan haklarını ihlal ederek sivillerin gıda, tedavi gibi ihtiyaçlara ulaşımını engelleyen de İsrail.

Göz göre göre soykırıma imza atan İsrail’ in, Filistin'i işgalinin hukuki neticelerine ilişkin Uluslararası Adalet Divanı'nda (UAD) gerçekleşen duruşmada,  Türkiye adına Dışişleri Bakan Yardımcısı Ahmet Yıldız başkanlığındaki heyetin yaptığı sunum oldukça dikkat çekiciydi denilebilir.

Ülkemiz ad4na sesini yükselten, Dışişleri Bakan Yardımcısı Yıldız, sunumu sırasında, okkalı if       adeler kullanan isim de oldu ayrıca.

Her ifadesi, yaşanan durumu özetliyor, açtığı her başlık zulmü anlatıyordu.

Diyordu ki sayan Yıldız; "Kurala dayalı uluslararası sistem bir yıkım aşamasında.

Bunun nedeni de Filistin halkına uygulanan adaletsizlik.

Şu anda UAD önünde bir davayı değerlendiriyor. Bu dava İsrail'e karşı açılmış bir dava.

1948 soykırımın önlenmesi ve cezalandırılması çerçevesindeki ihlal iddialarıyla ilgili bir dosya.

Bu ihlallerin mevcut durumunu Filistin haklarının haklarının nasıl ihlal edildiğinin net görüşü ve Doğu Kudüs dahil Filistin topraklarının işgal altında olduğunun önemli bir kanıtı.

Türkiye bu konudaki mahkemenin almış olduğu ihtiyati tedbirlerin kararının tam olarak uygulanmasını istiyor.

Güvenlik konseyi bu konudaki sorumluluklarını yerine getirerek bu kritik aşamada bunun uygulanmasını sağlar.”

Dahası da vardı denilenlerin.  Örneğin, “Mahkemenin mevcut dosya hakkındaki danışma anlamı taşıyan kararı şunu ortaya koymuştur;

İsrail'in işgal ettiği Filistin topraklarında yapmış oldukları davranışlar bütün Filistin'de olumsuz sonuçlara neten olmaktadır.

Filistinliler kendi toprakları üzerinde haklarından mahrumdur.

Adalet, eşitlik, insan onuru ve çok uzun zamandan beri hak ettikleri bağımsızlığı istemektedirler.

Türkiye Cumhuriyeti, güçlü bir şekilde bölge ile ilişkileri olan bir ülkedir.

Sadece Araplar ile değil, Yahudiler ile de. Avrupa'da yüzyıllar öncesinde zulme uğramış Yahudiler de Türkiye'ye sığınmış ve burada kendilerine güven bulmuşlardır.” şeklindeki hayli açık, net ve anlaşılır ifadeleri.

Bir de örnek geliyordu sayın Büyükelçi’den.. Şöyle ki;

“2. Dünya Savaşı da dahil olmak üzere biz hiçbir zaman bu insanlara kimliklerinden dolayı ayrımcılık yapmadık.

Türkiye, İsrail'in şu anda işgal altındaki Filistin topraklarının statüsünü değiştirme yönündeki çalışmalarını görmezden gelemez.

Şu anda İsrail'in Filistin halkına yönelttiği saldırılarına da kayıtsız kalamaz.”

Görülen o ki; böylesine önemli sözleri, sadece biz ettik, ediyoruz, edeceğiz de..

Tarihe bir kez daha not düştük bir deyişle. Tarih,  bence asla af etmeyecek birilerini.. Bu da benim naçizane görüşüm.

Sayın Büyükelçi’ nin dediklerine, satır satır göz attım. 

Şu ifadesi bence çok özeldi.. Anlayana tabii…

Sayın Yıldız; “İsrail-Filistin çatışmasının kök sebebine bakmadan bölgede bir barış ve istikrar sağlamak mümkün olmayacaktır.”  der iken, şöyle de yükseltiyordu sesini..

“ İsrail-Filistin çatışması 2023 yılının 7 Ekim'inde başlamadı.

Bu çatışma belli bir Filistinli fraksiyon veya grupla alakalı değildir. Bu çatışma bir önceki yüzyıla kadar uzanmaktadır.

Ancak barışın önündeki gerçek engel çok barizdir.

İsrail'in Filistin topraklarındaki işgalinin daha da derinleşmesi Doğu Kudüs de dahil olmak üzere... Ve iki devletli çözümün uygulanmaması, İsrail-Filistin'in yan yana yana yaşaması çözümünün hayata geçirilmemesidir."

Dünyaya sunulan bir reçeteydi bence bu sözler ile anlatılan.. İşte çözüm dercesine hem de..