-Arada bir yaptığım değil aslında bu bahsettiğim. Meslekte 30 yılı aşkın süredir var olduğum için, tanıdık çok Yüce Allaha binlerce kez şükür..

Tanıdık çok olunca, bahsedilenler de çok oluyor haliyle.. Genelde, sorunlar, eksikler, çevre kirliliği vesaire, vesaire.. Laf lafı açınca da, ‘hey gidi günler hey’ anılar geliyor bir de akıllara. Hafıza tazeleniyor, böylelikle..

Dün işittiklerimin benzerlerine birden fazla kez kulak verdiğimden, azıcık bahsedeyim istedim. Belki, denilenlere değilse bile yazıya dökülenlere dikkat kesilecek birileri çıkar, kim bilir?

Anlayacağınız, tarihe bir kez de böyle not düşelim.. Bakın, sokak ne diyor?

Sokakta denilenler, aslında hep işitilenler.. Sorun olarak dile gelenler, kulaktan kulağa yayıldığı gibi, adeta sokak sokak da artıyor gibi..  Şikayet konuları yani.. Bir değil ki, birçok adreste vaziyet aynı..

Bir fotoğraf karesinden bahsediyordu, tanıdığım.. Bir gün ara ile çektiğini de güzelce vurguluyordu, o fotoğrafı gösteriyor iken bana.

Açısı bile neredeyse aynı idi.. Görülen bir çöp konteyneri, çöpler aynı halde..

Ve sonrası gün, aynı konteyner ve çöpler de de değişiklik yok gibi.

Çöp döken insanımız, dolup taştığından rahatsızlık yaratacağından  belki de, o konteynere değil de, ilerideki bir noktada bulunana döktü çöplerini.. Bu da bir güzel duyarlılık olsa gerek..

Neyse efendim.. Sabahın bir kör vakti, ana artellerde çöp toplayan araçlardan şikayet ettiğimizden belki de, 60 Metrelik o yol üzerinde böylesi bir manzara oluşmuş belli ki..

Bir vakti olsa yapılacak en önemli işin; o vakitte toplansa her daim çöpler, trafik sorunu yaşanan mesai yolunda belki de hiç sıkışmayacak trafik.

Benimki de laf işte.. Ben düşünüyorum da, koca koca ilgili ve yetkililer bunu böyle düşünmez mi hiç? Demek ki, böyle düşünmekle çözülmez bir durum sözünü ettiğim..

 

*               *               *

AĞAÇLAR DA ÖLÜR!...

Sanırım, bir den bire eksilmeye başladığı gözlenen o ağaçlar, her calı gibi ölümü tatmışlar.

Eski mezarlığın ziyaretçisi bir tanıdığım diyordu..

“Önce biri, sonra diğeri eksilmiş.. Dahası da var…!”

Kim yahu, kim eksilmiş falan oldum o anda..

Yanıt geldi birden; “Ağaçlar…” dedi tanıdığım.

Sonra ekledi usul usul.. “Eski mezarlıkta bir şeyler oluyor” diye..

Ne olabilir ki durumu hasıl oldu bende o anda..

Anladım tabi, detaylar gelince.. Efendim konu şu, anladığım kadarı ile..

Eski mezarlıkta defin olmuyor artık.. Yer kalmadı çünkü..

Yetkililer, kıyı kenarında bir dizi düzenleme ile, yeni defin alanları açıyor olmalılar ki, o yaşlı Selviler birden eksilmeye başlamış bu sayede.

Çiçeklikler vardı, ana yola paralel uzayıp giden.. Onlar da kaldırılmış san ki.. Böyle de bir iddiadaydı tanıdığım..

Yer kalmayınca defin için, defin yeri açılacak elbette..

ANILMAZ GÜZEL ŞEY.. UNUTULMAMAK DA…

Bu arada, anılmak güzel şey.. Kim istemez ki hep anılır olmayı.. hele birde, ölüp gidince unutulmamak.. 

Sevgililer gününde özellikle, kabrine çiçek buketleri konulan bir değirimizdir rahmetli Teoman Alpay.

Rabbim nurlarda yatırsın. Mekanı cennet olsun.. Hep kulaklarımızda onun sesi ve onun ölümsüz eserleri.. Hangi birinden söz edeyim ki..

‘Kadınım’ mesela.. Dinledikçe, dinlenişi gelinen o ölümsüz eşsiz eser..

Rahmetli Teoman amcanın ölümünden sadece birkaç gün evvel, Hastane odasında ziyaretçilerindendim. Rahmete kavuşan meslektaşım Ayhan Öncü ile birlikte, Teoman amca ile son röportajı yapmıştık..

İsmi unutulmayacaklardan bir eşsiz üstat.. 14 Şubatlarda özellikle, çiçek buketleri ile dolar kabri..

Geçen yıl da fark etmiştim, mezarının ayak ucunda bir çatlak oluşmuş mermer kaplamada.. Bu yıl gidemedim,  lakin yapılan ziyaret sonrası çekilen bir fotoğraf karesinde fark ettim, durum aynı..

Hani diyorum,  o mezar şöyle bir elden geçirilse..

Benimki de laf işte… Benim gördüğümü, koca koca ziyaretçiler görmüyor mu ki?

Hadi kalsın herkes sağlıcakla..  (Ben de dahil tabii..)