Gün geçmiyor ki, bir sevdiğimizden acı haber almayalım. Biz mi yaşlandık, yok sa sevdiklerimizin zamanı mı geldi gitmek için. Genç yaşlı, dinlemiyor ecel.. Adını da söyletmiyor bu arada.

Kimi, rahatsızlığından, kimi geçirdiği bir kaza sonucu, yitip gidiyor yaşamdan.

Yakın tanıdıklarımız olunca, rahmete kavuşanlar, insanın içi ayrı bir cız ediyor..

Aile fertlerimizi kaybetmişçesine, bir tarifsiz hüzün kaplıyor içimizi. Ayrı bir yanıyor yüreğimiz.. Öyle çok kayıplar yaşıyoruz ki bazen, hangi birine yanacak ki bu durumda yüreklerimiz..

Gençlik yıllarımdan günümüze, köyümden tanıdığım, namı değer; ‘Maradona…’  O’ nu da kaybettik önceki gün.

Köyümün sokaklarında Yalı limanına uzanan merdivenlerde,  az koşturmadık onunla..

Allah bir kulu.. İçinde kötülük olmayanlardandı, kendi halinde yaşayan, yaşamaya çalışan Maradona..

Lakabı ile, Çanakkale de tanırdı bizim Kemal’i.. Asıl adı Kemal Yıldırım.. Bazen, adını unuturdu tanıyanlar, ‘Maradona’ diye seslenirlerdi..

O’ndan gelen yanıt; “Maradona, kurban olurum seni yaradana…” şeklinde gelirdi genellikle..

Kilitbahir’ in renkli kişiliğiydi bizim Kemal.. Kendi halinde, yaşadı, göçtü gitti , pek çok tanıdık isim gibi..

Günah sayardı, 30 gün Ramazan’da oruç tutardı.. Yaz, kış, soğuk, sıcak demeden hem de..

Öyle çok anı biriktirdiğim isimlerdendir ki bizim Maradona, “ben kurban olurum elbet seni yaradana..”

 

*              *               *

ACI HABER, TEZ DUYULUR…

Acı haber tez duyulur.. Tamda öyle vallahi.. Kemal’ den evvel, çocukluğumun geçtiği sokakta, karşı komşumuz Müşerref abla..

Yaz aylarından gelirdi köyüne, Ankara’da yaşardı kışları, yaz oldu mu, kopar gelirdi memleketine..

 Yanında, torunları ile birlikte. Hey gidi günler hey..

Küçüktü o vakitler torunlarından, Baran ve Gökhan.. Şimdi, çakı gibi delikanlı ikisi de..

Baran okudu, doktor oldu.. şifa veriyor şimdilerde..

Müşerref abla da rahmete erişenlerden oldu anlayacağınız.. İçim, ayrı bir buruk şu günlerde.

İnsan, tanıdığından gelince bir acı haber, rahmet okuyor ağzı dolu dolu hemen içinden.. “Varsa hakkım, helal olsun” diye de ekliyor genelde..

 Çocukluk yallarımdan, geriye kalan hatırlar değil sadece.. Tanıdıklarım, ekmeğini, suyunu içtiklerim..

Hele hele bayram vakti köyümüze geldiklerinde, ellerini öpünce harçlık da aldığı olunca, şimdi rahmete kavuşanlar, insanın içi ayrı bir cız’ lıyor vesselam.

Ya kemale varsa da, yitip gidenlerde, anıları ebedi yaşayacak çoğumuzun kalbinde..

Kilitbahir, sadece benim doğduğum topraklar değil sonuçta..  Çanakkalelilerin, geçmişte olduğu gibi halen dahi plajlarında serinlediği, kısa günlük ziyaretlerin vazgeçilmez adresi.

Ve biliyorum ki, Kliitbahirlileri, Çanakkale’de yaşayıp, tanıyanlar oldukça fazladır..

Ya memurdur şehirde, ya doktor, ya gazeteci..

Balıkçıdır ya da..   Ya da, Boğazda deniz ulaşımı sağlayanlardandır.. Gemicidir, kaptandır..

Çanakkale her gün o’na bakar, O’ ra da yaşayanlar da her gün Çanakkale’ye..

Karşılıklı bakışanlarız kısacası, bir yakadan, bir yakaya, hem de her gün..

Ne vakit, köyden bir eksilsek, içimden bir parça kopuyor san ki..

Gözlerimin dolduğu da doğrudur haa.. Hem de utanmadan, dökerim göz yaşlarımı, yitip gidenin ardından.. Erkekler ağlamaz demem, ağlarım doya doya..

Rahmetle anacaklarım, her geçen gün artıyor kısacası,, ecende de İspiro Tekin ağabeyim gitti.

Lakabı sever bizim köy.. Lakapları ile  yaşatır ölüp gitse de insanlarını..

İki yakalı şehrin bir zamanlar çocukları, büyüdük şimdilerde.. Farkında mısınız?

Çok eksilir olduk, Ben en çok da,  ‘Cigaran var mı? Ver bir cigara…’ diyen Bayram ağabeyi özlüyorum bu aralar..

Sokaklar, ne de boş kaldı o gidince.. Değil mi?

Şimdi, bir de Maradona gitti ki, sormayın!?!..

    

 

 

 

 

 

 

 i