Artık Türkiye’de hemen hemen herkes karşısındakine kuşku ile bakar hale geldi veya getirildi.

Herkes kendisi hariç herkesi suçlamaya çalışıyor.

Herkes “en doğru şeyi ben düşünürüm, ben bilirim” havasında yaşıyor.

Siyasal kutuplaşmalar ayyuka çıkmış durumda.

Mesela AKP karşıtlığı öylesine hat safhada ki AKP’nin adı bile geçtiğinde tüyleri diken diken olan milyonlarca insan var.

Aynı şekilde CHP deyince de.

Aslında bu büyük öfke ve kızgınlık sadece AKP ve CHP’ye yönelik de değil.

Halkın öfke ve kızgınlığı, Türk toplumunun önüne kurtarıcı gibi çıkıp da en sonunda kendi adamlarının veya yandaşlarının çıkarlarını kollayan her partiye yönelik değil mi?

İşte Sinan Oğan örneği.

Sinan Oğan’ı piyasaya süren Zafer Partisiydi.

Sinan Oğan şimdilik farkında olmaya bilir ama Türk toplumda büyük bir güven bunalımının simgesi de haline gelmiştir. Türk Milletinin ve özellikle Türk Milliyetçisi kesimlerin vicdanında ağır bir yara açmıştır.

Türk Milliyetçiliğini adeta güvenilmezlik bazında yerin dibine sokmuştur.

Sinan Oğangiller Türk siyasetinin acı gerçeğidir.

CHP ve AKP ve diğer partilerde daha nice Sinan Oğanlar var olduğu da toplum tarafından bilinmektedir.

 

AKP’ye insanlar neden kızıyor?

Devlete işe alımda kesinlikle AKP’li ve MHP’lilerin kolayca işe alındığını ama AKP’li ve MHP’li olmayan insanların sınavlarda başarılı olsalar dahi elenip işsiz bırakıldığı kanaatinin yaygın olması.

Yargının büyük oranda siyasallaştığı ve hatta AKP’nin yargıya aşırı müdahale ederek adaletin tarafsızca tecelli ettirilmediği,

Yargıda adam kayırma ve rüşvet çarklarının iyice ayyuka çıktığını, adamını bulanın en ağır suçlardan bile ceza almadan kurtulduğu,

Rüşvet ve yolsuzluğun alıp başını gittiği ama yine buna karşılık toplumun bir kesimi açlık ve yoksulluk içinde kıvranıp yaşarken AKP’li yöneticilerin, yandaş basının ve kollanan iş insanlarının sürekli olarak artan şekilde zenginleştiği,

AKP iktidarı ile birlikte ülkenin milli gelirinden pay alımlarının emeği ile çalışanlar aleyhine bozulduğu, zenginin daha zengin fakirinse daha fakir olduğu,

AKP’nin şeriatçılık peşinde koşan cemaat ve tarikatları özel olarak koruyup kollayarak devleti laik düzenden koparıldığı ve toplum yaşamını din eksenli olarak şekillendirilmeye çalıştığı,

AKP’nin desteklediği, en azından ses çıkarmadığı, görmezden geldiği veya özel olarak yönlendirilen belli kesimlerin Türklüğün ve Türk Milletinin  milli ve manevi değerleri ile alay dercesine söylem ve eylemlerde bulunmaya başladığı,

Türkiye’nin kurucusu Atatürk’e karşı ağza alınmayacak hakaretler, iftiralar ve saldırıda bulunan kimi din adamı kılıklı militanların devlette ve kamuoyunda korunup kollandırıldığı,

AKP iktidarının anayasayı kökten değiştirmek suretiyle Türksüz ve Atatürksüz yeni anayasayı topuma kabul ettirerek; Atatürk’ün ilke ve hedeflerinden koparılmış, Türk Milletini azınlık gösteren yeni bir siyasal düzene ve yeni bir devlete geçiş yaptıracağına yönelik derin bir endişenin varlığı,

AKP iktidarının devletin kaynaklarını aşırı derecede israf ederek, devletin yer altı ve yer üstü kaynaklarını ve hemen hemen tüm varlıklarını Osmanlının son yıllarından daha da beter şekilde har vurup harman savurarak, yandaşlarını aşırı şekilde zengin ederken devleti ekonomik olarak çökerttiği, milleti de bile isteye fakirleştirdiği,

Milli eğitim sitemini tamamen dini esaslara dayalı hale getirmeye çalıştığı, yandaş din adamları ile devletin yönetimini ele geçirdiğini, ehil olup olmadığına bakılmaksızın bir çok imam hatiplinin veya ilahiyat mezununun oldukça teknik alanlarda sağlıktan eğitime, savunma sanayinde varana kadar etkili ve yetkili olarak atandıklarını,

AKP’nin yüz yıllık cumhuriyetin oluşturmaya çalıştığı ulus olma bilincini bile isteye dağıttığı, etnik ayrıcalıkları öne çıkardığı, toplumun artık bir daha ortak milli bilinçle hareket edemeyecek hale geldiğini, Türk toplumunun artık AKP’nin her türlü uygulama ve siyasal kararlarıyla gerildiğini adeta barut fıçısına dönderildiğini,

Özellikle ülkemizi işgale dönüşen göç dalgaları ile ülkemizin nüfus yapısının dejenere edildiği ve bozulduğunu,

AKP sayesinde Türkiye’de ayrılıkçı etnik Kürt milliyetçiliğin artık Türk Millet yapına düşman olacak şekilde artığı, PKK’nın siyasal uzantılarının TBMM’de rahatça PKK propagandasını yapabildiklerini, ama aynı şekilde ülkede aşırı şekilde laikliğe ve Türklük şuuruna düşman ümmetçi millet anlayışında yine Türk Milletinin birlik ve beraberliğine düşmanlık edecek mertebelere kadar yükseltildiğini düşünmektedir.

Kısaca AKP karşıt kesimler, AKP ve MHP iktidarının yüz yıllık Türkiye Cumhuriyetinin her türlü maddi ve manevi değerlerini yıkarak, kendi değerleri doğrultusunda devleti değişme uğrattıklarını düşünmektedir.

 

İnsanlar neden CHP’ye kızıyor?

CHP’nin tepe yönetiminde ve yöneticilerinde aşırı derecede HDP/DEM/PKK’ya sempati duyan insanların var olduğunu,

CHP’nin lider kadrosunun Atatürk’ten tamamen uzaklaştığını, neo liberal bir anlayışla solculuk peşinde koşarken söylemlerinde kerhen Atatürk ve Türk Milleti bulunsa da icraatlarında ve kadrolaşmalarında anti Atatürkçü ve anti Türk Milliyetçisi işlere imza attıldığını,

Bugün için PKK ve ayrılıkçı etnik Kürt milliyetçilik çizgisinde söylem ve elemlerde bulunanların CHP’de baş tacı yapıldığını,

CHP’nin Atatürk’e ve Atatürk’ün ilke ve devrimlerine sırtını döndüğünü, Türkiye’de ayrıcalıklı ve azınlıkçı anlayıştaki kesimlerin toplanma merkezi haline gelerek onların ideal ve isteklerinin sözcülüğünü yaptığını,

CHP’nin devletçi ve milliyetçi yanının tamamen yok olduğunu,

CHP içerinde Atatürk Milliyetçiliğini bile faşizanlık olarak değerlendiren, algılayan büyük bir azman gurubun CHP’yi Atatürk’ten ve Kemalizm’den uzaklaştırdığını,

“Ne Mutlu Türküm Diyene” demeyecek birçok insanın CHP’yi yönettiğini,

CHP yöneticilerinin iktidar olmak istemediklerini, yeteri kadar belediyeye sahip olmanın ve mecliste de istediklerini milletvekili olarak sokmanın mutluluğunda siyasetçilik oynadıklarını,

CHP’nin tamamen ABD ve AB güdümlü politikalar izlediklerini,

CHP’nin artık Atatürk’ün partisi olma özelliğini yitirdiğini ama buna karşılık Atatürk’ün manevi mirasının üzerine ve önüne oturarak Atatürkçülüğün gelişmesine de engel olduklarını düşünmektedir.

 

Diğer partilere gelince

Türkiye’deki diğer partiler genelde lider partileridir. Sabun köpüğü gibi birden bire ortalığı çıkar, mantar gibi çoğalırlar, alan alacağını alır ve bir anda da ortadan kaybolup tabela partisi haline gelirler.

Bugün için DEVA, Gelecek, Zafer, Memleket, Yeniden Refah Partisi gibi partiler konjonktürel partilerdir. Ömürleri siyasi liderlerinin dayanma gücü, heves ve arzularının devamlılığı kadar ömürlüdürler.

AKP de bir lider partisidir.

İYİ Parti’de bir lider partisidir.

Saadet Partisi, BBP, DEM, MHP ve CHP belli bir mirasın devamı olan partilerdir. Bu partiler sürekli olarak liderleri değişe bile varlıklarını sürdürecek partilerdir.

Türkiye’de ideal ve ideolojisi olmayan partiler “hap kap” cinsi partilerdir.