İstersen tart. Zerre değişmeyecek ağırlığı.. Öyle yaratmış yaradan. Sorgulamak ne haddine…

Aynı olanlar, aynı kalırlar mı hep?

Aynı kalmalarında vardır bir yüce hikmet.. Ondan dedim işte, sorgulamak ne haddimize..

Etrafımızda, “Hep aynılar, hepsi aynı..” diyerek öfke gösterdiklerimiz geldi şimdi aklıma.. Onların da fıtratında var bu durum. Yaradan, öyle yaratmış.. Sorgulamak kimin ne haddime…

Bir çekirdek var.. Bu çekirdek, dünya döndüğünden beri hiç değişmez ağırlıkta.

Öyle var edilmiş, öylece kalmış.. Çok ilginç değil mi?

Bundan böyle, değişime uğrayanlar için, o çekirdekten bahsedip, onun kadar olamadın diyeceğim, kesin.

Keçi Boynuzu bilir misiniz? Ondan türlü şife kaynağı ürünler de yapılıyor. Her derde deva imiş üstelik..

Minicik, minnacık çekirdekleri ile, bilimsel araştırmaya tabii tutulmuş ve ortaya çıkan sonuç, akıl alacak gibi değil..

Bu çekirdekten, daha evvel de bahsetmiştim.. Tarih neydi, hatırlıyorsam, Arap olayım.. Fakat, bahsettiğimden eminim..

Üzerine ansiklopediler yazılacak değerli bilgilere sahip, o kadar güzellikler var ki  doğada, Hayran kalmamak ne mümkün..

Birtür bitki. Bu bir tür bitkinin kendi her ne boyda olursa olsun, bir keçiboynuzu çekirdeğinin ağırlığının (200 mg) olduğunu, asla değişmediğini, hiç işittiniz mi?

Dahası, bu çekirdeklerin yüzyıllar boyunca Araplarda, Selçuklu'da ve Osmanlı'da Elmas ve değerli taşların ağırlığını ölçmekte kullanıldığını duydunuz mu hiç daha evvel.,.

Ben bir kez bahsetmiştim. Yine bahsetmekte sakınca yok bence.

Gelelim günümüze.. Bugün kuyumculukta  200mg karşılığı olarak kullanılan  karat / kırat ölçüsünün adının da Keçiboynuzunun  Latince ismi olan "CERATONİA" ve Arapça ismi olan "CARRAT" dan geldiğini öğrendim. İyi de oldu bu bilgi..

Değişken türlere laf dokundurur iken, o çekirdek kadar olamadın demeye fırsat sundu çünkü bu bilgi.

Ha bu arada; 16 çekirdeğin "BİR DİRHEM" ettiğini de demeden edemeyeceğim şimdi.

İki dirhem, bir çekirdek tanımlaması da buradan mı gelmiş ne?

 Bu konuda, kaleme alınmış bir anlatımda, şöyle deniliyordu.. Ondan da bahsedeyim.

“Bir de bunun üstüne,  Bir Osmanlı altınının 33 çekirdek

(yani, 2 DİRHEM + 1 ÇEKİRDEK)  ağırlığında olmasından dolayı,”

Tek kelimeyle; Güzel bir özet geçilmiş, he de harika..

Anlatım ile devam edeyim., Şöyle geliyordu bir başka cümle:

“ Osmanlı'da çok süslü ve şık giyinenlere, zenginliğine atıfta bulunularak

"ALTIN" gibi anlamında "İKİ DİRHEM BİR ÇEKİRDEK"  benzetmesinin yapıldığını öğrendim.”

Bu anlatımı okumadan önceki tahminim, nede doğruymuş meğer..

Öyle ya, doğru birdir.. Doğrular hep olmalı, çoğalmalıdır ayrıca.. Ne kadar doğru, o kadar doğruluk..

Değişmemiş olsa keşken insanlık.. Çekirdek gibi kalabilseydi keşke.. Ne bir zerre esik, ne bir zerre fazla..

Umarım, özellikle bazı değişkenler bu yazıyı okurlar ve değişkenliğin ne manasız olduğunu da anlarlar..

Benimki de laf işte.. Bir okumakla olsaydı, bu gün bunları konuşuyor olur muyduk hiç?