İYİ Parti GİK’u, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in “kimi yerlerde yerel seçimler için iş birliği yapalım “önerisini görüşüp karara bağladı.

İYİ Parti Genel İdare Kurulu Türk siyaseti için son derece değerli bir karara vardı.

İYİ Partinin GİK üyelerinin verdiği karar, siyasal tarihimizin açısından ileride akademik araştırmalara konu olacak türden bir karardır.

İYİ Parti öz güven patlaması içerinde, AKP ve CHP ikilisinin baskısı ve kontrolü altında konsolide ettiği Türk siyasetine alternatif bir yolun daha olduğunu göstermiştir.

AKP yirmi yıldır Türkiye’yi idare ederken CHP de yirmi yıldır muhalefetin tartışmasız iktidar saltanatını sürdürüyor.

AKP ve hatta MHP  kontrolleri altında olan devlet ve yerel belediye olanakları ile mutlu bir siyaset oyunu sergilerken, CHP’de de durum aynı. CHP’de muhalefetin değişmezi olarak  yeteri kadar sahip olduğu belediyeler sayesinde iktidar olamamanın endişesinden uzak mutlu ve mesut siyasetine devam ediyor.

Uzun süredir en başta İYİ Partililerin beynini kurcalayan “İYİ Parti yerel seçimlerde nasıl davranmalı?” Sorusu da pazartesi yapılan GİK toplantısı sonrası cevabını bulmuş oldu.

Ancak siyaset uzun soluklu bir maratondur.

Benim işbirliği yapmamız yönündeki düşüncemin tersi yönünde aldığı karar benim için bağlayıcı ve savunulacak bir karardır. Kurumsal anlayışımız bu şekilde davranmamızı zorunlu kılmaktadır.

Ancak aradan belli bir zaman geçtikten sonra günün siyasal koşulları değiştiğinde GİK yeniden toplanır ve yeni bir karar da alabilir.

Ama bu kararı aldıktan sonra artık geri dönüş yapmak da İYİ Partinin güvenilirliğini sarsacaktır.

Bir karar verilmiştir. Artık kararın arkasında durulmalıdır.

İYİ Parti, kurulduğu günden bu yana CHP ile yaptığı işbirliğinden büyük başarılar da elde ettiği söylenemez.

CHP yine muhalefette kalmaya devam etti.

CHP içerisindeki klikler kendi hedefleri doğrultusunda iç mücadelesine devam etti.

Bu süreçte tek başarı Ankara ve İstanbul’un belediye başkanlığının el değiştirmesidir.

AKP’nin yeni anayasa teklifi karşında CHP’nin söylemleri örtüştüğünü gördüğünde İYİ Partililer “iyi ki de tek başımıza hareket ediyoruz” diyecektir. AKP iktidarını zafiyete mi uğrattık?

Şimdi siyasal olarak CHP ile işbirliği yapan  İYİ Partililer şu sorulara cevap aramalıdır.

AKP karşıtı seçmen yığınlarını bir arada kenetlenmiş hale getirdik mi?

CHP ile milli meselelerde ve Atatürkçü düşünce ekseninde ciddi bir paralellik içerinde miyiz?

CHP sayesinde belediye meclislerinde üye sayılarımız mı artı? Milletvekili sayımız mı arttı?

Yukarıdaki sorulacak tüm sorulara verilecek cevap da esasında belli değil mi?

CHP ile iş birliğinde her zaman kaybeden İYİ Parti olmadı mı?

Olasılıkla İYİ Parti GİK üyelerimiz ve milletvekillerimiz daha en baştan net bir duruş sergileyerek hem iktidara hem CHP yönetiminde ve hem de seçmen artık gündemi belirleme sırası bende demiştir.

HEDEP’in  yerel seçimlerde desteklemesi karşılığı CHP’ye dayatacağı şartları karşısında eminim ki CHP bir kere daha İYİ Parti’nin kapısını daha somut önerilerle çalarsa kimse şaşırmasın.

Türk Milletini ve Türk devletini AKP iktidarının elinden kurtarmak, CHP’nin müzmin siyasi anlayışının Türk Milletini oyalanmasına engel olmak için İYİ Parti adeta Türk seçmenini uyandırma servisi işlevini görmektedir.

İYİ Parti artık bu saatten sonra  kendi hedefleri istikametinde siyaset yapacaktır.

CHP’nin yıllardır iktidar olmayı başaramayan siyasal anlayışının prangalarını kırıp atmıştır.

İYİ Parti her koşul ve şartta tek başına siyasetine başlaması onun geleceğini de garantiye aldığının gösterge ve ispatıdır.

Ancak CHP yöneticilerinin İYİ Parti ile ilgili yumuşak ve sevecen beyanatları da gözden kaçırmamak gerekir.

Siyasette 24 saat çok uzundur.

İYİ Parti bugüne kadar CHP ile yaptığı ittifakta kural koyucu ve gündem belirleyiciydi. Artık inisiyatif İYİ Partidedir.

Sürünüyoruz

Neşe Karaböcek’in bir şarkısının adıydı sürünüyorum. Youtube’da biraz şarkı dinlemek için dolaşırken bu şarkı önüme geldi. Gençlik yıllarımızda, 1970’lerde dinlediğimiz bir şarkıydı bu şarkı.

Aslında bu şarkı iyice arabesk bir ülkeye dönen Türkiye’deki Türk Milletinin acılı hallerini  kendi üslubunda anlatan bir şarkı olarak da geldi bana.

Döndürsene beni senin yoluna
Kahreden dünyamda sürünüyorum
Huzursuz geceler korkulu düşler
Bak da gör halimi sürünüyorum

Ne bir sevenim var ne seven bir kalbim
Ellerim bağrımda perişan kaldım
Bir gün değil sana her gün yalvardım
Duymadın sesimi sürünüyorum

***

Türkiye'de laisizm ve Atatürkçü/Kemalist değerler büyük bir erozyona tabi tutulmaya çalışılıyor.

Ama biliyoruz ki 100 yıllık cumhuriyetin yetiştirdiği "Ne Mutlu Türküm Diyene" diyenler her şeyin farkında. Vatanımızda değneksiz gezenler, hikmeti kendinde görüyorlar.

Herkes bilmelidir ki vatan ve Türklük şuuru hepimize yeter.

Eminim bir birçok Türk vatandaşı şöyle düşünüyordur.

 

“Siyaset üstü Atatürkçü anlayışa sahibim.
Sarsılmaz duyguyla Türk Milletine ve vatanıma bağlıyım.
Devletim, Türk Milletinin devletidir. 
Ölen biz, kuran biz yaşatan biziz.
Ev bizim evimiz. 
Misafirlerin başımın üstünde yeri var.
Misafir, misafirliğini bilecek.
Döşeğini ısıtmadan gitmesini de bilecek.”

 

Diyeceğim odur ki;
İnsanın, olmazsa olmazları olduğu kadar, devletlerinde olmazsa olmazları olmalı.
Devlet olarak kastettiğimiz, esasında iktidardır.
İktidar, misafire ev sahibi, ev sahibine misafir muamelesi yapmamalıdır.

İktidar ve yöneticileri, yani AKP ve MHP idarecileri şunu artık fark etmelidir?
Türk Milletinin evlatları, Türk Devletinin Türkiye'deki misafirlere yaptığı masraflar yüzünden,

Misafirlere ev sahibi gibi davranması yüzünden gençlerimiz işsiz kalmakta,

 Türk Milleti milli gelirden hakkı olan payını adil olarak alamadığından kendi ülkesinde bolluk içinde yokluğa ve açlığa doğru sürüklenmektedir.

Sonuçta Türk Milleti olarak sürünüyoruz.

 

Avutma her güne bin ümit verip

Ağlatıyor sonra hüsranlar gelip

Baştan yarat beni dertten eleyip

Acı bu halime sürünüyorum

 

Ne bir sevenim var ne seven bir kalbim

Ellerim bağrımda perişan kaldım

Bir gün değil sana her gün yalvardım

Duymadın sesimi sürünüyorum