Kim bunlar demeyin, çoğumuuz biziz.. Kimlerdeniz yani.. 'Kim bunlar?'denilenleriz..

Özel üretim gibiyiz vesselam.. Ben, öyle hissediyorum.. Biliyorum ki, birçoğumuz da  ben gibi hissediyor..
Daha evvel de bu konu üzerine yazmıştım.. Evet doğru.. Unuttum sanılmasın..
Yani, yaş gereği; unuttum da yeniden yazmıyorum.. Gururla yazıyorum, NOKTA.. 
Sınıflandırmak istemem fakat, gerçek tam da bu.. Bu, nemi? 
Bu şu;  "50/75 ARASI OLANLARIZ.. ÖNEMLİYİZ, DEĞERLİYİZ.. ÖZELİZ..."
Bu konudan söz eden, bizim nesilden bir  önemli kişinin anlatımında da geçtiği gibi;
Bu nesil; Şahsına münhasır özel üretilmiş bir nesil.. Yokluklar içinde yetişmiş, biraz da  yaralı bir nesil..
Yok diye, hayıflanmayan, yok olanı elde etmek için ise: el etek öpmeyen bir nesil... 
Sormayın şimdi; PEKİ KİM BUNLAR? diye..
Biziz kardeşim, biz.. Özel nesil.. Şahsına münhasır olanlar..
Tarihlendirecek olur isek yaşet; 1945 ile 1970 yılları arasında bu dünyaya merhaba demiş olanlar..
En genci ben gibi, Ellilerde.. 50, en delikanlısı 70 yaşında ise; "HALA 18’LİK DELİ TAYLAR GİBİYİM" diyenler..
Ve dahi;  İDEALLERİNİN PEŞİNDEN KOŞAN HESAPSIZ BİR NESİL..
Şunu da belirtmek ve altını çizmek gerekir bence.. Hiçbirinin altına hazır bez bağlanmamış, patiskayı bilenler.. Gülelim mi azıcık da, ünlü marka neymiş.. Şeker çuvalından pantolon giydik, giydirildik belki de..
Hele ki, canik lastikten ayakkabı giymişleri nasıl unuturuz?
Bu arada; ilkokulda, ABD' den gönderilmiş  süt tozu içirilerek beslenmiş, bir garip nesil bu nesil…
Bebeklik de dahil, renkli çocukluk resmi olmamışlarız bizler.. 
Gerçi, siyah beyaz çok fotoğrafım var.. Henüz, üç yaşında iken çekilmiş; hatta, bir yada, bir buçuk yaşında iken bendeniz..
Bu konuda bir tık şanslılardanım.. Olacak o kadar... Çanakkale çocuğuyum ne de olsa.. Bir yanım Anadolu, bir yanım Avrupa.. 
Kreş, dershane, özel okul mu? Yok yahu ne kreşi.. Anneanne, babaanne.. Hatta olmadı komşu teyzeler baktı bizim nesle.. Ayaklanıp sokağa çıkınca, kardeşlik mevzu mu kalır..
Gelelim bir de şu abartılı ifadeye.. İddia etmişsek de, ısrarcı olmasak da; profesörlere ders verecek kadar bilgi sahibi olan bir tuhaf nesiliz biz NOKTA…
Harp de gördük,  darp da.. Kıbrıs Barış harekatı esnasında, karatmalı günleri hatırlıyorum da.. Ne güzeldi, bir tür oyun misali..
Bizim köyde elektrik var.. Flerasan lambanın etrafına, pencereye doğru ışık saçması diye, kara bir örtü.. Pencere perndesi, zaten çekili.. İşlem tamam.
Benden öncekiler, bu günün dekanlıları yani.. Baskı, çatışma, sorguda işkence görmüşler…
Karakolda sorgu da,  Filistin askısını bilmişler, ceza evinde isyanla tanışmışlar.
Cezaevi siyan haberi yapmışlığım var benim de bu arada.. Hayata Dönüş Operasyonları...
Unutmadan; en azı 5 ihtilal, 6 muhtıra, 7 post-modern darbeden sağ salim çıkıp, paçayı yırtmış bir nesil var ortada.. Yalan mı?…
Tuhaftır amma;  en az 10 ekonomik krizden nasibini almış bir nesil ayrıca bu nesil..
Tecrübe abidesiyiz, çünkü  yoklukla terbiye edilmiş, direnç abidesi bir nesiliz vesselam...
Mahalle delikanlılarının dediği gibi; Ne yaptıysa yoluyla yordamıyla kendi meşrebine uygun ahlakına yakışanı yapmış bir nesilden söz ediyorum özetle.
Unutulamazlıklar, unutmayanlar var bir de..  Hep işitiriz ya; 68’liler 78’liler.. Tuhafa ama kuşak diye söz edilenler.
Şimdi de 'Z' kuşağı.. Ondan öncesi de 'Y' kuşağı.. Alfabetik sıralamamız, belki de yok fakat, A' dan, Z' ye, alfabenin her harfinden, isim şehir, bitki, hayvan, eşya ismi türettik, yaşayan mı?..
Kısacası; bu neslin deli tayları, ipe sapa gelmeyen savaşçıları... 
Bir deyişle de; bu neslin temsilcileri tarihe adlarını kanları ile yazmışlar.. Misal Kıbrıs.. Hatta, bebek katilleri ile mücadelede şehit verdiğimiz tertipler, devreler..
Bu nesil; üretim harikası mı? yoksa üretim hatası mı? 
Tartışılır ama, bu neslin istisnasız tamamı, karşılıksız hesapsız bu vatanı seven ve Vatan uğruna ölüme gider, sorgusuz; hesapsız..
1950 ve 1970 yılları arasında doğanlar gerçekten özel üretim.. Ben demiyorum, bunu herkes diyor..
Çoğumuz, yatılı okumuş. Belki de bundandır, son derece gelişen  kardeşlik ve paylaşma duygusunun bizdeki  zirve yapmış halinin başlıca nedeni..
Çok kitap okumuş, en azı liseyi bitirmiş, hayatı yaşayarak öğrenmişiz, daha ne olsun
Hatta ve hatta; simitçilik, olmadı ayakkabı boyacısı, tamirci çırağı, inşatta amelelik, pazarcılık hamallık yaparak, kahvehanede garsonluk da dahıl, okul harçlığını çıkarmayı bilmiş bir nesil..
Amaç, aile bütçesine katkı sunmak.. Sunduk da vesselam..
Ne ailesine ne devletine ekonomik yük olmayı asla ve kata üyünmemiş bir nesiliz, daha ne olsun ki..
Bi baltaya, öyle ya da böyle, sap olabilmişiz.. Yalan mı?..
Muhanete muhtaç da olmamış, ezilmiş ama ezik kalmamışız. Gelde, övünme...
Dik durmuş dikleşmemiş, kendi şahsına münhasır özel bir nesil olmuşuzs. Yetmez mi?
Yurdunu , miletini özünden çok sevmiş...Vatan deyince, gözleri heran dolanlarız NOKTA..
Hele ki, nazlı nazlı dalgalanan Şanlı bayrağı görmeyelim gönderde.. İşi güce bırakırız icabında, dakikalarca bakarız..  
Bizden birinin etitğ ibir laf vardı, ne de ürperdi içim o anda.
Şöyle diyordu;  "İyi bakın, bunlar bu son kalan kadife ye sarılmış çelik yumruk misali yumuşak gözüküp indiği yeri dağıtan bu özel neslin öfkesinden sakının.Hele ki söz konusu Aziz Vatan ise"
Sınandık, latkin tükenmedik.. Vatan için ölür, bin kez de dirilmeyi beceririz..
Bu nesil, ihanetin acısını, dost hançerinin sancısını, ölümüne yoldaşlığı, mezara kadar arkadaşlığı bildi… Biliyor, bilecek de vesselam.
Özetle, nokta demeden; Dostu için can vermeyi de, elindeki son lokmayı paylaşmayı da, sadakati de vefayı da bildik, bilriiz, bileceğiz..
Bu nesil, katı, aksi, deli, serttir… Lakin; Ölümüne Vatan sevdalısıdır..
Yakın tarihin son canlı kaynak kişileri, her biri iki ayaklı sözlük, yakın tarih kitabı.. Yani bu dediğim  bizleriz..