Maçkalı  Şerafettin Karabulut !?..

Hoca kavramı çok mu kolay ?!.. Kültürel yapımızda önemli,  eğiten-öğreten anlamı olsa da “öğretme” fiilinden oluşan “öğretmen” kavramıyla çok mu örtüşüyor, yoksa biz mi örtüştürdük de yerine de oturtamadık.. Tartışmaya çok açık, buna girmek, burada yersiz gibi geliyor bana, çünkü yazımızın içeriği kaybolur…

Trabzon’un Maçka ilçesinin uzağında bir dağ köyünde 01 Nisan 1938’de doğan Şerafettin Bey, Beşikdüzü Köy Enstitüsü’ne 1950 girişli, Arifiye Köy Enstitüsü’nde 1956 çıkışlı !  6 yıl ilkokul öğretmenliğinden sonra, 1962-1963 öğretim yılında Gazi Eğitim (Terbiye) Enstitüsü Pedagoji (Eğitim Bilimleri) bölümüne girip iki yıl okuduktan sonra, 1964-1965öğretim yılında  Yozgat Kız İlköğretmen Okulu’nda meslek dersimize girdiği ilk günden itibaren tanıdım, Şerafettin Bey’i (1965’te)  !..

Bedensel olarak zayıf görünümlü, siyah saçları hafif dökülmüş, gözlüklü,  miyop gözlüğün verdiği ciddiyet, ders anlatırken oluşan bilgelik, mesafeli samimiyet, okul yönetimiyle oluşan mesai arkadaşlığı ve güvenirlik, okulumuzun başmuavini (başyardımcısı) Zahide Soydaş’ın ciddi ve kararlı kişileri sevmesi-benimsemesinden, Nizamettin Bey’in oluruyla, Macit Abi hocamızdan boşalan yere olan ihtiyaç, Şerafettin Karabulut hocamızı okulun Eğitim Şefliğine götürdüğü, oluşan bu görevi de layıkıyla yerine getirdiği, o günkü bakış açımız içinde  şimdiki değerlendirmemizle yerine oturduğu kanaatini taşıyorum. 

Okulda dersler başlamış, derse sakin girişiyle ve seçtiği yöntemle, dersini işleyen Şerafettin Karabulut, öğrencilerini tanımaya başlamış;  okulun  KIZLAR için yatılı oluşu, yeni bina ile eski bina arasında SIRALANARAK ve disiplinli şekilde git-gel-lerin yoğunluğu, bahçe içindeki eski bir binanın erkek hocalar için lojman oluşu, Macit Abi’nin sakinliği,  Şükriye Şahiner’in bakımlı ve hareketli tarzı, okula yapılan yeni tayinler (atamalar), okuldaki havayı değiştirmiş, meslek dersleri hocalarımızın davranışları, cemiyet seçimleri, yatılı arkadaşların bir eski okula gidiş-gelişleri,  okula alınan gündüzlü biz erkeklerin havaları, okula canlılık kazandırırken, bir taraftan da sosyo-kültürel faaliyetler (etkinlikler)öğrenim şeklimizi anlamlı kılıyordu..

Kişilerin, kendilerine has yürüyüşleri vardır ya Şerafettin Bey’de onlardan biridir, gözlük altından bakışı güzel ve özel sorgulama şekli ayrı bir tarzdır..

Çay harda (kuvvetli ateşte), yiğit darda pişer !?.. (Urfa sözvarlığı)

Bizler, öğretmenlikte dar (zor) zamanda piştik. Bizi pişirenlerin içinde Şerafettin Bey’in yanında Rıza Akın da Zahide Soydaş da, Sezer Soysal da Sabriye Tunalı da, Hikmet Manaz da  İbrahim Sağlam da, Naci Erol (askerlik arkadaşım) da, İbrahim Bozkuş (askerlik arkadaşım) da Atay ve Özlem Boz da  Beşir Alp de, hatta Din Bilgisine dersimize gelen Mehmet Diler de  Macit Abi (Balıkesir Necati’de de hocam oldu), Şükriye Şahiner de Mustafa Özkan da ve yöneticiliğiyle gönül kazanan “BABA” sıfatı alan Nizamettin Akansel ile Aysel Akansel de vardı, Nevin Birsen Altuğ da (tayin istediği-erken gittiği için sayamadım-özürle) Yozgat Milli Eğitim Müdür yardımcısı Teşkilat ve İdare dersine giren Nadir Akalın da vardı…İsim hafızam  iyidir, nazar değdirmeyinJJJ !..

19 yaşımızda mezun olduk, bir hafta içinde okulun yönetimi mezuniyet evraklarını hazırlıyor, ertesi gün Nizamettin Bey (hocam ve mesai arkadaşım, aile dostum), Ankara’ya gidiyor ve bir hafta içinde tüm mezunların tayinini çıkartıyor; hepimizi baba kesesinden kurtarıyor, öğretmen kimliğiyle buluşturuyorlardıJJJ UNUTULUR MU !?!..

Gelelim ANILARA !..

ANILAR yaşanan AN-LAR olunca, herkesin hocalarıyla yaşadığı olumlu-olumsuz ANLARI oldu, muhakkak… Sizler o anılarla buluşurken, biz Şerafettin hocamla 1968-69-70-71 yıllarına Balıkesir’e, 2000 yılında Çanakkale’ye, 2019 Şubat ayında da bana eşim için açtığı taziye telefonuna gidelim…

Anıların içinde öğrenciyken öğretmenlerden alınan davranışlar, genelde hocaların model olma şeklinden kaynaklanır… Bu model olma hocanın “dili kullanma” becerisinden tutun, sözünde durma-ahlâki değer sistemine kadar götüren, rüzgârın yönüne göre yön değiştirmeyenlerin, okul dışı davranışlarının da etkisi büyüktür.  Model olmanın içinde davranışlarıyla da etkili olanlardan biridir, Şerafettin Karabulut…

Anılar, çekilen fotoğraflar-videolar, zevk vermez, HÜZÜN verir, ama yaşananlar hafızada olunca, VEFA duygusu olanlarda KALP HAFIZASI güncelliğini korur… 

Yıl 1968 yer Balıkesir, aylardan Eylül.  Genel sınavlarını kazanınca, yüksekokul tercihim Necati Eğitim Enstitüsü Türkçe Öğretmenliği Bölümüydü, giriş sınavına gittim. Otele yerleştim, yanımda bir kişi daha var, tanıştık, o da benim gibi aynı bölümün sınavına gelmiş, sabaha kadar sınava girmenin kârı-zararı üzerine konuştuk, sınava girmemek için benim kafamı karıştırdı, kendisi de girmeyecekti !.. Sınav iki gün kala ben sınava girmekten vazgeçmiştim ki; Balıkesir merkezde gezerken, aaaaa bir baktım karşıdan Şerafettin Bey, geliyor. 

Hocam beni gördü, seslendi, yanına gittim, elini öptüm, gel çay içelim dedi, yakındaki kahvehaneye gittik, hal-hatır sordu, ben durumumu anlatım; arkadaşla yaptığım konuşmadan sonra, sınava girmek istemediğimi belirtince hocamın tarzı birden değişti (şu an hafızamda herşey yeniden canlandı), bana:

---- Git,  yarın SINAVA  gir, bana da sonucu bildir, diyerek, kendine has tarzıyla bir tavır sergiledi… Sen her şeyi PARAYA bağlarsan, bir yere gelemezsin, dedi JJJ ben kendime geldim…

Sınava girdim, sonuçlar açıklandı, bize artık Balıkesir Necati Eğitim yolu göründü.

Ben, bu gün bir yerlere gelmişsem, o gün-bu gün sevgiyle,  rahmetle andığım Şerafettin Karabulut hocamın tavırlı-kararlı tarzının sonucudur. Okumaya Balıkesir’e gelince, hocamla iletişimiz (hocam Yozgat’tan sonra, Savaştepe İlköğretmen Okulu’nda Eğitim Şefi olarak göreve başlamıştı, Bir ara ziyaretine gitmiş gece konaklamalı misafiri de olmuştum…

Yozgat’tan mezun olduktan sonra, 1 yıl ilkokul, 10 yıl lise, 43 yıl üniversite (1968-1971 öğrencilik hariç), halen KKTC’de özel üniversitede çalışmaya devam ediyoruz.

Şerafettin hocamdan, öğretmen okulundan aldığım bir davranış şeklim vardır ki; halen onu söylem olarak sürdürürüm:

Biri bir istekte bulunursa BAKARIZ der (atlamam-atlatmam), sonra o kişiye istediği konuyla olumlu veya olumsuz bilgi vermek için döner, ararım. Bu fiil, kesinlik kazandırmadığı için beni de işi için arayan kişiyi de rahatsız etmez…

Şerafettin Bey, 1978-1979’dan sonra o günkü hükümetlerin çalkantılı devresinde MEB Balıkesir Necati Eğitimdeki görevlerinden alınır.  1980-1985 yılları arasında İzmir’de bir FevziPaşa Ortaokulu’na Türkçe Öğretmeni olarak atanır, bu son görevinde başarılı olur, öğrenciler ve veliler tarafından çok sevilir, kendisi de Türkçe öğretmenliğini çok sever.27 yıllık meslek hayatına 1985 yılında son verme kararı alır. Emekli olarak, Eğitim Reformu konusunda çalışmalarını yürütür….

2000’de  ilk kez, Yozgat Kız İlköğretmen Okulu mezunu arkadaşlarımızı Çanakkale’de ağırlarken, Rıza Akın ile Şerafettin Bey’i eve götürmüş balkonda ağırlamış, uzun süre sohbet etmiştik.

Hocamın rahatsızlığını takip eder, haberlerini alırdım, “Adam gibi adamların” azaldığı, kuralsızlıkların kural haline geldiği bir dönemden geçiyoruz… Bizde anılar ve anlar bitmez, iletişim bol olunca ve hâlâ çalıştıkça…

Hocamla son kez 22 Şubat 2019 ‘da sevgili EVDEŞİMİN  defin işinden dönerken telefonla arandım;  bir ses ki, tanıdık-sıcak ve içten, “başsağlığı” diliyor, Rıza Akın hocamla evdeki davetimizden sonra konuştukları bir anısıyla beraber olduk, son kez heyecanla ve üzüntüsünün belirginliği içinde vedalaştık…

12.07.2023 ACI HABER gelir, Şerafettin Karabulut hocamız 85 yaşında aramızdan ayrılır, giden sevdiklerimiz arasına o da katılır, “hicranlı hayatın son olmayan matemi” içinde yerini alır…

Yozgat Kız ilköğretmen Okulu öğrenciliğimiz ve anılarımız, hayatımızda bir dönüm noktasıdır, hepimiz için… Anılar, özel olduğunda ayrı güzellik taşır…!

Yazımıza giren-girmeyen aramızda olan hocalarımızı SAĞLIK dileklerimizle; aramızdan ayrılan hocalarımızı, arkadaşlarımızı, sevdiklerimizi; bu yazımızın ANISINI taşıyan Şerafettin Karabulut hocamızı rahmet ve ruh huzuru içinde sevgiyle-saygıyla anıyoruz…

Yozgat’tan mezun olan tüm arkadaşlarımıza da Girne’den selâm ve sevgilerimizi gönderiyoruz..  

26.11.2023 Dr. Hayrettin Parlakyıldız / Akademisyen, Araştırmacı-Köşe Yazarı