Farkında mısınız?Türkiye’de iki Türkiye var?Belki de çok daha fazla.

Aslında Türkiye, adeta matruşka Türkiye’ye döndü.

Bir yerde milli eğitim bakanlığımız varken, diğer yanda medreseler aldı başını gitti.

Bir yerde laik devlet düzeni varken ,diğer yanda on binlerce din görevlisine  ve dini kurumlara para yetiştiremeyen çalışan bir Türkiye var.

Bir tarafta  asgari ücretle ya da  7500 lira emekli parasıyla yaşamaya çalışanlar varken, diğer yanda saçlarına dolarla bigudi yapanlar var.

Bir yanda partim kazansın, memleket siyaseten düze çıksın diye çırpınanlar varken, diğer yanda seçilir seçilmez seçenleri suiistimal eden, parti veya taraf değiştiren, seçildiği partiyi yolda bırakanlar var. Mesela Sinan Oğan. Mesela İYİ Partili Nebi Hatipoğlu gibiler.

Bir yanda memleketin kaderinde siyaseten söz sahibi olanlar zevkusefa içerinde yaşarken, bir yanda yoksulluk içinde debelenen seçmen yığınları var.

Bir yanda her gün vatan için canlarını veren devletinin verdiği vazife uğruna şahadete koşanlar varken, kolladığı  devletin içine dünyanın mültecisini dolduranlar var.

Artık her şey rayından çıkmışa benziyor. Türkiye adeta gittikçe çöküş ve yok oluş dönemindeki Osmanlıya benzemeye başladı.

Memleketin has yoksul evlatları dağlarda hudutlarda vatan müdafaası için çırpınırken, zengin çocukları, mülteciler ve bilumum vatandaşlık verilmiş olanlar yan gelip yatmaktadırlar.

Cemaat ve tarikatların şeyleri şıhları, hacısı hocası mollası lüks ve şatafat içerinde yaşarken müritleri yokluk içinde çırpınmaktadır.

Devlet ve devletin içinde yetişen insanlar devleti idare edemezmiş gibi cemaat ve tarikatlara parsellenmiş devlet kurumlarının olduğu ayyuka çıkmış durumda.

Türk ordusundan daha kalabalık cemaatler, tarikatlar geçiş törenleri yapmaya başladı. Neredeyse Milli Eğitim ve TSK kadar kalabalık Diyanet işleri Başkanlığı kadroları var.

Siz bakmayın iktidar ve muhalefet diye ayrıştıklarına, halinden oldukça memnun siyasilerimiz var.

Adeta Türkiye’de çeşit çeşit Türkiye, çeşit çeşit devlet var.

Türkiye’de devlet teke indirilmelidir.

Türkiye’de vatandaşlık teke indirilmelidir.

Türkiye’de hukuk sistemi, siyasal etkilerden arındırılmalıdır.

Türkiye’de Kurtuluş Savaşı vermişlerin çocukları, Türk vatandaşı olmanın haklı gururunu ve farklılığını ve ındalığını yaşamalıdır.

Üç otuz para vererek Türk vatandaşlığı almışlara, savaş verenlerin çocukları kurban edilmemelidir.

Devletin ve milletin kaderinde Türk Milletinin evlatları karar verici olmalıdır.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Türk Milleti’nin Devleti, Mustafa Kemal’in kuruduğu devlet olarak kalmalıdır.

 

CHP kongresi üzerine

 

Şahsen CHP’nin son kongrede yaşadığı başkanlık yarışını danışıklı dövüş olarak görüyorum.

Kemal Kılıçdaroğlu ile Özgür Özel arasında sıkı bir pazarlık sonrası ve belirli bir plan çerçevesinde göstermelik bir mücadele ile genel başkanlık yarışı yaptığını düşünüyorum.

Aslında Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’ye operasyon düzenlediğini ve belli kesimleri yanında tutarak, Özgür Özel’in daha rahat hareket etmesine olanak verecek bir planı uyguladığını değerlendiriyorum.

Örsan Öymen’in genel başkanlık yarışından çekilirken yaptığı aşağıdaki açıklama acı gerçekleri ortaya koymaktadır.

"CHP 38. Olağan Kurultay süreci ne yazık ki, medya ambargosu, adaylık imza tekeli, delegeye yönelik baskılar gibi uygulamalar nedeniyle, antidemokratik bir ortamda gerçekleşmiştir. Kurultay, partideki bozuk düzenin bir parçası veya uzantısı olanların yarışına dönüştürülmüştür. Bu nedenle CHP Genel Başkan aday adaylığından çekilmeye karar verdim. Bu kurultayda kim kazanırsa kazansın kaybeden ne yazık ki CHP ve Türkiye olmuştur."

 

Aynı şekilde çok değerli bir yargı mensubu da olan, FETÖ saldırılarına maruz kalmış, demokrasinin ne demek olduğunu çok iyi bildiğine emin olduğum İlhan Cihaner’de sosyal medya hesabından aşağıdaki açıklamayı yapmıştır.

 

“-Partimizin geçmiş muhasebesinin yapılması, geleceğe ve iktidara giden yolun tartışılması, politik doğrultunun belirlenmesi gereken 38. Kurultayımız, maalesef partiyi bugüne getirenlerin ikiye ayrılarak, ilerletici bir dönüşümün ve yeniden inşanın boğulduğu bir açmaza mahkûm edilmiştir.

-Siyasi yaklaşımların tartışılması, yetkin kadroların belirlenmesi yerine belediye olanaklarının yarıştırıldığı çirkin bir ortam yaratılmıştır.

-Öte yandan yoğun bir medya manipülasyonu ile güç algısı yaratılarak kurultay süreci yalnızca iki kişinin yarıştığı “siyasetsiz” bir psikolojik savaşa dönüştürülmüştür. “Vatan Cephesi” katılımlarını andıran imza açıklamaları baskıya dönüştürülerek diğer aday adaylarının demokratik temsilleri engellenmiştir. O kadar ki “diğer adaylara imza desteği verileceği” dedikoduları yayılarak bizlere destek olan delegelerimizin destekleri şaibeli hale getirilmiştir.

-BU ANTİ DEMOKRATİK, SİYASETSİZ VE KİŞİLERE İNDİRGENMİŞ YARIŞIN PARÇASI OLMAYI REDDEDİYORUZ!”

 

Sonuç olarak Özgür Özel, matruşka oyuncaklara benzer şekilde Kılıçdaroğlu’nun içinden yeni Kılıçdaroğlu olarak çıkmıştır.

Özgür Özel;Atatürk’ün Partisi CHP’yi Atatürk çizgisine çekmek yerine, daha da sola, yani selam durduğu HEDEP ve Neoliberal sol çizgiye, yani yeni sol çizgiye, daha da açıkçası ABD çizgisine yaklaştıracaktır.

Olasılıkla  Özgür Özel’le birlikte YENİ CHP Atatürk çizgisinden ve Türk ulusalcılığından  daha da uzaklaşarak,omurgasızlaşacak ve HEDEPE’leşerek yoluna devam edecektir.

CHP’deki bu kongre AKP’ye belediye seçim kazandırma kongresidir.

Top şimdi İYİ Parti sahasındadır.

İYİ Parti içindeki yangından mal kaçırma peşinde olanlara (Eskişehir Milletvekilinin yaptığına benzer AKP’lileşecek tiplere) mâni olmazsa olasılıkla o da kaybolup gidecektir.

 

Filistin mevzuuna gelince

 

Azerbaycan sokaklarında İsrail bayrakları ile dolaşanları her halde sosyal medyadan izliyorsunuzdur.

Yadırgadım mı? Asla yadırgamadım.

Azerbaycan Türkleri, o dar günlerinde yanlarında bir tek Arap devletini göremediler.

Yanlarında İsrail’i gördüler.

Hele Filistin halkını hiç göremediler.

Ancaaak…

Azerbaycan Türkleri, şöyle bir hataya düşme durumuyla karşı karşıya kaldıklarını da ifade etmek isterim.

Filistin Devleti ya da yönetimi düşkün bir yönetimdir.

Onların bu düşkünlüklerini de akılda tutarak hareket etmelerini öneririm.

Anladığım kadarıyla Azerbaycan Türkleri Filistinlilere fazlaca ve hatta onların hak etmediklerinden daha fazla değer vermiş olacaklar ki hayal kırıklığına uğradılar.

Filistinli zenginler ve ağa babaları Osmanlının yıkılışı sürecinde İngiliz ve Fransız efendilerinin kendilerine çok daha büyük fırsatlar verip zengin edeceğini düşünerek Türk ordusuna düşmanlık ettikten sonra İngilizlerin ve Fransızların kendilerinin yüzüne bakmadığını görünce tekrar Türkiye’nin ve Türk Milletinin ipine sarılma ihtiyacını duymaları tarihi bir vakıadır.

Ancak geçmişin, geçişi unutmadan geçmişte kalmasında da yarara vardır.

Bugün için masum Filistin halkı İsrail tarafından her gün ağır bombardımana tutularak yok edilmeye kendi öz vatanlarından sürülmeye çalışılmaktadır.

HAMAS benim nazarımda Filistinlileri vatanlarından çıkarmak için bir ABD ve İsrail tarafından kullanılan bir maniveladır.

AKP hükumeti fiili olarak destek vermediği veya veremediği Filistin’den İsrail’e yardım edercesine milyonlarca Filistinliyi ülkemizi getirip yerleştirmesi söz konusu olursa, ulusal sorunlarımız ve devletimizin düzenini ve milletimizin huzuru daha da bozulacaktır.

Arap devletlerinin kabul etmediği Filistinlileri Türkiye neden kabul etsin?

Neden Filistin topraklarının Filistinlilerden arındırılmasına aracı olsun?

AKP’nin Filistin-İsrail harbinden koparıp getirdiği her Filistinli, cepheden asker çekmeye benzer.

İnsani yardım ayrı konudur.
Filistin’in Filistinlilerden arındırılması anlamına gelen göç olgusu ayrı konudur. YANLIŞTIR.

Vatanını savunmayan, vatanlarına sahip çıkmayan hiçbir milleti, başka bir millet kurtaramaz.

Başka milletlerin istikbali için de bir başka millet, kendi vatandaşlarını huzursuz edip ateşlerin içine atamaz.