Bir çok kez hepimizin aklına düşer. Öyle değil mi? Şu an benim aklıma gelenler için, sanırım atılacak başlık tam da bu olurdu. Ben de öyle yaptım zaten.

Bir devasa hainlik ardından kapanan sözde bir yayın organının adını aklıma getiren bir dergiyi görünce, durduk yere aklıma deli deli sorular geldi işte. 
Benim de huyum bu. Ne yapayım…?
Referandum süresince, tanıdık tanımadık bir çok kişiden duyduğum bir şey vardı. ‘Hayır’ lı günler demiyoruz’ diye. Nedeni belliydi, neden denmediğinin. Hatırladınız değil mi o günleri.
Gördüğüm bir derginin kapağında geçen, bi şey ‘Raporu’ diye yazılan isimi şu an açık açık dile getirmekte sıkıntı olur kaygısı taşıdığımdan teğet geçiyorum. Bi nevi, Yusuf Yusuf hali…
Gördüğüm o dergi, kapatılmış ve de yok hükmünde bir yayın organını andırır başlığı ile dikkatimi neden çekti bilemiyorum. 
Bilemiyorum da, aklıma gelen deli deli sorulara da yanıt aramaktan nedense çekince duymuyorum.
Derginin başlığını görünce; ’Acaba diyorum, bir Subliminal mesaj mı veriliyor?’
Öyle ya, kapatılmasına nedeni bildiğimiz o dergi,  FETÖ/ PDY ‘ nin fikri ile donanmış şeyleri yaymada kullanılıyordu. 
Birde, içeriğinde FETÖ düşüncesinin iz düşümleri ile donatılmış yazıları barındırdığını duymuştum o dergiye ilişkin anlatılanlarda.
Bu arada, o dergiye vakti zamanında, hiç okumumaş olanlardanım. Ne mutlu bana…
Yine bu arada, istemeden bir söz ettim. Kısacası, sözün gereği oldu. 
Yoksa; o vakti anlatır sözü, hiç kullanmamaya ant içenlerdenim. Bilen de bilir bilir. Yine diyorum; ‘Ne mutlu bana…’
Aklıma düşen, deli deli sorulara gelince;  O kapatılmış dergiyi andırır başlık içeren Çanakkale Ticaret Borsası’ nın bu yayınında, başka bir başlık atılamaz mıydı diye düşünmem deli deli düşünmek ise, sanırım ben delirmeye başladım. Yoksa sonunda, olacağı bu muydu?
Telaffuz etmekte karar veremediğim başlığa gelelim. Gelelim de, bi anda kapıldığım, çekinceme yol açan o düşünceye geleyim önce.
Aklıma, şu soru ile karışık gelen düşünceye;
“Yoksa ben de şu an. Tıp kı ‘hayırlı’ günler demekte sıkıntı olur diye düşünenler gibi bir anı yaşamaya mı başladım?” 
Yok artık. Ben de mi öyle oldum…?    
Dergiye atılan, iki aynı harf için, biri dünya görseli,  biri de logo kullanılarak  yazılan başlık  şu; ‘Aksiyon raporu’
Kapkara zeminli bir kapak. Tam göbeğinde markalarla donalı Şehitler abidesi. 
Abidenin tepesinde ise hainlik’ ten sabıkalı bir derginin adı. Hem de hayli iriden…
Bu şekliyle, ‘kapanmış bir dergi yeniden mi açılmış?’ sorusu geliyor önce aklıma. Artık nedense?
Detaylarına ve içeriğine göz atıyorum da, ne kapak uymuş bana göre, ne de atılan başlığı.
Haliyle de acil yanıt arayan bir soru yeniden geliyor aklıma; ‘Bu bir Subliminal mesaj mı?’ diye… 
Şimdi denilebilir; ‘Öküz altında, buzağımı arıyorsun?’ Hee ivit…
Kapkara zemin diye tabir ettiğim kapakta, gece anı anlatılıyor. İçinde yıldızlarla dolu bir görsel ile hem de…
‘Ben mi yanlış görüyorum?’  diye,  gazetemin sayfa sekreterine gösteriyorum kapağı.
Gördüğünü özetliyor. Aynı şeyi düşünmüşüz. Bana diyor ki; ‘Kapkara gecenin karanlığında, yıldızlar dolu…’
Bir de ekliyor, ‘Samanyolu galaksi si mi o?’  diye…
‘Ne…?’  diyorum… Bizim sayfa sekreteri, bir sakıncalı isim daha ediyor istemeden. 
Tekrar etmeyeceğim. Anladınız siz onu… Hay aksi, yazıya da dökmüşüm. Ne olacak şimdi?
Benim göremediğim bir ayrıntıyı daha yakalıyor bizim sayfa sekreteri. 
Hayli heyecan içinde; ‘Ağabey, gecenin karanlığında, Abidenin altına itici füze motorları takmışlar. Abide yükseliyor gökyüzüne…’ diye….
Bir kapak, bu denli mi mesaj verir? Vallahi vermiş. Tebrikler…
Markalar hayli anlamlı zeminde yer bulmuş. Koca abide, itici füze motorları ile uçuyor fezaya.
Kapak tasarım için diyecek söz yok bu şekliyle… İyi çalışma…
Baskısı da;  Çanakkale dışında, İstanbul’ da olmuş bu derginin. İyi bari… Neden böyle mi dedim şimdi?
Anlatacağım. Az sabır…  
Varsayalım; yarın öbür gün, bir soruşturma konusu olsa, Çanakkaleli kimsenin başı derde girmeyecek.
Çanakkale’ nin markaları, Çanakkale’den kazanıp, başka illerde baskı yaptırıp, global düzeyde kazançlarını paylaşıyorlar, o halde diyelim hey maşallah…      
Bir de ekleyelim. Sıkıntı çıkaracak çalışmaların tamamı il dışındaki baskı evlerinde yapılsın hep. Yapılsın da; Çanakkaleli baskı işi ile uğraşan kimsenin canı sıkılmasın.