Aynen böyle bir acı durum yaşandı Çanakkale'de..


Bu konuda, Abarttığımı düşünenler olabilir.. Haklı oda olabilirler böyle düyünmekte.. Lakin, aktaracaklarım karşısında, sanıyorum ki herkes ben gibi driyecek şimdi; "Atalarımızı kül ettik..."
Acıyı birlikte yaşadık, cayır cayır yanar iken Çanakkale..
Ormanı kül eder iken alevler, oluşan kor bizlerinde yüreğine düştü sanki..
"Çam Ağacı'nı İncitmeyin..." çağrısı yapılıyordu bahsedeceğim anlatımda..  Göözlerim ayrı bir buğulandı ben okur iken.. Sizleri bilemem..
Çam ağacını incitmeyin çağrısı yapılır iken, "Zira zarar verdiğiniz ATALAR’ınız..." vurğusu geliyordu.. 
Durdum, düşündüm.. Ne demek isteniyor şimdi diye... Okudukça, daha bir anladım, daha bir kavradım Çam ağacınının değerini.
Hiç işittiniz mi bilmem.. Anlatımda şyle bir cümle;
 "Ural bozkırlarındaki göçebe halk için gökyüzü; yeryüzünün merkezindeki daireden ibarettir." 
İfadeler, yeni bir düşünce hali oluşturuyor zihinde..
Geldikçe yeni cümleler, düşünme durumu artıyor da artıyor.
Şu ifade mesela; "Gökyüzünün merkezinde ise Ötüken Dağı  ya da Kan-Tengri Dağı tüm heybeti ile yükselir.
Gökyüzü ile yeryüzünü ise kutsal Dünya Ağacı birleştirmektedir.
Evrenin ekseni olan 'Dünya Ağacı' kültü  Şamanizm inancı içinde köklerini sağlamlaştırmıştır."
Gizem artıyor değil mi??? Düşüncelere, yenileri de ekleniyor haliyle..
Anlatımda; "Kuzey ve Orta Asya kökenli Şamanizm; Yakutça ‘Ojun’, Altay dilinde  ‘Kam, gam’  terimleri ile karşılık bulmaya çalışsa da Şaman terimi, Tunguzca' dır.
Terim 'Büyücü' manası ile kullanılır. Türkler'de ortak olarak kullanılan 'kam' kelimesi, Şaman teriminin karşılığıdır. " rnyiep, daha da bi detaylandırılıyordu konu..
Üstelik hayli iddialı bir cümle eşliğinde veriliyordu altı çizilen detay..
Şöyle ki; "son zamanlarda büyük bir akıl tutulması ile izlediğimiz Çam Ağacı' na saldırı ve Türkler için 'Çam Ağacı' neyi ifade eder?" sorusu, yeni bir dülyünce haline sürüklüyor insanı..
 Ne demek isteniyordu bu sözler ile acaba?
Merakım arttıkça arttı.. Daha bir dikkat kesilerek okudum kaleme alınnaları..
Bir başka uzunca cümle geliyor işmdi; "Kökenlerini Şamanizm ile taçlandıran Türkler'de Dünya Ağacı kimi zaman bir 'kayın' kimi zaman da bir 'çam ağacı' dır.
Türk mitolojisinde evrenin mutlak hakimi Kayra Han iyi ve kötüyü içinde barındırır.
Evreni yarattıktan sonra, aydınlık (Ülgen) ve karanlığın (Erlik) mücadelesine ise tarafsız bir biçimde yaklaşır.
Yeryüzüne dokuz dalı olan bir ağaç diker ve on yedi kat göğü yaratarak on yedinci kata Tanrı Ülgen'i oturtur. Yeraltı alemine de Erlik'i yerleştirir. İyilik ile aydınlığın mücadelesi böylece başlamış olur. "
Yaşanan her yangın ardından, yanan alanlara  kızılçam dikilmesin düşüncesi oluşur ganelde.  Çabuk yanıyor, yanıcı diyedir bu düşüncenin başlıca nedeni..
Durdum ve düşünüyorum şimdi.. Acaba diyorum, biz yanlış mı yorumluyoruz meseleyi..
Aktarmaya çalıştıklarım, aslında beni çok etkiledi..
Şu denilen mesela;> "İnsan soyu eğer iyilik ve merhametten yana ömrünü harcarsa çam ağacının dallarını tek tek katederek Ülgen'in hikmetine ulaşır.
Hırs aç gözlülük ve kıskançlıkta çam ağacının köklerindeki Erlik'in kölesi olur.
Çam ağacı evrenin kozmik dengesini koruyarak hayatın iyisiyle kötüsüyle devamlılığını sağlar.
Şaman,kendisinden yardım isteyen inananlar için göğün katlarındaki zorlukları aştığında Ülgen’in yanına gelir ve ona dua eder.
(BURAYA DİKKAT ŞİMDİ.)
Ülgen kimi zaman yaklaşan kuraklığı, kötü hasadı, kimi zamanda hayvanların çoğalma durumunu, yaşanılacak kötü durumlar karşısında alınacak tedbirleri iletir.
Haberleri alan Şaman da Ülgen’in buyruğunu insanlara iletir."
Büyük Muamma... Denilenler,  büyük soru işaretlerini artırıyor zihnimde.. konuları bir birine bağdaştırdıkça, içim de sanki bir ayrı ürperiyior azizim.
Efsanelerden de söz ediliyordu bu anlatımda.. ODndan da azıcık banhsedeyim.. Cümle şöyle;
"Yakut efsanelerinde evrenin merkezindeki karaçam ağacının dallarında şamanların doğduğu yuvalar bulunur.  Güçlü şamanlar en yüksek dallarda, orta derecedeki şamanlar orta seviyede, küçük şamanlar ise en alçaktaki dallarda bulunan yuvalarda doğar. Doğum sırasında demir tüylü ve çelik pençeli bir kartal karaçam ağacına bir yumurta bırakır. Kartal yüksek rütbeli şamanlarda üç yıl, alçak dereceli şamanlarda ise bir yıl süresince yumurtayla, birlikte yaşar.
Şaman kehanetlerini Çam Ağacı üzerinden çelik pençeli kartal bedeninde uçarak gerçekleştirir. Şaman göğe olan tüm seyahatlerinde Çam Ağacı'nı bir merdiven olarak kullanır."
Bu durum, bu inanış, lhama kaynağı da olmuş diyebilirim..
Neden mi?  Örnek sunalık hemen; Nazım Hikmet dizelerinden..
Bize kalan Büyük bir hasret; 'Yaşamak, bir ağaç gibi tek ve hür Ve bir orman gibi kardeşçesine...'
Geleceğin önemli bir kısmını belki de yok etti bu yangın...
Yaşam alanı sunduğu yaban hayat gibi, belki de gelecekten bir bölüm tümüyle yok oldu.. Kül oldu...