İki Düşündürecek Vaka

Peki ya, önce hangisi?.. Acı’dan başlayayım.
Havalar sıcak iken, ısrarla bir kap su, soğuk iken, birazcıkmama diyoruz..
Sanırım, BİR kap tanımı dikkate alınmıyor.Öyle ya, BİR kap..
Ben kapı önüne koymasam, başkası koyar düşüncesi hasıl oluyor herhalde. O halde, BİN kap diyeyim..
Bu günden itibaren (12 Temmuz), yarın ve Cuma gününe dek sıcaklık hayli artacak. Sokak yaşayanlarının su’ ya ihtiyacı var..
Acı haber bu mu demeyin.. Elbette ki değil.. Bu bahsettiim, acı haberler yaşanmasın diye, alınması gereken minik tedbirlerden sadece biri..
Dün değil, ondan önceki akşam üzeri, bir kendini bilmez..
Sokaktaki yavru kedilerden bazılarını, havalı tüfek diye bilinen, hani panayırlarda olurdu ya, namlusu kırılıp, haznesine bir küçük saçma konulan tüfekler.. İşte onların benzeri bir tüfek ile minicitk ayvudrların canını aldı.. Nere de?..
Lafı geldiğinde dediğimiz; Özgürlüklerin, Barışın Şehri Çanakkale’de..
Bu mudur yani, özgürlük ve barış!?!..
Bu nasıl bir şeydir, minicik yavruları öldürmek…
Acı haber değildir de, nedir bu şimdi!?!...
İnsana ne zararı olabilir minik bir kedinin.. Aracın motor bölümüne girip, siz fark etmeyince, marşa bastığnıızda, aracınıza hasar mı vermis olabilir?
Ya da, kapı önüne koyduğunuz motosikletinizin, elektrikli bisikletinizin selesine oturup, kıl tüy bıraktığı için mi bu öfkeniz?.. Can almak nedir yahu?
Söyleyecek çok sözüm var da, tatlı haberden söz edip, biraz rahatlayayım.. (Belki, siz de biraz rahatlarsınız, sevgili can dostlar..)
TERS YOLDA, OTOPARK YAPILINCA, SİNİRLER G ERİLDİ…
Vakaya, dün tanık oldum.. Müdavimi oduğum Nar simit evi önündeyim..
Orada yaşamlarını sürdüren kedileri besleme saatindeyim her zamanki gibi
.. Saat: 09.30 falan…
Birden kornalar çalmaya başladı.
Bahsettiğmi noktada, bir araç, sokağa tersten girip, sokağın başında park etmiş..
Dörtleri de yanıyor. Belli ki, alış veriş yapacak..
Ancak, bölgede araç sahibi yok.. Olsa, o kadar tepkili korna karşısında mutlaka çıkacak ortaya..
Vatandaş öfkeli,, Bir kaç araç, o yönde birikti.. Böyle de park mı yapılır sorusuna yanıt aramakta. Bir yandan da, öfkeli şekilde kornalar.. DÜT DÜT DÜT DÜT…
Ters yola girip, yolun ortasında hatalı park nedeniyle, Polisi arıyor , yoldan geçebilmek için aracı ile bekleyenlerden biri..
Polis geliyor.. Yapacak bir şey yok,. Muhtemelen çekici çağrılacak..
Hatalı park eden araç sahibi, irtibat numaransını yazmış bir kağıt parcasına, onu da aracın camına bırakmış.. telefonuna da yanıt vermiyor bu arada..
Üç , beş dakika.. Ya da, on beş.. Derken, Araç sahibi geliyor..
Yolu tıkadığı için biriken araç sahiplerinden tek tek özür diliyor önce..
Ve nedenini açıklıyor sonra da:
“Sokak içindeki, Kızılay kan merkezine, ihtiyaç olup aranan kan grubum tuttuğu için, bağışçı oldum”  şeklinde bir de sözler ediyor..
Bravo denilesi bu durum karşısında, öfke bir anda sonlanıyor, bekleyenlerde..
Demek ki, sabırsız olsak da, öfkelensek de hatalı park yüzünden, gerekçesi insan odaklı olunca, insan hayatı ise mesele, öfkemiz bir anda sonlanabiliyor..
İçimizdeki insan sevgisi ne güzel bir şey değil mi?..
İşte bunu hiç yitirmiyelim.. Aramızdan birileri, kedileri havalı tüfekle vurup, hayatından ediyor idye, biz isanları sevmeyecek değiliz elbet.
Fakat diyorum, kedileri de öfkelenip canından etmeyelim..
Ne kediyi, nö köpeği, ne kargayı, ne de başka bir canlıyı, öfkemize yenik düşüp, canından etmeye hakkımız asla yok.. Bunu da bilelim lütfen..
Kalın sağlıcakla.. Evimizin, işyerimizin, kafelerin, lokantaların, insan olan her yere bu günlerde su kabı bırakmak kadar güzel bir şey olamaz..
O güzelliği hep beraber yaşatalım..
Yaparsın sen Çanakkale..