Ülke siyasetinde bugünlerde sizi en çok enterese eden olay nedir?

AKP’nin açıklayacağı yeni bakanların kimler olduğu mu?
Milletvekillerinin yemin etmesi mi?
Ya da hiç biri mi?
Hangi bakanlığa kim atanırsa atansın, nasıl olsa hepsi birer Erdoğan olarak işlev görmeyecek mi? 
Devlet ve ülke, Erdoğan’ın anlayış ve isteğine göre idare edildiğine göre,
Dün nasıl yönetildiyse bugünde yarın da aynı şekilde yönetilmeyecek mi?
O halde gündemin en büyük siyasi olayı açık ve nettir.
Kılıçdaroğlu vakası.
Bilmem kaçıncı kez, seçimleri kaybedip Erdoğan’ı iktidar yapan Kılıçdaroğlu, hele de 28 Mayıs seçimleri sonrası büyük bir mağduriyettik içinde YENİ CHP haline getirdiği CHP’yi, bir kere daha metamorfoza uğratarak yeniden şekillendirmeye çalışmıyor mu?
Önceki gün MYK istifa etmiş, diğerleri de istifa edebilirmiş.
Bütün tepe yöneticileri istifa edip, bir tek Kılıçdaroğlu CHP’nin başında kalsa ne değişecek ki?
Eski tas eski hamam.
Neoliberal akılların egemen olduğu, Atatürk ve ilkel ve devrimlerine sahip çıkmayan bir CHP’den, Atatürkcü bir partiye dönüş beklemek saflıktan öte bir şey değildir.
Kılıçdaroğlu Atatürkçüleri, “Ne Mutlu Türküm Diyene” diyebilenleri mi yönetime alacak.
Bu mümkün mü?
Değil.
O halde, herkesin istifasını isteyen ve CHP’de tüm yönetme gücünü elinde toplayan Kılıçdaroğlu neyi hedeflemiş olacaktır ki?
Olasılıkla Kılıçdaroğlu, kendisine ve politbürosuna takoz koyan veya ileride engel olacağını düşündüğü kişileri CHP kadrolarından tasfiye edecektir.
Adına da yaldızlı harflerle yeni misyon ve vizyon sunumu diyecek; yeni özgürlük, yeni insan hakları, barış, kardeşlik dostluk, adalet, hakça bölüşüm, tek vatan tek bayrak, yeni anayasa vs. vs. diyerek YENİ TÜRKİYE çağrısında bulunacaktır.
Yani anlayacağınız değişen bir şey olmayacaktır.
CHP vitrin mankenleri değişecek, kıyafetler değişecek ama kafa aynı,
Anti Atatürkçü kafalarla siyaset yapmaya devam edecektir.
Ne demişti atalarımız;
“Katranı kaynatsan olur mu şeker,
Cinsini sevdiğim cinsine çeker.”
Aklı başında her insan CHP’nin acilen fabrika ayarlarına dönmesinin zorunlu olduğunu bağıra çağıra anlatıp, sesini Kılıçdaroğlu ve ekibine ulaştırmaya çalışıyor.
Ama ne gam.
Duyması gerekenlerin hepsi KÖS dinler gibi dinliyorlar.
 
İYİ Parti;
Bu ay içerinde İYİ Partinin kongresi var.
Basından takip ettiğime göre birileri Akşener’siz İYİ Parti hayali kuranlar var.
Akşener’in olmadığı bir yerde İYİ Parti’nin varlığından söz edilemez.
İYİ Parti son iki seçim sonucunda kurumsal kimliğine kavuşmuş hale gelmiş olsa da, kurumsal bir yapıya henüz kavuşamamıştır.
İYİ Parti, Meral Akşener’in liderliğinde siyasete devam edecektir.
Başka türlü bir çözüm yolu da yoktur.
İYİ Parti tepe yöneticilerine önerim;
Tamamen kaderine terk edilmiş Atatürkçüleri ve Türk Milliyetçilerini/ulusalcılarını İYİ Parti çatısı altında toplayacak politik çizgiyi muhafazaya devam etmeleridir.
İYİ Parti için zor mu?
Kesinlikle değil.
Çünkü benim nazarımda İYİ Parti gerçek anlamada Atatürkçü bir partidir.