Türkiye İstatistik Kurumu’nun Nisan 2023 verilerine göre uluslararası göç istatistiği şu şekildedir.

“Türkiye'den yurt dışına 287 bin 651 kişi göç etti.
Türkiye'den yurt dışına göç eden kişi sayısı 2021 yılında bir önceki yıla göre %31,6 azalarak 287 bin 651 oldu. Göç eden nüfusun %55,7'sini erkekler, %44,3'ünü ise kadınlar oluşturdu. Türkiye'den yurt dışına giden nüfusun 103 bin 613'ünü Türk vatandaşları, 184 bin 38'ini ise yabancı uyruklular oluşturdu.
En fazla 20-24 ve 25-29 yaş grubundaki nüfus göç etti.
Türkiye'ye 2021 yılında göç edenlerin yaş grubu incelendiğinde, en fazla göç edenlerin %12,3 ile 20-24 yaş grubunda olduğu görüldü. Bu yaş grubunu %12,1 ile 25-29 ve %10,7 ile 30-34 yaş grubu izledi. Türkiye'den göç eden nüfusun yaş gruplarına bakıldığında, en fazla göç edenlerin %14,4 ile 25-29 yaş grubunda olduğu görüldü. Bu yaş grubunu %12,3 ile 30-34 ve %11,6 ile 20-24 yaş grubu izledi.
Aynı dönemde Türkiye’ye giriş yapanların sayıları da şöyle;
Yurt dışından Türkiye'ye 739 bin 364 kişi göç etti.
 Yurt dışından Türkiye'ye göç edenlerin sayısı 2021 yılında, bir önceki yıla göre %116,9 artarak 739 bin 364 kişi oldu. Göç eden nüfusun %51,9'unu erkekler, %48,1'ini ise kadınlar oluşturdu. Yurt dışından gelen nüfusun 124 bin 269'unu Türk vatandaşları, 615 bin 95'ini ise yabancı uyruklular oluşturdu.
Türkiye'ye 2021 yılında gelen yabancı uyruklu nüfus içinde ilk sırayı %12,1 ile Irak vatandaşları aldı. Irak'ı %10,9 ile İran, %6,5 ile Özbekistan, %6 ile Suriye ve %5,5 ile Afganistan vatandaşları izledi.
Türkiye'den göç eden yabancı uyruklu nüfus içinde ilk sırayı %21,8 ile yine Irak vatandaşları aldı. Irak'ı %6,7 ile Afganistan, %5,6 ile İran, %5,2 ile Suriye ve %4,9 ile Türkmenistan vatandaşları takip etti.
Göç idaresinin verilerine göre 20121 yılında yurt içinde yakalanan kaçak göçmen sayısı ise 162 996 kişi.”
Etrafımdaki insanlarla konuşuyorum.
Birçoğunun zar zor okuttuğu, emek harcadığı yüksek ve kalifiye eğitimli çocukları yurt dışına kapak atmış durumda.
Ülkesinden umudunu kesen gençler, parası bol Arap ülkelerine gitmek yerine, Batı ülkelerine gidiyor veya en acı tabirle Batılı devletlere sığınıyorlar.
Gençlerimiz kendi geleceğinin garantisini, üç öğün kavgalı olduğumuz Avrupa ve Amerika Kıta’sında arıyor.
Ülkeye giriş yapan göçmen sayısı arttıkça,
Türkiye, anti-laik anlayışa terk edildikçe, devletin yönetici kadroları siyasallaştıkça,
Üstüne üstlük devletimiz cemaat ve tarikatların etkisine girdikçe
Aydınlarımız ve  okumuş kesim, meslek sahibi gençlerimiz soluğu yurt dışında almaya çalışıyor.
Sözüm ona Türkiye’de büyük atılım içerinde, savunma sanayimiz , endüstrimiz öyle çağ atladı ki, dünyanın ilki ve biriciğiyiz. Ama liyakate sıra gelince YOK.
Ülkemizdeki kaçak göçmen sayısı artık evlerden, kutu yerlerden  sokaklara caddeler taştı, mahallelerimizi ve şehirlerimizi ele geçirmeye başladı.
Biz Türkler kendi ülkemizde kendimizi göçmenler kadar güvende hissetmemeye başladık.
Gerçek bir vatan evladı ve Atatürkçü olan Bolu Belediye Başkanı sevgili Tanju Özcan gibi yönetcilere ve devlet adamlarımıza ihtiyaç duyuyoruz.
Çünkü; çoğu demokrasinin D’sini bilmeyen ülkelerin ,  demokrasi kültürünü içselleştirmemiş kaçkın vatandaşlarının istilası altındayız.
Medeniyet, letafet, incelik, hoşgörü, kurallara uyma nedir? Bilmeyen bu, çok az gelişmiş ülke vatandaşları, af buyurun ama ilk defa baharı örmüş danalar gibi ülkemizin içinde kontrolsüz ve disiplinsiz şekilde sağa sora vura kıra dolaşıyorlar.
Hattat kendi gettolarında örgütlenip diğer göçmen gruplarıyla mafyacılık savaşına tutuşuyorlar. Yarın bunlar anlaşıp Türk vatandaşlarına da saldırıya geçeceklerdir.
İşte bu ahval ve şartta, kendini güvende hissetmeyen Türk gençlerinin elit kısm,ı çareyi yurt dışına gidip yerleşmekte bulmaktadır.
Ama ne gam.
Giderlerse gitsinler.
Kimin umurunda.
Önemli olan kendisine oy veren, para  karşılığı vatandaşlık almış kişiler AKP kazandı diye çığlık atıyor ya,  önemli olan bu.
İşte tüm bu olumsuz ve umut kırıcı koşullar altında ülkemizde başka başka sosyolojik sorunların da baş göstermeye başladığının ip uçlarını veriyor.
 Eskiden var olan, yoksula acıma ve sahiplenme duygusu, günden güne azalıyor.
Yüksek eğitimli ve orta gelirli kitle; ülkemizin durumu idrak edemeyen, ülkenin her türlü yoksulluğunun eziyetini çekmesine rağmen, ülkenin gittiği istikameti görmeyen orta alt ve alt gelir grubundaki insanlara karşı, artık yavaş yavaş empati yapmamaya karar vermişe benziyor.
Bu durum Türkiye’de çok tehlikeli şekilde KAST SİSTEMİ’ne  benzer bir anlayışın gelişmesine sebebiyet verebilir. İnsanlar, hoş görü sınırlarını daraltarak, gelenek ve göreneklerimizde var olan, düşenin ve düşkünün elinde tutma vasıflarını yitirebilir.
Gidişimiz ve gelceğimiz sosyolojik açıdan büyük bir toplumsal anemiye doğrudur.
Beka nedir?
Ülke güvenliği nedir?
Millet olmak nedir? Duygusundan uzaklaştırılan veya koparılan insanlarımız, aşırı siyasallaşmanın ve motivasyonun da tesiriyle, bu ülkenin okumuşaydın kesimine karşı, büyük bir öfkeye kanalize edilmiş olarak kaçak göçmenlerin, kaçak ve oldukça tehlikeli Türklere ait olmayan şeriatçı cemaat ve tarikatların Talibansı provokatör militanlarının taşeronluğunda, ülkemiz içinde asla kabul edilemeyecek hadiselere sebebiyet verebilirler.
Çünkü ülkemiz tamamen batı ülkelerine kaçmaya çalışan ama şeriatçı zihniyetli batı medeniyetine düşman kaçak göçmenlerin işgali altındadır.
Bunu görmemek için ya kör olmak lazım, ya da başka bir şey.
Mesela; Afganların İran sınırında İran devletine karşı sürdürdüğü küçük çaplı silahlı müdahaleler  ABD’nin  ve Sudi Arabistan’ın işi olabilir mi? Türkiye’ye sokulan Afgan ve Pakistanlı asker kılıklı kaçaklar İran’a karşı ABD tarafından kullanılabilir mi?
Yada bunlar AB, ABD ve Rusya’nın organizasyonuyla Suriye’de ve Güneydoğu Anadolu’muzda bize karşı kullanılabilirler mi?
Bu ve buna benzer sorular alıp başını gitse de, Türkiye Cumhuriyetinde yaşayan her Türk vatandaşı,  bir bütün olarak birbirine sahip çıkmalı, başta FETÖ ve işgalci şeriatçı cemaat ve tarikatlarla, PKK’ya karşı Atatürk Türkiye’sini korumak için dayanışma içinde olmalıdır.
Bunun tek çaresi de muhalefetin iki güçlü partisi CHP ve İYİ Parti’sinin amasız ve fakatsız olarak Atatürk Türkiye’sine sahip çıkmak için ortak hareket etmesişarttır.
İYİ Parti siyasal olarak doğru yoldadır.
CHP’nin ise,  çok çok acele olarak kuruluş ayarlarına dönmesi gerekir. Çünkü CHP’nin Atatürkçülerden, modern medeniyetten yana olanlardan  başkasına ihtiyacı yoktur.
Tekrar tekrar yazalım.
Çünkü
Başka Türkiye yok.