Önce peşin peşin söyleyeyim. Bu anlatımımdan dolayı, bahsettiğim isime saygısızlık yaptığım, küçümsediğim de lütfen düşünülmesin.

Ana muhalefetin, düzenleyeceğini günler öncesinden açıkladığı Adalet Kurultayı’na ilişkin, dikilecek denilen  Anıt üzerine gelen tepki, Kurultay’ ın yapılacağı sınarlar içindeki söz sahiplerinden gelse neyse.
Arada bir deniz var.
Bir de Kıta farkı….
Buna karşın, Kurultay’a mekan olacak Çanakkale coğrafyasının Avrupa kıtasında kalan Şehitler diyarı’ nın Kocadere köyünün de bağlı olduğu ilçenin, ne Belediye Başkanı, ne de ilçe Başkanı ses çıkarmıyor.
Kimim ses veriyor?
Suyun öte yakasında, bir başka Kıta’ dan, aynı partinin bir başka mensubu ses veriyor.
Kim mi? Av. Gültekin Yıldız.
AK Parti Merkez ilçe Teşkilatı,  Başkan yardımcısı.
Söyledikleri, dün gazete manşetlerindeydi. Düşünüldüğünde doğruluk payı da bulunabilecek sözler de vardı dediklerinde, bir önemli konuya dikkat çekip,  “O’nu yapmadınız da, bunu nasıl yapıyorsunuz?’ sorgusu da.
Yıllardır, adına şanına yaraşır bir devasa Heykeli dikilmeyen Atatürk’ümden örnekle, bence hakikaten okkalı bir söz etmiş sayın Av. Yıldız.
O denli etkili, yetkili ve de görevi üst düzey isimler dururken, gelen bu sözler ve sert çıkış, dikkat çekici değil midir?
Bence; ‘çok ama çok dikkat çekici…’
Önceki gün gelen açıklamanın, dün haberleşerek basına yansıdığı ve Çanakkale gündeminde hayli karşılık bulduğunu gözlemlediğim sözler için gelen değerlendirmeler içinde;
“ Laf yetiştirme yetisi yok da ondan mı suskun kalmışlar?” şeklinde sorular da vardı.
Suskun kalanlar için gelen bu soruya,  kim yanıt verir, o da kesinlikle merak konusu. (En azından ben deniz merak içindeyim.)
‘Geldikleri gibi, gitsinler…’ sözü ile de hayli dikkat çekiyordu AK Parti Merkez ilçe Başkan yardımcısı sayın Yıldız’ ın o cümlesi.
Aslına bakarsanız, bu söz bana bir başka tarihi lafı da hatırlatmadı değil.
Hangi laf mı? Atatürk’ümün, ‘Geldikleri gibi giderler’ diyerek,  İstanbul’u işgal edenlerin, boğaz’ da zafer kazanmış edasıyla süzülen düşman zırhlıları üzerine ettiği lafını.
Amacım, bir benzetme yapmak değildi. Yanlış anlayanlar olur diye tekrarlayayım. Sadece bahse konu sözün bende neyi akla getirdiğini dile getirdim.
Güne başlarken kurduğum cümlede yaptığım benzetme için, kimseyi zurna ve zurna üzerindeki sesi çıkaran nokta olarak görmek değildi niyetim.
Akla gelen soruyu, bir Ata sözümüz üzerinden dile getirmekle, biline ki; Atalarım ne de doğru söylemişler demeye de getirmek istemedim.
‘Konuşması gerekenler dururken’ demek de değildi niyetim.
Peki ne miydi niyetim? ‘Hiç, sadece ben de merak ettim….’
Bir ‘Atlet’ muhabbeti süre giderken siyasette, CHP Genel Başkanı  Kemal Kılıçdaroğlu'  nun, CHP'nin kimlerle yürüdüğü, adaleti kimler için istediği şeklindeki sorular hareketli gündemin adeta cabası oluverdi.
Şimdi gelelim, asıl konuşması gerekenler dururken, Başkan yardımcısı Av Yıldızdan gelen çıkışa.
Diyor ki kendileri; “Birlik ve beraberliğimizi, ulusal güvenliğimizi , Türkiye'nin huzurunu ve istikbalini hedef alan bu kontrollü yürüyüşün 2. safhası olan sözde Adalet Kurultayı maalesef  26-29 Ağustos tarihleri arasında şehitler diyarımız Çanakkale'de gerçekleştirilecektir.
Kurultay sonrası ise Çanakkale' ye  ADALET ANITI yapılacağı ifade edilmiş olup, bu dayatmayı kabul etmemiz mümkün değildir.”
Peki bu bir dayatma mı diye sorasım da geldi ya hadi neyse…
Sayın Av. Yıldız’ ın sözlerinin devamında; “40 yıldır yönettiği Çanakkale Belediyesi sınırlarında Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e yakışır bir heykel yaptıramayan, Çanakkale'de yatan 250.000 şehidimiz için bir anıt inşa ettiremeyen,  15 Temmuz Halk Direnişi anısına bir parka bir meydana isim veremeyen, hemşehrimiz,  İstiklal Marşı Şairimiz Mehmet Akif Ersoy'un yapılan heykeline Çanakkale'nin bir parkında bir meydanında yer gösteremeyen CHP'nin Sözde Adalet Anıtını Çanakkale il sınırlarında istemiyoruz. “ demeyi yekten dile getiriyordu.
Sertti sözleri. Bir de uyarısı ile geliyordu AK Parti Merkez ilçe Başkan yardımcısı Av. Ylıdız.
“Sabrımızı zorlamadan, Çanakkalelilerin misafirperverliğini daha fazla suiistimal etmeden, şehitlerimizi  daha fazla incitmeden kurultaylarını yaptıktan sonra adalet anıtlarını da alarak geldikleri gibi gitmelerini rica ediyoruz.” Diyerek.
Belki de  Kurultay hazırlıkları nedeniyle,  CHP kanadından, sayın başkan yardımcısının sözlerine bir karşı değerlendirme veyahut tepki gelmedi dün.
Muhtemel ki gelecek. Belki de misliyle hayli de ağır sözlerle karşılık gelecek.
Adalet Kurultayı için, Türkiye’ nin en büük Beldesi’nin CHP’ li belediye başkanı Dr. Ömer Faruk Mutan’ da, bir iki gün önce, öyle bir çıkışa imza atmıştı ki, CHP kanadından bu okkalı sözlere de bir karşılık gelmemesi, bence hayli dikkat çekiciydi.
Misal; İl ya da Merkez ilçe, ‘Başkan sen ne diyorsun?’ diye sormadı.
Ya da, Doktor Başkan Mutan’ ın, Otobüsleri sokmayacağını ifade edip, partilisi, hem de mevkidaşı bir Başka başkan’ a veryansın hali için de tık çıkmadı.
Fırtına öncesi sessizlik midir nedir? Bilemedim.
Fakat anladığım şu, hazırlıklar yüzünden olsa gerek ki, hem parti içi muhalif çıkışa, hem de iktidar kanadına yanıt vermeye vakit yok.
Bir öğrendiğim ilginç hadise daha var ki, o da hazırlıkların ne kadar hummalı olduğunu anlatıyordu bence.
Duyduğum şu; ‘CHP Adalet Mitingi öncesi programın tamamını takip edip yazı yazacak ekip arıyormuş. Ne var ki bulunamamış.’.
Son iki üç gündür en çok duyduğum konunun detaylarına gelince.
Bununla ilgili bir organizasyon şirketiyle anlaşılıyor ve şirket Çanakkaleli gençlere çağrı yaparak yazman arıyor.
Bir önceki günün sabahı, söz konusu arayış için bahse konu etkinliğin Halk Bahçesi’nde gerçekleşeceği gençlere bildiriliyor. Fakat çalışma saatleri ve çalışma günleri tam olarak aktarılmıyor.
Toplantıya gelen Çanakkaleli gençler, toplantının Kepez’de gerçekleşeceğini toplantı saatinde öğreniyor.
Sonra ne mi oluyor? Olan şu;
Halk Bahçesi’ne gelen bir çok genç kendilerine söylenen şartların burada değiştiğini ve çalışma koşullarının farklı beyan edildiğini ifade ediyor ve yazmanlıktan vaz geçiyor.
Şirket yetkilileri gençlere günlük 100 TL verileceğini ve saat sabah 9’dan akşam 21’e kadar çalışacağını söylüyor.
Sonuç ne mi? Duyduğuma göre, galiba, yazma işini çözecek kadro kurulamıyor.
Önümüzde bayram. Şimdi den bayram kutlasam mı; kutlamasam mı?
Bize tatil yok. Arefe’ ye dek çalışmaya devam. Öyle ise, arefe’ den kutlarım Mübarek bayramı.
Şimdilik hoşça kalın…