Çarşamba günü Cumhuriyet meydanında büyük bir şenlik var.

Cesur siyasetçi Meral Akşener Çanakkale’mizi şereflendirecek.
10 Mayıs 2023  Çarşamba günü saat 13:00’de, Cumhuriyet meydanında Çanakkalelilere hitap edecek ,seçime birkaç gün kala önemli açıklamalarda bulunacaktır.
Tahmin ediyorum ki Çarşamba günü Çanakkale Cumhuriyet Meydanı tıklım tıklım dolacaktır.
 
Babaya da babalar
Mafyayı bilmeyenimiz veya en azından duymayanımız yoktur.
Mafya demek çoğunlukla kanunsuzlukların döndürüldü iş demektir.
Devletin kanunlarından kaçıp kendine göre bir dünya yaratmak demektir Mafya.
Mafya adamlar, bizim gibi sıradan insanların yaşadığı dünya kurallarına göre yaşamazlar. Kendi yeraltı dünyasında kendi yasalarıyla yaşarlar ama bunu yaparken de standart dünyanın zafiyetlilerinden ve zafiyetlerinden yararlanır ve beslenirler.
Türkiye’de ve dünyada yer altı dünyasının kendine has kuralları olmalı.
Kendi adıma bu kuralları bildiğimi iddia edemem.
Sıradan insanlar olarak bizler özel olarak yeraltı dünyası ile ilgilenmeyiz ve bilmeyiz. Ancak olsa olsa fantastik olarak  filmlerden, romanlardan, gazetelerden yeraltı dünyasın hakkında bilgiler ediniriz.
Bize, sıradan vatandaşa göre filmlerden gördüğümüz ve filmlerden edindiğimiz yer altı dünyası ile ilgili izlenimlerimiz şunlardır; Mafya dünyasının adamları sürekli olarak birilerine yardım eder, yoksula dokunmaz. Ama kanunsuz para kazanmak isteyenlerin veya kazananların , parasına ve malına çökerler, haraca bağlarlar.
Kadın ticaretinden, insan ticaretinden, esrar eroin kaçakçılığına kadar her türlü kanunsuzlukların içinde çeşit çeşit mafya grupları  bulunurlar.
Kimi mafya kadın ticaretine ve uyuşturucu ticaretine sıcak bakmaz. Kimisi her türlü pisliği yapmaya müsaittir falan.
İster sosyal medyadan, ister basından ve isterse roman ve filmlerden ve isterse ifşaatlardan öğrenelim, yer altı dünyasının ana fikri bellidir ve üç şeye dayanır.
Para, güç ve silah.
Yeraltı dünyası, gücünü devlete sızdırılmış veya devlet içinden satın alınmış adamlarından alır.
Devletteki adamlar, yeraltı dünyasının gözü kulağı ve koruyucu kalkanı ve kimi zamanda ve çoğunlukla da iş ortaklarıdır.
Filmlerden izlediğimiz ve öğrendiğimiz  kadarıyla bakan, milletvekili, polis, asker, savcı  ve bürokrat satın alırlar, iş dünyasının görünmez ortakları ve kanunsuz ticari dünyasının büyük patronlarıdırlar.
Mafya filmlerin en ilgi çekicileri İtalyan mafya filmleridir.
Mario Puzo'nun romanından senaryolaştırılan F.Ford Coppola'nın yönettiği, ünlü “baba” film mafya dünyasının tipik örneğidir.
Yer altı dünyası, genelde çok şık ve marka giyinir, aşırı lüks içinde yaşar, kara paralarını aklamak için şirketler kurarlar, ortaklık yaparlar. Mutlaka öyle veya böyle birilerine iyilik yaparlar ama iyiliklerinin karşılığını  mutlaka  alırlar.
Eğer işin içinde rüşvet, yolsuzluk, kanunsuzluk, para, sex, mal mülk varsa mutlaka öldürme, yaralama, tehdit, şantaj, baskı, korkutma, mala çökme da bulunmaktadır.
Bunu nereden biliyoruz.
Okuduklarımızdan, televizyondan izlediklerimizden, filmlerden.
Bence  FETÖ ve PKK’nın da mafyadır. FETÖ ve PKK ,halkı ve devlet, yağmalayan, haraca bağlayan illegal örhüttür?
Mesela üniversite sorularını, Anadolu ve fen liseleri, polis veya askeri liselere giriş sorularını çalarak kendi yandaşarının çocuklarını belli yerlere yerleştiren FETÖ’nün yaptığı iş de bir mafya işi değil midir?
Yani anlayacağınız çeşit çeşit mafyalar vardır.
Sayın bakalım siz kaç çeşit mafya biliyorsunuz?
 
Sedat Peker, Ali Yeşildağ, Muhammed Yakut
Son yıllarda Sedat Peker’in ifşaatlarıyla  başlayan itirafları,  siyasetimizin ve toplumumuzun zihninin ve kamu vicdanının baş köşesini işgal etmektedir.
Sedat Peker’le başlayan, Muhammet Yakud’la devam eden itiraflara, Ali Yeşildağ’ın itirafları da eklemlenmiştir.
Bu üçlünün irili ufaklı anlattıkları şeyler, öyle yenilir yutulur türden şeyler değil.
Ayrıca hiç biri masum olduğunu söylemiyor ve Hepsi de kanunsuz işlere bulaştıklarını ilan ediyor.
Bu işleri yaparken kimlerin kendisine yardım ettiğini, kimlerle işbirliği yaptıklarını ve kimlerle ortak yapılan işlerden para kazandıklarını, kimlerin devlete ve millete zarar verdiğini gün gün,  saat saat anlatıyor ve adeta yeraltı dünyasının itirafçısı oluyorlar.
Eğer bir yerde mafya ve yeraltı dünyası konuşmaya başlamışsa, mutlaka yeraltı dünyasında savaşlar başlamış demektir. Savaşların ana nedeni paylaşılamayan para, mal veya kendi aralarındaki hak gaspı var demektir.
Bunca büyük itiraflar sürüp giderken Türkiye’de Türk yargısı neden sessiz kalmaktadır?
Neden devletin ve toplumun parasını pulunu soyanlara karşı eli kolu bağlı oturmaktadır?
Yahut da yine bir masumiyet karinesi olarak ifade etmeliyim ki, yeraltı dünyasının bu üç insanının iftira attığını farz ve kabul edersek, iftira atılan insanları şeref ve haysiyetini korumak için, işin aslını ortaya çıkarmak için, neden devletin savcıları, polisi, jandarması istihbaratı devreye girip de konuları araştırmaz?
Yeraltı dünyasının üç adamının itiraf veya ifşaatlarında adı geçenler hakkında vatandaşların ve kamuoyunun vicdanında oluşacak, yalan yanlış sanı ve önyargılar nasıl yok edilecektir? 
Bu konuda son sözü söylemesi gereken makamlar her halde MİT’tir, polis ve jandarmadır. Bu üçlünün araştırmalarına dayanarak suç ve suçluyu tespit etmek de savcı ve hakimlerimizin birinci derece görevi değil midir?
Yeraltı dünyası ifşaatları artık kişisel olmaktan çıkıp, devletin ve milletin bekası ve meselesi haline gelmiştir.
Tüm bu itiraf ve ifşaatların  doğruluğu veya yanlışlığını ortaya çıkarmak üzere devletin etkili ve yetkili makamları harekete geçmiyorsa, aslında  biz ölmüşüz de ağlayanımız yok demektir.
Hadi haksızsam haksızsın deyin.