Çanakkale’de Oğuz Ergin hocayı tanımayan var mı? Özellikle Çanakkaleli gençlerin yakından takip etmesini öneriyorum.



Çünkü Prof. Dr. Oğuz Ergin, Çanakkale’nin evladı.
TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesinde Mütevelli Heyet Başkanı Başdanışmanı, Rektör Danışmanı, Bilgisayar Mühendisliği Bölüm Başkanı.
Oğuz Ergin’i sayfama taşıma nedenim de, kendisinin Teknofest 2023 üzerinden Bayraktar Kardeşlere hakkındaki düşünceleri.
Bayraktar Kardeşlerle ilgili olarak iki gün önce bir yazı kaleme almıştım. Aynı konu hakkında Oğuz Hocayı da dinledim.  Sahanın içinden gelen, teknolojinin göbeğinde fiilen çalışan ve öğrenci yetiştiren  Oğuz Ergin hocayı dinleyip yazdığım yazının isabetliliğini de görmek istedim.
Hocamız, örnek alınacak gerçek ve ideal aydın bir insan olmanın profilini sergiliyor. Olaylara politikacı gözüyle bakmak yerine, milli menfaatlere hizmet eden anlayışla olaylara yaklaşan biri olduğunu Teknofest 2023 üzerine yaptığı değerlendirmelerden anlıyoruz.
Geçenlerde de Çanakkale’de Yapay Zekâ üzerine konferans verdiğini de biliyorum.
Prof. Dr. Oğuz Ergin’in Bayraktar Kardeşler hakkında konuşmalarının altına imzamı atıyorum.
Oğuz Hocanın TUSAŞ, ASELSAN ve diğer şirketlerimiz hakkındaki söylediği acı ama gerçek olduğu anlaşılan faydasız ve verimsiz kadrolaşmalara  dikkat çekmesi de anlamlı ve değerlidir.
Özellikle TUSAŞ’tan atılan veya çıkarılan eski bu günlerde sürekli açıklamalar yapan sanırım  İHA Sistemleri Direktörü Remzi Barlas’ın açıklamalarına yönelik eleştirileri de gerçekten çok faydalı olmuştur.
 Oğuz Ergin Hoca, Remzi Barlas’ın Bayraktar Kardeşlere yönelik iftiralarının bir saçmalıktan ibaret olduğunu söylemektedir.
Vestel’in Karayel’i üzerinden Bayraktar Kardeşlerin eleştirilmeye çalışmasını yadırgadığını açıklaması da anlamlıdır.
Bu konuda yazıyı daha fazla uzatmaya gerek yok.
Prof. Dr. Oğuz Ergin’in açıklamalarını https://www.youtube.com/watch?v=YfHNnW_At_A adresini ziyaret ederek izleyebilirsiniz.
 
İYİ PARTİ, 14 Mayıs sonrasında ipin ucunu sıkı tutup kaçırmamalı.
İYİ Parti, izlediği politikalar, söyle ve eylemleri ile benim nazarımda şu anda Türkiye’nin gerçek manada Milliyetçi/Ulusalcı ve Atatürkçü yegâne partisidir. Parti yapısı içerinde ufak tefek aykırı sesler de çıkabilir ancak bu sesler parti politikalarına değiştiremez.
İşte bu bakış açılı bir düşünce olarak, İYİ Parti’nin tepe kadroları ve yöneticileri; FETÖ ve PKK belasını hedefe koyarak, Türkiye’nin Atatürk’ün yolundan çıkmaması, çıkarılmaması için büyük gayret göstermesi gerekir.
İYİ Parti, gerek Cumhur İttifakına ve gerekse Millet İttifakındaki bazı partilere karşı Atatürkçü, devletin kurucu değerlerine sahip çıkan milli duruşundan asla taviz vermemelidir.
 
Hakka kadar kuvvete de yer vermek
Türkiye, AKP döneminde büyük değişimlere uğradı.
Atatürk sonrası Türkiye’sindeki ayrışmaların hepsi açığa çıktı ve bu irili ufaklı gruplar Türk toplumu ve devleti üzerinde ağır baskılara sebebiyet verdi.
Şimdilerde Türk toplumunu, milli hassasiyetler üzerinden bilgilendiren, bilinçlendiren bir mekanizmanın olduğunu söylemek mümkün müdür?
Türk toplumu ne yazık ki önceki yılların birikimi olan milli değerler ve hassasiyetler üzerinde ülkemizin varlığını ve bekasını korumaktadır.
Aşırı şekilde artan ayrılıkçı etnik Kürt Milliyetçiliğinin yanı sıra, ayrılıkçı etnik Kürt Milliyetçiliğinin bile çekindiğini düşündüğüm kimi cemaat ve tarikatlar adeta kontrolden çıkmış vaziyettedir. Anti laik bir çabanın içerinde, hurafeler üzerinden toplumu Afganistan’sı ve İran’sı bir yönetime doğru sürüklemenin çalışması ve çabası içerinde olduğunu görüyorum.
Bunu engelleyecek yegâne güç; demokratik laik sosyal hukuk devleti savunan ve sahiplenen yargı sistemimiz ve devletimizin diğer kurumlarıdır.
Bu düşüncelerimi ifade ederken aynı zamanda da bireysel özgürlüklerden yana olduğumun da altını çizmem gerekir. Ama hiçbir bireysel özgürlük topluma ve devlete zarar vermemelidir. Şiddete dönüşmemelidir.
Çünkü vahşi doğanın bile kendine has kuralları vardır.
Kuralsız toplum olamaz.
Türkiye’de kimi siyasi partilerin Türkiyeli ve Türkiye Milleti gibi kavramlar üzerindeki hem fikir olduğunu,
Türkiye’de FETÖ tehlikesinin hala var olduğunu ve daha da kindar olarak intikamcı duygularla kendini sakladığını,
Kimi cemaat ve tarikatların din adamlarının hakimiyetini sağmak için Türkiye’deki laik düzen yerine şerri bir devlet düzeni istediğini,
PKK&HDP ve türevlerinin ellerine geçecek her fırsatta yıllardır ABD güdümünde olarak ülkemize, devletimize ve Türk Milletine düşmanlık peşinde koştuğunu idrak etmeyen var mı?
İşte bu bilinç içerinde 2014 seçimleri çok çok önemlidir.
Türk Milleti, yılardır yaşadığı travmanın etkisiyle “denize düşen yılana sarılır” hatasına düşmemelidir.
Umudunu da yitirmemelidir.
Öyle veya böyle Türk Milleti kendini her türlü beladan, fitne ve fesattan kurtarmayı bilir.