'Biz Demiştik; Demek İçin!..' Böyle dedim, ne vakit desek, dediğimiz olduğu için, böyle dedim..

Enflasyon üzerine, doktora yapmış bir milletiz vesselam..
80 sonları, doksanlar... Adını vermiştik enflasyonun, 'canavar' demiştik.
O yılların manşetlerinde, onu anlatan grafik çizimi bile vardı enflasyon canavarının.
On parmağında, on marifet bir isim. Meslektaşım da aynı zamanda..
STK başkanlıkları bir yana, bilime olan tutkusu nedeni ile oldukça donanımlıdır kendisi.
Yaptığı açıklamalar, değerlendirmeler, öngörüler saymakla bitmez bir isim..
Gazetemizin çatısı altında bulunduğu BOĞAZ MEDYA' nın yayın organı Burası Çanakkale gazetesinin de yazarı. Bünyamin Nami Tonka.
Enflasyon üzerine yazmış. Bayıldım desem yeridir.
Yazısına attığı başlık zaten konuyu özetliyor.. 
Başlık; Enflasyon...
Peki ya bu başlık altında kaleme alınanlar?!..
Şöyle başlıyor anlatımına, Yerel tarihçi, yazar, gazeteci kimi kimlikleri de bulunan Tonka..
" OECD ülkeleri arasında yapılan bir sıralamaya göre ülkelerde enflasyon oranı...
Türkiye, Avrupa Birliği ortalamasının neredeyse dört katı kadar bir enflasyona sahip...
Bunun sebepleri üzerinde ciltler dolusu makaleler yazılabilir...
Ancak, birkaç tanesini biz yazalım...
1-Yönetim erkinin popülist yönetim tarzı...
2-"Yap işlet devret sistemi" nin geri ödemelerinin yüksek olması... (Bu da bize akılcı yatırımlar yapmadığımızı gösteriyor... Bazı havaalanları, hastane uygulamaları, köprü yapımında Yavuz Sultan Selim Köprüsü 'nün acil yatırım içinde olmaması, lüzumsuz tünel yapımları"Gelibolu - Eceabat arasındaki Mersintepe geçişi gibi"...)
3-Üretimde var olan devletin üretimden kovalanarak fiyat tespiti kontrolundan çıkması...
4-Tarımda üretim Birliklerinin fonksiyonunu yitirmesi ve tarım ürünlerinde, üretimde devlet desteğinin doğrudan üreticiye yapılmaması...
5-Lüzumsuz memur istihdamı ile yandaş beslenmesi... "Bu, hem yerel yönetimlerin hem de genel yönetimlerin tedavisi mümkün olmayan hastalığıdır."
6-İthalat ve ihracat arasındaki uçurumu kapatamaması... Lüzumsuz ithalatla döviz savurganlığı yapılması ...
7-Stratejik kuruluşların yok pahasına satılarak devletin gelirlerinin azaltılması...
8-Talebin fazla üretimin az olmasıyla malların fiyatının köpüklü artışı... Otomobilde olduğu gibi...
9-Sağlık sektörü girdilerinin yerli üretimle sağlanamaması...
10-Enerji maliyetlerinin artması... Burada yıllık alım yapmayı becerememesi...
Gibi... Gibi... Gibi..."
Örnekler böylesi çok, Çok da, ya sona gelinince edilen ifadesi?!.
Şöyle diyordu meslektaşım Tonka; 
"Kayıtdışı ekonominin gerçek ekonominin yerini alması ve gelirlerde vergi adaletsizliğini telafisi mümkün olmayacak kadar zirve yapması ile yolsuzluk ekonomisinin zirvelere tırmanması da bir etkendir...
En önemlisi de adalet kavramının ırzına geçilmiş olmasıdır..
Bu kadar kötü bir tablodan sonra 15 Mayıs sabahı Türkiye ekonomik açıdan daha kötü bir sabaha uyanacaktır, derim...
Tavsiyem, tasarruf yapın...
Bilgi edinmeniz dileğiyle...
******
Düşünmeye, okumaya, yazmaya ve konuşmaya devam..."
Tonka’ nın bu değerlendirmesi üzerine, Naçizane bir düşünce hasıl oldu zihnimde.
Biz demiştik demekten öyle çok yorulduk ki azizim. Biz demez olduk bazı şeyleri. Yorumlamaz olduk yaşanılanları.
İnsan hep mi haklı çıkar yahu?