Kurtarma faaliyetleri için dalış yapan Dalgıcın tanımı ile; 'Bir denizaltı mağbetini andırıyor Dumlupınar'

Bu sözler, 1953 yılı Nisan'ında söylendi.  İçimizi ayrı bir yakan hazin nhhikayenin adıdır Dumlupınar.
Katıldığı NATO  tatibaktı dönüşünde yaşanmıştı o feci kaza.. İsveç Badralo Naboland şilebi çarpmış, kahraman denizcilerimizin içinde bulunudğu denizalıtımız 5 dakika içinde sulara gömülmüştü.
Tam da bugündü yaşanılan o facia. 4 Nisan 1953., gece yarası.
 Kaza nasıl oldu, neler yaşandı? edilecek çok söz var elbet..
Lakin; 87 metre derinliğe batan denizaltının kıç tarafına sığınan 22 denizci, üzerinde;
"Deniz Kuvvetlerine bağlı Dumlupınar denizaltısı burada battı. Kapağı açın ve irtibat kurun" notu bulunan acil durum, yani denizaltının 'battı' anlamına gelen şamandırasını  su yüzeyine fırlattı
Düşününce bile, insanın nevri dönüyor..
Nefes alabilecek vaktiniz kısıtlı.. Onlarca  kişisiniz ve sadece 72 saat daha nefes alabileceksinit.. sonrası Şahadet...
Battı şamandırasını suf yüzüne gönderen kahraman denizcilerimizin bulunudğu kısım için, ilk irtibat kurumlduktan sonra hesap yapılıyor.
Çok acı bir tablo ortaya çıkıyor. Denizaltının kıç tarafındaki hava en fazla 72 saat yetecektir çünkü..
Bir an için düşünelim şimdi..  Onlarca denizci, aynı denizaltıda..
Siz de onlardan birinisiz.. O kadar denizci, günlerce, belki de haftalarca gün ışığı görmeden daracık bir alanda nasıl yaşar?
Suyun üzerinde görürüz genelde bir denizaltıyı.. Öyle ye, dalışa geçen nasıl görüleilir ki?
Daracık kolidorda yürümek, daracık ranzalarda uyumak.. yemek, içmek v.s.Bir de, en kötü senaryo... Denizaltı, battı.. Ve; Şahadet  muhakkak..
Yine bir Nisan ayında tamamlanıp, enginlere dalmak için 23 Nisan 1944'te 'Blower' adıyla suya indirilen bir denizaltı idi ..
10 Ekim 1944'te ilk görevini yerine getirmek üzere Panama'ya giderken, sis ve fırtına yüzünden bir ABD devriye botuna çarptı.
Kazalar peşini bırakmadı adeta.. 2. Dünya Savaşı'nda görev yapan bu denizaltı, 9 Aralık 1950'de ABD - Türkiye arasındaki Ortak Savunma Destek Yasası kapsamında Türk Deniz Kuvvetleri'ne devredilerekti.,.. Adı da: 'Dumlupınar' olacaktı.. Öylede oldu..
Bir Nsan ayında inşaası tamamlanıp denize indirilen Dumllupınar yine bir Nisan ayında, bir daha çıkmamak üzere dalış yaptı.
Tarih; 4 Nisan 1953... 86 mürettebatı ile  Dumlupınar Naboland şilebi ile çarpıştı.
O gün, görev dönüşü evin yolundaydı., Gölcük' tü rota..
1'inci İnönü denizaltısıyla birlikte katıldığı NATO 'Blue Sea' Tatbikatı bitmiş, eve yolculuk başlamıştı.
36 Mil uzunluğundaki Çanakkale boğaz geçişi için, gecenin karalığında, yarısı satıhta; adeta su yüzeyinde, 9 mil hızla  sülüyordu Dumlupınar..
Nara Burnu açığına geldiğinde, yönünü Marmara Denizi'ne çevirecekti... Rotada ilerleniliyordu.. 
Dumlupınar'ın komutanı Kıdemli Yüzbaşı  Sabri Çelebioğlu, Üsteğmen Kemal Ünver, Astsubay Şaban Mutlu, Kıdemli Astsubay Başçavuş Hüseyin Akış, Astsubay Hüseyin İnkaya, Üsteğmen Hasan Yumuk ve gözcü erler Veysel Saygılı ile Enver Uçar bu sırada,  üst güvertede idi..
Diğer mürettebat 78 denizci ise denizaltının içindeydi...
Zifiri karanlıktı,  yetmiyormuş gibi Boğaza sis çökmüştü.. Puslu bir hava seyir sürüyordu.
Tam da Saat: 02.10 - 2.15 arası yaşandı talihsiz kaza...
Zaman kazanmak için trafiği ihlal ederek boğazı ikiye ayıran talvek hattını (Boğazlarda ortadan geçtiği varsayılan hat) geçen İsveç bandıralı yük gemisi Naboland, manevra yapmasına fırsat kalmayan Dumlupınar'a şiddetli şekilde çarptı.
Olanlar oldu.. Sonrası hepimizin malumu..
Naboland' ın kazanın yaşanıdğı sıradaki kaptanının, yıllar sonra karışıtğı bi kaza sırasında batıp, okyanusa gömüldüğünü öğrenmiştim yılar önce.. Bu da bir taktiri ilahi olsa gerek demiştim, yüzümde tebessüm ile..
Kaza esnasında;  Dumlupınar' ın güvertesinde bulunan denizciler, bir anda denize savruluyor.. Tam bar can pazarı..
90' yı yıllardayız.. O gece, çocuğunun doğduğu haberini veren telgrafı  alan , kazazede Hüseyin Akış Astsubay' ın, 4 Nisan 1953' de doğan oğlu ile tanışmıştım şehrimizde.. Arif Akış.. kulakları çınlasın.. Dömemin, Boğaz ve Garnizon Komutanı'nın emir Astsubayı idi kendisi.
Dumlupınar denilince, içimin bir tuhaf oluşunun nedeni çok kısacası..
Üst güvertede bulunan Veysel Saygılı ile Enver Uçar, denizaltının pervanesine takılarak Şehit oluyorlardı kaza anında.
Astsubay Şaban Mutlu ise düşerken başını çarpıp bayılmasıyla boğularak şehit olmuştu Nara önlerinde.
Naboland, çarptıktan sonra üzerinden geçtiği Dumlupınar'ı adeta ezmişti, suya gömmüştü.
Kıdemli Yazbaşı Sabri Çelebioğlu, Üsteğmen Kemal Ünver, Üsteğmen Hasan Yumuk, Astsubay Hüseyin İnkaya ve Kıdemli Astsubay Başçavuş Hüseyin Akış, Naboland'dan atılan can simitleri ve indirilen filikalara alınarak, hayata tutunuyorlardı, gecenin o zifir karanlığında.
Çarpışmadan sonra burun üstü bir halde duran Dumlupınar, siiyeler geçtikçe suya gömülüyor, 5 dakika içinde tam anmlamıyla batıyordu. Kayboluyorda gözlerden..
Denizaltının baş tarafından su aldığını gören denizciler, kıç tarafına doğru ilerlemeye başlamışlar, o daracık koridorları, panik halinde, ancak askeri disiplin ile..
Sadece 22' denizcimiz ulaşabiliyordu kıç tarafa.. Diğer 56 kahpraman denizci ise denizaltının batmasının ilk dakikalarında Şehit oluyorlardı
87 metre derinliğe batan denizaltının kıç tarafına sığınan 22 denizci, üzerinde "Deniz Kuvvetlerine bağlı Dumlupınar denizaltısı burada battı. Kapağı açın ve irtibat kurun" notu bulunan acil durum şamandırasını su yüzeyine fırlatmayı başarmışlardı.
Sabah 8'de denizaltında bulunan denizciyle  şamandıradaki ahize aracılığıyla ilk temas kurulacaktı..
Astsubay Selami Özben, durumları hakkında bilgi verirken sağlık durumlarının iyi olduğunu söylese de, 'Vatan sağ olsun' da diyebilecemti, sonlarını anlayınca.
Çünkü,  soluk alabilecekleri sadece 72 saatleri vardı,bu greçeği belki de onlar bilmese de, tahmin ediyordu.
Ruhlarınız Şad olsun, Vatan size Minnettar..