Yılların deneyimiyle ortaya çıkan bir meslekken, halkın arasında yaşayıp da, gençler tarafından dalga geçilen bir meslek oldu bakkallık… 



Marketi çıkardık onun yerine de rahatladık. Ne kadar taklitçi bir toplum olduğumuz günlük olarak yerli-yersiz kullandığımız kelimelerden de belli…

bakkal
isim Arapça ba??al
1. isim Yiyecek, içecek vb. maddeleri perakende olarak satan kimse.
2. Bu maddelerin satıldığı dükkân.  Meslek ismi.
Yılların, yolların yorgun, veresiye vere vere borç batağına batıp da, mahalledeki müşterisini üzmeyen amcamızın, dayımızın, ağabeyimizin mesleğiydi bakkallık… Bakkal amca yağın var mı, bakkal amca unun var mı, bakkal amca şekerin var mı ? diye sorup var  varrr deyince, sonunda da helva yapsana diyerek dalga geçtiğimiz yerdi bakkal amca…
 
Önemli meslek, güvenilir bir insanın işiydi bakkallık… Mahalleye giren-çıkan ondan sorulurdu, emniyet komseri ona sorar, mahallenin bakası ve çocukların kankasıydı  bakkal amca…
 
Kız mı istenecek, bakkal amcaya sorulur, kız mı verilecek, bakkal amcaya sorulur, damat mı  kim mi ne giyinecek, bakkal amcaya sorulur, ödeme gücün yoksa bakkal amcaya söylenir… Düğün hazırlığı mı yapılacak, her şeyi gün öncesinden bakkal amca tedarik eder, kız evini de, oğlan evini de mahcup etmezdi bakkal amca… Bakkal amca, rastgele bir adam olmaz, azcık da olsa hesap-kitap bilir, hatır-gönül bilir… Sözü senet, kefilliği büyük himmet, ama asla bilemez zimmet… Hizmet götürür, zimmeti götürmez…
 
Bakkal ve bakkallık, mahallenin namusu, mahallede komşu birliği sağlayıp yeri geldiği zaman aile dirliğine imza atan kişi ve kişilik… Borcunu ödemeyene bile zaman zaman nasihat çekip gerektiğinde bazen faizli ( insafı yitirmeden ) bazen faizsiz, ama günlü, kesesine bakan, dedi-kodulardan, hırsızlıktan, yolsuzluktan kaçan; Cuma günü geldiğinde dükkânını açık bırakıp camide elini Allah’a açan; konu-komşunun karısına kızına yardıma koşan, dostu-arkadaşı öldüğünde duygusallığı coşan bakkalım, bakkalımız, güven kaynağımız…!?  Ne oldu size, nazar mı değdi, azar mı değdi de bizleri bırakıp, markete çevirdin yerini ve kaybettin çevreni…? Yazık ettik, yazık hem sana, hem kültür unsuru olan bakkal dükkânına, hem Türkçe söylemine, hem bunca zaman yaptığın eylemine…
Cumhuriyetin yeni kurulduğu, darlığın, kıtlığın, vesikalı yiyeceklerin satıldığı zamanlarda bile, halkını aç bırakmayan bir yerdi, bakkal amca… Gazyağı yok, bakkal Zabit’e koş, şeker yok bakkal Zabit’e koş, zeytin yok bakkal Zabit’e koş; bakkal, alış-veriş yaptığını sanır, akşam eve gider cebi boş, ohhh bakkallık ne hoşşş…!  
 
Çocukken çok gittiğimiz, lokum ve bisküvilerine (püskevitlerine)  göz diktiğimiz, paramız olmadığı için gözünün içine bakıp da iç çektiğimiz yerdi bakkal amca… Himmete gelir de bir bisküvi veya lokumu verince, çok sevdiğimiz dükkândı bakkal amca…
 
Bakkalı öldürdüler, toplumu güldürdüler ve mahallenin güvenini söndürdüler;  yerine ruhsuz, vücutsuz, soysuz-sopsuz marketi ektiler, marketlerle vatandaşın ocağına incir diktiler… 
Babanız ne iş yapıyor diye çocuğa sorduğunda, kendinden emin ve güven içinde BAKKAL diyenler, şimdilerde söylemeyi ve işletmeyi de beceremedikleri market için market sahibi diye çocuklarına güven verdirdiler… Bakkaliyenin getirdiği ağırlığı, marketin hafifliğiyle değiştiler, oldu sana marketiye… Hayırlı olsun da;  marketiye tembel, marketiye duygusuz, marketiye huysuz, marketiye markalı hava, müşteri karşılaması hava-civa… !
Kredi kartın varsa marketiyeye, cebinde paran varsa marketiyeye;  paran yok, karnın aç, maaş elli, veresiye belli; yürü bakkaliyeye, bulursan onu, biraz da sen belle…!? Himmet bekleyenler bakkala, zahmet dileyenler markete… Vah  gidi vahhh, bakkal amca…! Bakkalın nazı çekilir, marketçinin gazı çekilmez.  Çakkaldan  bakkal,  maketten market olmaz…
Zaman içinde ahlâki değerlerimizi kaybettiğimiz yetmiyor gibi, yavaş yavaş da olsa meslekî değerlerlerimizi de kaybediyoruz, kaybettik…    Yeni kelime mi kazandırdık dilimize, yeni ofis mi edindik dersiniz ; İng. marketle,  Fr. şarküteriyle …?!
market
isim İngilizce market
Özellikle her türlü yiyecek maddesinin, ev, büro, mağaza vb. yerlere ait gereçlerin satıldığı dükkân.
şarküteri
isim Fransızca charcuterie
Peynir, zeytin, salam, sucuk vb. yiyecek maddelerinin satıldığı dükkân veya büyük alışveriş merkezinin bir bölümü
süpermarket
isim (sü'permarket) İngilizce supermarket.
Büyük mağaza.
 
Yukarıdaki market ve şarküteri kelimelerine bakınız; ne kadar bencil, ne kadar toplumdan uzak, ne kadar ruhsuz, ne kadar huzursuz, ne kadar kültürsüz kelime… Neden, böyle… Milli açıdan bize bezemiyor, dini açıdan bize benzemiyor, dil açısından bize benzemiyor, mahallenin sokağında ayrık otu gibi duruyor, Emine hala, Ayşe teyze, Ahmet dayı, Mustafa amca içeri giriyor; dükkân değil ki, binbir çeşit mağazası… Market ve şarküteri o kadar aç gözlü ki, onları doyuramadığımız için, komşularımız, fukaramız aç kalıyor… Burada pazarlık yok, nazarlık yok, azık yok… Her sözünün başında biz büyüyelim deyip duruyor, ne olacakmış; süpermarket, hipermarket… Neden derseniz, kelime kime ait İngiliz’e, İngiliz kim ?.. Gözü doymayan, herkesi, her şeyi yemeliyim diye uyumayan, sömürgeciliğiyle güneşi batmayan yer ve yerliler… Bu ülkeden gelen kelime de aç gözlü, tok sözlü olacak, ben hiperrr, ben süperrr olacağım diyecek… Mahallede, sokakta, ilçede, ilde bakkaliyenin yerini marketiye alacak, bizler de bakacak…!!? 
Bakkalın, bakkaliyenin toplumsallığı, marketin, marketiyenin bencilliğini aşamadı; market, süper market kazandı, içine tüm dükkânları alarak, şişti de şişti; yürüyemez hale geldi, hastalıklar, ustalıklar birbirine karıştı, milleti vurdu-kırdı ve arkasında dedi-dokular bırakarak savuştu… Bakkal huzurla Allah’ına, market huzursuzlukla adliyeye kavuştu…
AVM çoğaldı, çarşı-pazar kapandı.  Bol malzemos pizzalar, lahmacunla, Karadeniz pidesiyle  barıştı, yarı kasap-yarı bakkal şarküteri, hipermarketlerle yarıştı. Bakkal rahmete, süpermarketlere zahmete, kapkaççı hipermarketler zimmete kavuştu…!!??
 Bakkala Allah’tan rahmet, kaybolan mesleklere dikkat…!  Sevgiler size, Türkçe kelimeler hepimize…