Askerlikte çok güzel bir uygulama vardır. İster masa başında olsun, isterse sahada olsun yapılan her işin mutlaka bir faaliyet sonu incelemesi yapılır.

Önemli tatbikatlarda mutlaka gözlemci veya hakem heyeti bulunur. Yapılan işin güzel yanları kadar hatalı yanları da rapor haline getirilir.Bu alışkanlık nedeni ile benzer faaliyetler ileride tekrar yapıldığında bir önceki faaliyette yapılan hataların tekrar edilmesine engel olunmaya çalışılır. Kurumsal olmak da zaten bunu gerektirir.
AKP hükumetleri ve özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan ve yakın çalışma arkadaşlarının yirmi yıldan fazla süren iktidarlarının ne yazık ki bugüne kadar bir faaliyet sonu incelemesi hiç yapılamadı.
Yirmi yıldır muhalefet partilerinin müzmin sahipleri de ne yazık ki iktidar olmayı başaramadılar. Muhalefet parti lider ve yöneticilerinin de faaliyet sonu incelemesi yapılmalıdır.
Ama gelin görün ki kimi muhalefet partilerinden işin kolayına kaçanlarda olmuştur. Mesela MHP, bir zamanlar yerden yere vurdukları, bileğini bükemedikleri AKP iktidarıyla uzlaşma yoluna giderek, iktidarın ortağı olmayı kabullenebilmişti.
2023 seçimleri sonrasında millet ittifakı, Türkiye’nin, devletin ve siyasetin geriye dönük bir faaliyet sonu incelemesini yapması şarttır.
Mesela;
Hakkı olmadığı halde AKP’nin işe alma usulleri sayesinde birilerinin hakkını yiyerek iş güç sahibi olanlara karşı ne gibi adımlar atılacaktır?
AKP’li olmadıkları için veya AKP’den torpil bulamadıkları için yüksek not almalarına rağmen elenerek hakları yenilen binlerce liyakatli insanın hakları nasıl verilecektir?
FETÖ’nün Türk Ordu’sunun içine sızmasına sebep olanlara karşı ne gibi müeyyideler uygulanacaktır?
FETÖ’nün siyasi ayağına karşı adım atılacak mıdır?
FETÖ isyanı sonrası süreçte, askerler içerinde başa başka cemaatlerin etkinlik sağladığı, kendi yandaşlarını orduya aldırdığı iddia edilmektedir. Gerek Jandarma ve Sahil Güvenlik  ve gerekse  de Kara, Deniz ve Hava Kuvvetlerimizde cemaatleşme çalışmaları araştırılacak ve cemaat yapılaşması varsa gereği yapılacak mı?
En azından ordunun içerinde yandaş yerleştirmek için kurulan her türden düzenek varsa ortaya çıkarılacak mı?
Yıllarca AKP içerinde cirit atan eski siyasilerin Erdoğan’a ters düşüp partiden ayrılmaları ile durumları temize mi çekilmiş olacak?
Erdoğan ve AKP karşıtlığı üzerinden politika üreten siyasi partilerin çeşitli tavizlerle FETÖ’de dahil çeşitli cemaatlerin desteğini alarak politika yaptıkları mevzubahis edilebilir mi?
Yine PKK, Hizbullah veya başka terör odaklarının desteği ile siyaset yapan partilerin desteğini alarak iktidar olmayı hedeflemek mantıklı, ahlaklı millici bir siyaset anlayışı mıdır?
Liyakati olmamalarına rağmen devletin içine partizanca yerleştirilmiş, belli makam ve mevkilere getirilmiş veya iş güç sahibi yapılmışlara karşı hiçbir şey olmamış gibi mi davranılacaktır?
Devlet olanakları ile zenginleşenlere karşı tedbir alınacak mı?
En azından nereden buldun yasası hayata geçirilecek mi?
Aşırı siyasallaştığı gözlenen Diyanet İşlerinin günden güne artan ve kabaran kadroları, daha nereye kadar artırılacaktır? Diyanet İşleri varken onca cemaat ve tarikat nasıl oluyor da Türkiye’de kendine taban bulmaktadır?
Hepimiz biliyoruz ki siyasi partilerin ister yerel, isterse genel merkezlerinde görev yapan siyasetçilerinin profil özellikleri Türk siyasetinin geleceğinin ve kalitesinin de göstergesidir.
Düşük kalibreli siyasi uyanıklardan, çıkar peşinde koşan tiplerin siyaset yapmalarından şüphelenmek ve onlara değer vermemek en akıllıca iş olsa gerekir.
Çünkü bu tiplerin hangi partide olduklarının önemi yoktur. Çıkarları söz konusu olduğunda hangi partide olduklarının da bir önemi kalmaz.
Yani işin özü şudur. “Katranı kaynatsan olur mu şeker? Cinsini sevdiğim cinsine çeker.”
Son olarak şunu da ifade etmeliyim;
Savunma sanayi alanında Türkiye öyle veya böyle büyük atılımlar yapmakta, somut ürünler gözle görülü,r elle tutulur hale gelmektedir.
Olasılıkla Türkiye çok kısa süre içinde bin kilometre menzili de aşan yerli füzelerini ürettiğine şahit olacağız. 
Millet ittifakı bileşenleri kesinlikle hiçbir mazeretin arkasına saklanarak savunma sanayimizin ilerleme hızını sekteye uğratmamalıdır. Eğer Millet İttifakı savunma sanayimizdeki ilerlemeleri sekteye uğratırsa Türkiye’ye ve Türk Milletine karşı en büyük kötülüğü yapmış olur.
Tank fabrikasının satışı gibi garip garip uygulamalar iptal edilmeli ve tekrar milletin malı olarak millete teslim edilmelidir.
Hiçbir siyasi komplekse kapılmadan, başka bir uyanıklığa aracılık etmeden savunma sanayimiz başında bulunan çok değerli bilim insanları ve savunma sanayi şirketlerimizin başında olan gerçek liyakat sahibi, vatan ve millet sevdalısı insanların görevlerine devamına fırsat verilmelidir.Ahlaken istifa etseler dahi istifaları reddedilerek başladıkları yüce amaçlı işleri bitirmeleri bir vatan görevi olarak istenmelidir.
Mesel Savunma Sanayi Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir,
Mesela TEI Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mahmut Faruk Akşit gibi.
Savunma sanayimizdeki teknolojik gelişmeler biz Türklerin önümüzdeki yüzyıllar için yeniden Ergenekon’dan çıkmasıdır.
Yeni çağda biz Türklerin savunma sanayi atılımları sayesinde Ergenekon’dan çıkışına kimse engel olmamalıdır. Engel olanlar, olmaya çalışanlar Türk Milletinin baş düşmanlarıdır.