Bilgi verilen konunun iyi olan yanı, İllet hastalığa karşı Çanakkale’ de başarılı operasyonların yapılması. Haberin kötü yanı ise, tedavi edilen sayının fazlalığı.

Korkalım mı? diye düşündüğüm bu ayrıntılarda yer alan rakamlar son bir yıl için geçerli. 
Kamu Hastaneleri Birliği Genel sekreterliği; “ÇANAKKALE’DE 2016 YILINDA 409 KANSER AMELİYATI YAPILARAK HASTALARA ŞİFA DAĞITILDI” diyordu.
Kansere yakalanıldığı, genellikle sağlığını yakından takip edenlerin yapılan tetkikler sonucu ulaştığı bir acı bilgi.
Peki ya hiç doktor yüzü görmemiş insanlarımız.
Ve onlar, öyle çoklar ki… Muhakkak ki bir çok tanıdığımız vardır. Ne olursa olsun, doktora gitmez.
Köylerde yaşam süren bir çok tanıdığımız, örneğin odun keserken bir yanını yaralasa, üzerine sigara tütünü bağlar, olmadı Bal döker. Ve bilmem ne metotlar uygular.
Doktor yüzü görmemiş, tam teşekküllü bir muayeneden geçmemiş o kadar çok insanımız var ki, kim bilir onlara bir sağlık taraması yapılsa, ne tür rahatsızlıkları çıkacak.
Bu gün elimize ulaşan sayılarda bahse konu hastalar, sağlığını yakında takip ettikleri, ya da bir başka rahatsızlığa bağlı gerçekleşen tetkikler sonucu amansız hastalığa, Kanser’ e yakalandıklarını anlayanlar.
Diyebiliriz ki şanslı gurup. En azından hastalıklarını biliyor ve tedavi sürecine giriyorlar.
Çanakkale son yıllarda, sağlık hizmetlerini adresinde alabilen ender yaşam merkezlerimizden biri olmaya başladı da, Kanser başta benzer bir çok ağır tedavi gerektiren süreçler için büyük kentlerin yolunu tutmaz olduk.
Aslına bakarsak, Çanakkale için son dönemin sağlık hizmeti kazanımları, önemli bir nimet.
Bir çok tanıdığım vardı, tedavi için İzmir, İstanbul, Bursa ve Ankara gibi illerin yollarına mekik dokumuşlardı.
Bir çok tanıdığım, bu illet hastalık ile mücadele etmesine karşın yıllar önce hakka yürüdü. Tıp gelişti. Özellikle son yıllarda, nokta atışları yapılıp, kanserli hücrelere müdehalede başarı sağlanıyor.
Başarı var da, hastalığından haberdar olanlar için başarı sevindirici.
Dedim ya, hiç doktor yüzü görmemişler bu hastalığın pençesinde ise ne olacak?
Bu dediklerimden dolayı, ‘Sen kaçıncı yüz yılda yaşıyorsun?’ diyen çıkabilir.
Kanser taramalarının sıklığından bahsedenler de olabilir.
Lakin, Çanakkale’ nin 650 küsür köyündeki yaşamın kaçta kaçına ulaşılabiliyor?
Ailesinden ve yakın çevresinden bu illete yakalanmış insanlarımızın yakından ilgi duyacağı gelişmeye ilişkin ayrıntıları dile getirecektim, neler neler dedim.
Bunlar da bizim gerçeklerimiz olduğundan böyle dedim. Lütfen kusuruma bakmayınız.
Döneyim, bendenizin e-posta adresine ulaşan bilgilere.
Çanakkale Kamu hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği, Çanakkale Devlet Hastanesinde 409 kanser ameliyatı gerçekleştirildiğini duyururken, aslında kentte daha önce olmayan bir çok metot ve cerrahi imkanların varlığını dile getiriyordu.
Açıklamada; “Çanakkale Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Uzm. Dr Kerim Yeşildağ; ‘2016 yılı içerisinde Çanakkale Devlet Hastanesinde Üroloji, Genel Cerrahi, Kadın Hastalıkları ve Doğum, Göğüs Cerrahisi, Plastik Cerrahi ve Beyin Cerrahisi bölümlerinde toplam 409 hastaya başarılı operasyonlarla Onkolojik Cerrahi ameliyatı yapıldı’ dedi” denilirken, Sağlık hizmetlerinin sunum alanının sayısının da ne derece arttığına dikkat çekiliyordu.
Denilebilir ki; ‘Eskiden nerede bu kadar çok alanda müdehale imkanı?’
Onkolojik Cerrahi ameliyatlarının diğer ameliyatlardan en belirgin farkının, tümörün nüks etmemesi için tümöre mümkün olduğunca dokunmadan ve özellikle küratif (tedavi edici) kanser ameliyatlarında daima etrafta mutlaka sağlıklı doku kazanılarak, tümörlü dokunun lenf bezleri ve etkilediği tüm yandaş organlar ile birlikte eksiksiz olarak çıkartılması olduğunun da anlatıldığı bu açıklamada,
 ‘Allah korusun da. tut ki bu illete yakalandınız. Tedavi sürecinin en iyi şekilde kentimizde yapıldığına dikkat çekiliyordu’ diyebiliriz.
Bu anlamda sevindirici taraf, tedavi türlerinin artık şehrimizde uygulanıyor olması.
Bu yöntemlere ilişkin açıklamada dikkat çekilen yön de, bana göre, tüm yöntemlerin kentimizde olduğuna dikkat çekilmesiydi.
Açıklamada Deniliyordu ki; “Buda cerrahın tüm çevre dokulara hâkimiyetini ve bir sorun olduğu zaman çalıştığı bölgedeki tüm dokularda gelişen sorunları düzeltebilme yetisi olmalıdır”
Birlik bünyesinde gerçekleşen kanser cerrahisi hakkında bilgi veren Genel sekreter Uzm. Dr. Yeşildağ;
 “Çanakkale Devlet Hastanesinde gerçekleşen başarılı operasyon ile 409 kanserli hasta sağlığına kavuşmuştur.
Bu ameliyatların 283 tanesi; mesane kanseri, prostat kanseri ve böbrek kanseri hastaları başta olmak üzere Üroloji bölümü tarafından gerçekleştirilmiştir.
Bu ameliyatları başarı ile gerçekleştiren Çanakkale Devlet Hastanesi Üroloji Uzmanı Op. Dr. Yusuf İlker Çömez ve ekibine teşekkür eder, çalışmalarında başarılar dilerim” diyordu.
Bu arada dikkat kesildiğim bir başka detay da şu oldu.
Hastası tarafından, su’ dan gibi gözüken nedenden dolayı hedef alınıp bıçaklanan.
Yılın hekimi seçilen ve son aylarda da Başhekim olarak görev yapan sayın Doktor Çömez, ölüme ramak kala anılarının olduğu Hastanede ne hayatlar kurtarıyor.
Uçurumun dibinde, adeta ölüme teğet geçen sayın doktor, hayat kurtarmaya, inadına ısrarcı davranıp, mesleğini ölümden döndüğü Çanakkale’ de icra etmesi ile de bence taktir edilmeli.
Neden mi?  Hatırlıyorum da, bir  Doktorumuzun, hastasından gördüğü şiddete dur denilemediği için, tayin isteyip Çanakkale’ den ayrılmasını.
O’ da bir sağlık neferi, beyaz melek ti bu kent için.
Her kafası atanın, öfkesini doktor ya da bir başka sağlık çalışanından çıkardığı tarihleri hatırlayınca, demek istediğim sanırım daha da iyi anlaşılacak.
Öfkemizi sağlık çalışanlarından değil, duvarlardan çıkaralım da, yarın öbür gün, bir yakınımız rahatsızlandığında,  mucize beklemeyelim.
Şiddet mağduru ettiklerimiz ve bu kenti terki diyar ettirdiklerimizden dolayı, çok zaman uzman doktor kalmadığı yılları hatırlayıp, bu gün gerçekleşen başarılı operasyonlara imza atanların kıymetini anlayalım diyorum.
Tabi bence…