25 günde, 432 kilometre… “Oradaydım!” denilmesi için miydi bu katılım?

Bence bir Sosyolog’ un bu konuya ilişkin görüş bildirmesi şart. Neden mi şart? Çünkü günlerdir konuşulan konu için, türlü türlü siyasi senaryolar da yazılıyor.

25 gün süren o yürüyüşe yönelik, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ nin aldığı ve bence alkışlanması gereken önlemler de çok önemliydi.
Gerek Mehmetçik gerek ise Polis, on numara görev yaptı. Puan ver denilse, sanırım Yüz üzerinden, Trilyonu hak ettiler.
Her türlü Provokasyon’a açık anlarda gerçekleşen güvenlik ve de önleme tedbirleri hiç ama hiç hafife alınmamalı.
9 Temmuz günü için,  günler öncesinden başlayan temenniler hep dilimdeydi. Aklımdan geçen kötü senaryo, bana sürekli; “İnşallah kötü şeyler yaşanmaz” şeklindeki temenniyi tekrarlatıyordu.
Terör örgütleri, katılımı çok olacağı beklenen yürüyüş kortejini hedef de alabilirdi.
Belki de sürekli temennimin bir nedeni de, bu kötü senaryoyu aklıma düşürmeye yeten, geçmişten duyduklarımdı.
Neyse ki, çok şükür geldi, geçti… 

9 Temmuz için söylenilenlere dikkat kesilmeme yeten bir cümleden başlayıp, ‘Bu gün ne demişim?’ i açayım mı?
 “Tarihe ismini yazdıran eyleme imza atmıştır” diyerek, Başkentten başlayıp, Mega Kent’e süren yürüyüşü değerlendiren CHP Kurmayı, Çanakkale Milletvekili Av. Muharrem Erkek, Adalet mitingine ilişkin düşüncelerini kaleme alınmış şekliyle Çanakkale basınına ulaştırdı.
Biliyorsunuz ki, kendisi aynı zamanda TBMM Anayasa Komisyonu üyesi.
Mesleği hukukçu olan sayın vekil, Ankara Güvenpark’tan başlayıp ve 25. günün sonunda İstanbul Maltepe’de bir mitingle sona eren Adalet Yürüyüşüne ilişkin dikkat çeken sözlere imza atıyordu.
“Kimilerini terör örgütleri, kimilerini cemaatler, kimilerini ise halk lider yapar” sözleri ile, muhalefet partisinin mensubu olmasının gereğinden olacak, hayli sert çıkıp ardından da;

 “Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu, net bir biçimde halkın lideri olarak tarihe ismini yazdıran eyleme imza atmıştır” diyordu.
Dünya da bildiğim kadarı ile bir başka örneği olmayan yürüyüş için, “ 432 kilometrelik ve 25 gün süren yürüyüşümüz, dünya siyasi tarihinin en uzun süren ve en geniş katılımlı eylemlerinden biri olmuştur” da diyordu sayın vekil Av. Erkek.
İyi de bu olayı sadece, ‘tarihe ismini yazdırdı’ demekle bırakıp, yürüyüşü hafife almamış mı?
Bence bu yürüyüş hakikaten dünyada örneği bulunmayan bir yürüyüştü.
Böyle dediğimi için, “Gandi’den haberin yok mu?” diye verilecek tepkiyi duyar gibiyim. İyi de, Gandi işçi sınıfının hakları için yürümüştü.
Ya şimdi ki?  Söylemde geçen ne? ‘Hak, hukuk, adalet…’
Yani, herkes için denmiyor muydu bu söylem?

Sanırım, birilerinin yapılan yürüyüşün büyük öneminden de haberi pek yok… 
İşçilerin haklarını almaları dışında, yani tamamen ekonomik kazancı ön gören Gandi’ nin o meşhur yürüyüşünden farklı bir ilk ti bildiğim kadarı ile Başkent-Mega Kent arası adımlar.
Bir başka benzerinin olmadığını bildiğim bu yürüyüş için, daha iddialı sözler edilemez miydi diye düşünüyorum da, sonradan ‘Sana mı kaldı?’ deyip, düşünmekten vaz geçiyorum.
Sorgu meleği gibi büründüğüm halden uzaklaşıp, döneyim ne ‘denmiş?’ e…
CHP’ li sayın vekil Av. Erkek; “Tamamen Anayasal hakkımız olan, barışçıl ve adalet talepli bu eylemimiz, İstanbul Maltepe’de 2.5 milyon kişinin katıldığı ve bir o kadar insanın alana giremediği Adalet Mitingiyle sona ermiştir” diyerek, konunun sayısal boyutuna dikkat çekiyordu.
‘Bu mudur?’ Diye sormak geliyor yine içimden. ‘Benim babam, senin babamı döver’ demek gibi bir yaklaşım değil mi bu?
Neden takılırız ki sayılara. Dün sosyal medyada, miting alanının yüz ölçümünden bahsedilerek, katılım sayısını bildirdiğinin altı çizilen bir yetkilinin açıklama yaptığı haberleri vardı. Gözüme çarpan bir diğer ayrıntı da buydu sayısallık üzerine.
O meydanda milyon değil de yüz binler olsaydı, ‘Kim istiyor Adalet’i, bir avuç insan mı?’ denilecekti.
Böyle denseydi şayet, bu da benim eleştirmeme yetecek bir anlatım olurda ya, hadi neyse…

Sözlerinin devamında; “Bu eylemimiz sona ermiştir. Başka bir ifadeyle bu bir son değil, başlangıçtır.
Bizim mücadelemiz, CHP mücadelesi değil. Bizim mücadelemiz bir kişinin tutukluğuyla ilgili de değil. Bu nedenle ülkemize adalet gelene kadar mücadelemizi sürdüreceğiz” diyerek, yeni yeni yürüyüşlerin ya da benzer eylemlerin yapılacağının sinyalini mi veriyordu?
Neyse neyse. Ben döneyim tekrar denilenlere. Diyordu ki sayın vekil;

“Her zaman söyledik: FETÖ’ye olduğu gibi tek adama da karşıyız. 15 Temmuz darbe girişimine olduğu gibi 20 Temmuz’da OHAL ile gerçekleştirilmek istenen sivil darbeye de karşıyız.

Güçlü parlamentonun olduğu, demokratik ve laik bir hukuk devleti bizim idealimiz. Ülkemizde OHAL ile yaşatılan Saray kökenli adaletsizlikleri, adaletle yıkmak için tüm çabamız. Bu nedenle gerek parlamentoda gerekse sokakta, herkes ama herkes için adalet istemeye devam edeceğiz”

Ayrıca, 25 günde, 432 kilometre için; “Bu uzun ve kutlu yürüyüş, binlerle başladı. Sadece adalet isteyen on binler yürüyüşümüzde bizimle oldu. Daha sonra on binler milyon oldu ve Maltepe Sahiline aktı. Her kesimden her meslekten her yaştan ve her siyasi görüşten yurttaşlarımız bize eşlik etti.

Herkes elinde Türk bayrağı, Atatürk posteri ve adalet yazısıyla kendisini protesto edenleri bile alkışlayarak yürüdü. Bu yürüyüşte başta Genel Başkanımız, liderimiz Sayın Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere, ter akıtan, bize destek olan, katkı sunan ve hatta eleştiren, protesto eden herkese ama herkese teşekkürler” diyordu sayın CHP’ li vekil Av. Erkek.
Çanakkale’den gerek yürüyüşün her etabında gerekse dev Adalet Mitingi’ne destek olan hemşehrilerine de özel bir teşekkürü olduğunu dile getirip sayın vekil Av. Erkek,,

“Artık 9 Temmuz siyasi tarihimizde yeniden doğuşun tarihi olarak anılacak. Çünkü biz; tutuklu gazeteciler için yürüdük. 249 şehidimiz ve 2 bin 301 gazimiz için yürüdük. KHK ile mağdur edilen Nuriye ve Semih, akademisyenler, memurlar, askeri öğrenciler ve adil yargılanmayanlar için darbenin siyasi ayağını ortaya çıkarmayanlara, haksız ve hukuksuz işlere imza atanlara karşı yürüdük” de diyordu.
Bu gün için son sözü edeyim mi? Bilmem fark ettik mi? Merhum Cumhurbaşkanlarımızdan Demirel’ in, hafızalara yer edinen o meşhur sözü hiç de dillendirilmedi. Bu d