Hepimiz için önemlidir yeni yıla girmek. Kimimiz ailecek karşılarız yeni yılı. Hedeflerimiz olur, umutlarımız vardır.

Yeni bir yıla, gencecitk bir Cumhuriyetin kurucusu nasıl girmiştir diye düşünmüşümdür hep..
Aradığım yanıtı, Tevfik Rüştü Aras’ ın anlatımında buldum.
Eminim ki sizler de merak emişsinizdir, Sarı Saçlı, Mavi Gözlüm, büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ ün yeni bır yıla nasıl girmiş olabileceğini
Ömrü savaş meydanlarında geçen , dünyanın önünde eğildiği bir lider, sizce ömrünün son yılına nasıl girmiştir, merak ettiniz mi hiç?
O son yıl başı için anılarından söz eden isim Tevfik Rüştü Aras.
31 Aralık 1937 tarihinde Gazi Mustafa Kemal Paşa, Tevfik Rüştü Aras'ı arıyor ve köşke çağırıyor.
Aras, paşanın bu çağrısıyla derhal köşke gidiyor.
Mustafa Kemal'in salonda oturduğunu görüyor.  Mustafa Kemal ise yeni yıla saatler kala Aras'a:
"Bu akşam bir tarafa çıkmayacağım... Sen de suare görmekten bıkmışsındır." diyerek Yılbaşını köşkte beraber geçirme teklifinde bulunuyor.
Tevfik Rüştü Aras paşanın bu teklifini büyük bir sevinçle kabul ediyor.
Aras’ ın anlatımına göre, paşa o gün biraz hüzünlü...
İkili yeni yılda yapılacaklar için konuşmaya başlıyor.  Sohbete daha sonra Mustafa Kemal' in Harbiye'den arkadaşı İsmail Hakkı Kavalalı da katılıyor.
Memleket meselelerinden sonra konu günlük hayata geliyor.
Derken, Mustafa Kemal dolabındaki elbise ve kravatlarını iki arkadaşına vermek istiyor.
Aras kendini tutamayıp, "Paşam, mendillerinize, potinlerinize varıncaya kadar bize vermekten hoşlanıyorsunuz; ne olurdu bir ay önce düşünseydik de yeni bir yıl için" şekilde bir söz ediyor.
Aras, paşanın doktoru.. Bu sözü üzerine, Atatürk; "Doktor bunu neden daha önce söylemedin?" kayşılğını veriyor.
Doktor Aras, bunu bir dahaki yeni yıl için yapabileceklerinden bahsediyor.
İşte tam o sırada Gazi Mustafa Kemal Paşa, adeta öleceğini hisseder gibi:
"Bakalım gelecek yıla yaşayacak mıyım?" ifadesni kullanıyor.
Bu cevap sonrasında arkadaşlarının yüzünün düştüğünü gören paşa konuyu "Yılbaşı gecesi acıklı şeyler düşünmeyelim ve konuşmayalım" diyerek değiştiriyor.
Sonrası sohbet, o gece yaşanılanlar, anılarda kalıyor elbet.
İnsanoğılu, adeta hep aynı. Bir çok kez, sevdiklerimiz ile biraraya geldiğmiizde, sanki son buluşmaymış gibi devrananlar tanıdık hayatımızda.
Dahası, onlardan aldığımız acı haber üzerine, son buluşmada yaşadıklarımızı, hissettiklerimizi paylaştık çevremizle.
Şöyle sözler ettik hatta; “Ölüm vaktinin geldiğini sanki biliyordu?! Sanki veda eder gibiydi bizlerle!..”
Malum oluyor bazen insana. Buna da,  Altıncı his diyor geçiyoruz bazen.
Gerçekte öylemidir, altıncı his midir tahmin edilen..
Ya da son günü son gecesi, son yılıy mış gibi davranmanın nedeni?..
“Malum oldu bana” dediğimiz pek çok konu var hayatımızda. Keşke, olacak güzel şeyler hep malum olsa insana.
Dejavu hallerimiz de çoktur alında. Sanki, o anı daha önce de yaşamış gibi oldum dediğmiiz pek çok anıya sahibiz.
Belki de, ikinci hayat, ikinci kez yaşama gelme konusu hakikaten de gerçektir, kim bilir?!..
İkili, üçlü arakdaş buluşmalarımızda, dejavu anlarımız tonladır aslında. Lakin, çabuk unuturuz.
Unuttuğumuz güzel  anılarımız da çoktur, kötü olanlar da.. Unutmak, insane has bi şey zaten.
Unutmasa, unutamasa insan, ne günü geçer, ne ömür biter…
Hiç bir zaman unutulmaması gerekenleri bile unutuyor aslında insan.,.
Sonra bizler bir kediye nankör diyebiliyoruz.
Kesinlikle katılmıyorum bu söze, bir kedi asla nankör değildir, NOKTA…