O dönemin şartları önemli elbet. İnanmışlık tam bir meziyet. İnanıp verilen mücadelenin en güzel örneği bence Çanakkale...

Yokluk, varlık ile savaştı bir deyişle.. Topu tüfeği bol, yenilmez armadasına güvenenlere verilen en güzel ders aslında bizim Çanakkale..
Ve yazılan o eşsiz destan.
Kimileri doğuştan şanslı.. Misal biz Türkler.. Ayrıcalıklıyız NOKTA...
Türkler demiş iken, söz etmek gerek şöyle hayli geçmişten...
Bir anlatımda şöyle bir cümle okudum. Hayran kaldım ifadelere, tek kelime ile bayıldım..
O cümle; tam da şöyle; "Türkler; Baykal gölünden Balkanlara uzanan çadırlarında, ağaçlara bağlanan dileklerinde, tel tel dokunan kilimlerinde, şamanların rüyaları, imamların duaları, pirlerin niyazlarıyla şekillenen yaşamlarının her anına doğanın tüm renklerini sığdırmışlardır..
Kırgızistan Talas yaylasında ne varsa, Toros dağlarında da mutlaka vardır..
Renkler ve yüzler gibi, hisler de hep aynıdır..
Çünkü göç etmek; geride bırakmak değil, ne varsa yanında götürmektir aslında.."
Bi paylaşıma konu edilmişti o sözler. Birde imzası vardı: "Ali Okan Sarıca  Denizli - Kırk Tatarlar Turcology-Turkic Historia Studies" şeklinde.. 
Tarih boyunca zaferler kazanmışız. Destanlar yazmışız. O destan ve zaferlerden kısaca söz etmeye kalksak, eminim ki sayfalar yetmeyecektir..
Özetle sözler etmek gerek bazen.
Bazen, özet sözleri değerlendirir iken günümüze güncelleyip, siyaset de yapmıyor değiliz..
Öyle ifadeler kullanılmış ki edebiyatın 'en' leri, bu gün halen o denilenleri ister istemez ezber etmişiz.
Bir örnek verip, güne özel attığım başlık diyeceğim..
Eminim ki, böylelikle daha bir anlaşılacağım.  
Dizeler tanıdık, başlığı ise temenni ötesi.
Şöyle ki; "ÖYLE BİR YIL OLSUN Ki"
Ve dahası ifadeler. "Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun. Memleket isterim Ne başta dert,  ne gönülde hasret olsun; Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.
Memleket isterim Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;
Kış günü herkesin evi barkı olsun.
Memleket isterim Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa bir şikâyet ölümden olsun."
Cahit Sıtkı TARANCI' dan gelen bu dizeler karşısında, ne denilebilir ki ayrıca..
Temenni ötesi bu ifadeler üzerine, insan tereddütsüz; 'Amin' deyiveriyor.
Türk edebiyatının 'en'  lerinden, daha ne şiirler vardır.
Yaşamı özetle anlatan ifadeler genellikle eşsizdir.
Güne uyarlayıp, o satırları yorumlamak, dahası yargılamak, günümüz öncesini nerede ise mahkum etmek gibi...
Siyaseten yapılacak eleştirilerde bazen kullanılan edebiyatımızdan örnekler, geçmişi güne bakıp yargılamak değildir de, nedir acaba..
Bir dönemin şartlarından kaynaklı, bir anda geliveren ilham mıdır şiirlerde geçen ifadeler?!..
Sanatın, siyasetle örtüşmesi, harmalanması mıdır yoksa?!..
Bazen romanlarda işlenmiştir dönem yaşanılanları, bazen de şiirlerde mısra mısra..
Kısacası, Edebiyat bu..Türkçe misali, lastik gibi..
Ne anlam yüklersen, o dur bazen de ifadeler.. Yoruma  hayli  açıktır..
Günün şartları, koşulları, yaşanılanları, dahası o geçmişte kalan dönemden söz edilen makaleler, şiirler, romanlar… Yazarlarımızdan inciler gibidir ya neyse...
En başta dediğim gibi; “GEÇMİŞİ GÜNE BAKIP YARGILAMAK,  DÜNÜ, BU GÜNE YORUMLAMAK?!..”