'Ziyaret Seçilmişe iken, Atanmışın işi ne?”

Günlerdir dikkat kesildiğim bir poz verme merakının adresinden bahsediyorum. Süreci ve sonrasında kazanılan seçim zaferini konuşmaya gerek yok lakin, sonrasında dikkatimden kaçmayan o kadar çok detay çıktı ki, yazmadan edemedim.
Zaferle çıktığı seçimden dolayı olacak, Kent Konseyi Başkanı Engin Kandemir’e, daha önce kapısını dahi çalmadıkları makamında,  ziyaretçi akını yaşanıyor.
Her ziyareti haber yapmak elbette zor. Ne var ki, bir detayı her görüşümde, ‘Hay da. Yine mi?’ sorusu aklıma geliyor.
Başkan Kandemir’in ziyaretçileri ile çekilen hatıra fotoğrafında, ziyaretine gelinin ismi adeta perdeleyen bir kişi var. Sanki ziyaret o’na…
Son ziyarette de fark ettim o kareyi ve her karede olan ismi.
Konsey Başkanına, İl Kültür ve Turizm Müdürü sayın kemal Dokuz, hayırlı olsuna gitmiş.
Çanakkale bir Kültür ve tarih kenti. Biliyorum ki, Kent Konseyi Başkanı Kandemir’ in de, ‘Çılgın’ fikirleri var. Turizm ve Kültür kentinde yaşama geçtiğinde, çok beğeni kazanacak düşüncelere sahip Başkan Kandemir.
İki lafın beli kırılası görüşmede, Dokuz doğurtacak bir durum. Ben olsam, bazı sohbetleri edemezdim. Ne özel fikirlerimi dile getirebilirdim, ne de eleştirilerimi. Güvensizlikten değil ha, yanlış anlaşılmasın. 
Özel bir çok ziyarette, basın görüntü alır dışarı çıkarılır. Özel görüşme adı üzerinde. Belki espriler yapılacak. Her şey gazetecinin önünde konuşulmaz ki…
Güvensizlik değil de, bahsettiğim dışarı çıkarma mevzusu, etik olduğundan herhalde.
Bırakın da, belki Çanakkale için özel birkaç proje dile getirilecek. Seçilmiş başkanın Ekibinden olsan neyse… Her konuşulanı merak etmek niye?
Atanmış bir isime değil ki ‘Hayırlı olsun’ ziyareti… Öyle olsa, Başkan Kandemir o fotoğraflara girmezdi. Tanıdığım kadarı ile, öyle yapardı Başkan Kandemir.
Hele şu iftar programlarında izlenen tutum. Sanırsın, Başkan sensin. Bırakın da koskoca başkan iki laf etsin. Kent Konseyi Mahalle iftarları olarak biliyorduk bu güne değin düzenlenenleri. Bu aralar isimde bir değişiklik olmaya başladı. Hal böyle olunca da, belediyenin atadığı Genel Sekreter her daim ön safta.
Bir yerde bir tuhaflık var ya, hadi neyse…
Tuhaflık derken, sayın belediye Başkanı yıllık izinde olduğu için Adalet yürüyüşüne katılamadı galiba. Duydum ki, oldukça uzakta. ABD’ de olduğundan…
Tuhaflık yürüyüşte yer alamayışı değil, Vekaleten görevlendirdiği isimde E-imza yetkisi olmayışından dolayı, ıslak imza ile işlemlerin onaylanması.
Sanırsın bir güvensizlik var… E-imza daha kolay değil mi?  Neyse vardır bir bilinen.
 
X                               X                                  X
Fitre yerine Fitne…!
Ay ne garibime gitmişti bu söz. Tam da Ramazanda geldiğinden olsa gerek.
Acayip bir Milletiz.  Bir yıl ağzından kelime çıkmayan bir tanıdığınız bir gün gelir öyle bir söz eder ki, ‘Ulen bu söz bundan nasıl çıktı?’ diye hayrete düşürseniz ya. Çoğumuzun başına gelmiştir ya böyle bir an.Neyse ben anıları kurcalamadan, geleyim şu Fitre ve Fitne söylemine.
Sosyal medyadan bin paylaşımda dikkat kesildiğim o sözü görmemin üzerinden bir iki gün geçti ve MHP il Başkanı sayın Pınar’da içinde ‘fitne’ sözü geçen bir çıkışta bulundu.
B:ir kaç kez okudum, lakin kime söylendiğini tam da anlayamadım. Sanırım, Ramazan dan kaynaklı bir haldeyim.
Dün de dedim ya, Ramazan ayı nedeniyle bazı alışkanlıkları askıya aldığımdan ötürü olacak, anlama da jetonlar hayli köşeli bendenizde.
Alışkanlıklar derken, dedikoduyu bu ara pek yapmıyoruz. Gündemden uzak kaldık. Başka bir anlam çıkarılmasın askıya alınan alışkanlıklardan.
Geleyim MHP il başkanı sayın Hakan Pınar’ ın facebook paylaşımındaki o özlerine;
“Ey siz fitne kazanı kaynatanlar, bilmez misiniz, ne kadar hesap yaparsanız yapın kendini hak' a teslim edenlere galip gelemezsiniz.
İmamı şeytan olanlar ve kendisini nefsinin arzularına teslim edenler, hak yolda yürümeye yemin etmişler karşısında Güneşin karşısındaki buz misali eriyip yok olmaya mahkumdurlar” 
‘Kazan’ derken Başkan?
X                               X                         X
Elektrik 552 yıl önce var mıydı?
MHP il Başkanı sayın Pınar’dan bahsetmişken, bir dikkatimi çeken paylaşımı ve tepkisine de değineceğim.
Çanakkale basınında yer bulmuş bir haberin, internet üzerinden dile getirilmiş şekline ilişkin de Başkan Pınar’ ın çıkışı.
Gazeteci ağabeyim Oral’ ın kaleminden ve o’nun haber sitesinden alıntı ile ses veren Başkan Pınar,  habere konu Fatih camiinde, 552 yıl sonra susan ezan için vrip veriştiriyordu.
Diyordu ki; “Bu rezillik nedir ve sorumlusu kimdir? söz konusu islam ve değerleri olunca mangalda kül bırakmayanlar, tadilatı yılan hikayesine dönen Cihan Padişahının emaneti Camiinin sorunlarına neden kulak tıkarlar?
Eğer doğruysa Yüklenici Firmanın elektrik borcundan dolayı nasıl Camiinin elektriği kesilir? Elektrik borcunu dahi ödeyemeyen bir firmaya tadilat işi nasıl verilir?”?Benim aklımı kurcalayan, Fatih camiinde tadilat sürdüğü için mi ezan sustu? Yoksa elektrik kesildiği için mi?
Elektrik kesildiği için ise, 552 yıl önce elektrik hiç yoktu…
Savaş halinde dahi, minarelerimizdeki ezan sesi hiç susmamıştı…