Ağaçlar olmaz her zaman.. Bazen kuru otlar, bazen makilik alanlar.. Çalı çırpılar.. Bazen de, çevreyi sözde koruyan tel örgüler..

Bi bakmışsınız, san ki dilek tutulup, tutulan dilekler tutsun diye, onun  üzerine asılan mekana dönüşüvemişler.
Ben eleştirsem, söz konusu bu durumu, böyle düşünürdüm sanırım...
Gelelim bahsedilen adrese. Türkiye'de bilmeyeni yok.. Yaz geldimi, herkesin planı var ora için.. Tatil için gayet ünlendi ne de olsa.. nere mi ora? Tabaki Bozcaada?!..
Soru işaretleri çok ada için.. Nasıl ulaşılırdan tutunhda, panhalı mekanlarında nasıl konaklanıra tonla soru..
Ada sonuçta orası.. Hele ki, 'eyveh evyah' serileri ile daha da bir ünlendi bizim ada..
Böyle olunca da, gidep görmek isteyeni, tatil yapmak bir yana, dokusunu korumuş sokaklarını gezip görmek var ya... Pek çok şeye bedel sonuçta.
HOCAM DEĞİL İSE SORUMLU,
BEN HİÇ DEĞİLİM NOKTA!...
"Yakıştı mı be kardeşim?!.. Arjantin'de karnaval değil" diyşe giriyordu önce söze:
Kısacası azizim; PERİNÇEK HOCAM, HAYLİ SİNİRLENMİŞ TANIK OLDUKLaRINA. NASIL DELLENMESİN Kİ?!...
Bir paylaşım yapmış druruma özel ve güzel cümleler ile kırmadan dökmeden özet çıkarmış. bu duruma.
ÇOMÜ' den emekli, çoğumuzun 'deprem dede' diye andığı isim, Prof. Dr. Doğan Perinçek,  demiş ki mesela;
"Hindistan'da çamaşır kurutma ipleri de değil.. Plastik rezaleti...
Peki nerede?
Çanakkale'nin en çok turist çeken adasında; BOZCAADA'da
Peki sorumlu kim?!... Vallahi ben değilim..."
Hocam değil ise sorumlu, ben de değilim.. Sahi, bu durumun sorumlusu kim sahi?!..
Bozcada, tarih kokuyor.. Dimdik ayakta duran Rum  evleri gibi, Kiliseleri, Cinevizlerden kalma kalesi...
Ayazması mesela.. a da, Cennetten köşe koyları.. Misal; Akvaryum...
Ada, tam bir tatil cenneti. Her ne kadar bizler gidemesek de, gidip varanı çok.. Keyfine varanı da hayli çok. İçkili lokontaları, deniz mahsülleri servisi yapan mekanları,ünlü mü ünlü..
Koruma telli noktalarda, naylon cennetine dönüşmüş köşleri de mi turistik, pek anlamak mümkün değil...
Bir avuç ada sonuçta.. Ne zahmet verebilir ki acaba temizilği?!..
Gidenin, bir daha, bir daha gidesi olan ada' da, naylonların deniz manzaralı keyfine de diyecek yokm bu aralar..
Gel keyim gel, insanı naylon olası gelyior.
Aklıma geldi bak şimdri.. Hani ada'da naylon poşet uygulaması yasaktı?!.. Alış veriş sonrası, kese kağıdı verilir di? Bittimi sonlandı mı o uygulama..
Bu poşetler, ada' ya yasak yollarla mı giriş yapmış olabilir?
Ya da, fırtınalar mı getirdi onca poşeti oralara?!..
Aklımda tonla deli sorular.. Şimdi, bir dilek tutasım var.. Bir kaç poşet alıp; tellele asasım geldi.. Masraflı olacak lakin, ya tutar sa?!...