'Üstte gök çökmedikçe, altta yer denizi delinmedikçe, ilini töreni kim bozabilir?'

"Üstte gök çökmedikçe, altta yer denizi delinmedikçe, ilini töreni kim bozabilir?"
Ve NOKTA dedite diğer bir ifade;
"-Ben ki Tanrının izniyle tahta oturmuş Türk Bilge Kağan ; sözümü sonuna kadar dinle..."
Böyle der Orhon Yazıtları. Türk'e dir bu sözler..
Töresi var oldukça Türk' ün, hiç yenilmeyecektir elbet..
Tarihten bir sayfa araladım geçende.. 1709'a dairdi anlatılan.. 
Rusya çarı I. Petro'nun, İsveç kralı Demirbaş Şarl'ı büyük bir yenilgiye uğrattığından söz ediliyordu özetle..
Poltova Savaşından bahisle, Ruslara esir düşen İsveçli Subay Johann Philip Tabbert von Strahlenberg' in 13 yıllık esaret hayatı anlatılıyordu birazda.. 
Sibirya'da dolaşarak Yenisey bölgesinde oturan Abakan, Vogul, Otsyak, Saha-Yakut, Tatar, Moğol kavim ve toplulukları hakkında araştırma yapmasına geliyordu sonra söz..
Bir adres geliyordu tarihten bahsedilen metinde.. 'Yenisey Irmağı' idi, dikkat çekilen yer bildirimi.
Bu ırmağın, yukarı yatağı boyunca uzanan, yazısına dikkat çekiliyordu ayrıca.  İskandinav 'Rus' yazısına benzeyen ve küçük mezar taşlarından oluşan Yenisey Yazıtlarına geliyordu sonra konu..  Dile gelen trih; 1730...
Bayağı uzun yıllar.. Kaç asır öncesi  bahsedilen.. İşte o bahsedilen  yılda, anılarını kaleme alnmış bahsedilen İsveçli subay..
Anıların kaleme alındığı o tariüten sonra, yaklaşık bir asır daha geçer..
Bahsedilen bölgede, yine  araştırma yapan birileri  vardır.. Dahası, anılarda geçen  bazı mezar taşlarının eski Türkler'e ait olabileceği görüşü hakim olmaya başlar.
Hal öyle olunca, savunulan görüş  ışığında, bölgeye araştırma heyetleri gönderilir..
Peki ne çıkar ortaya?!.. Çıkan tüm dünyanan bilidği olur..  “Orhon Yazıtları”
Böyle isimlendiriliyor artık.. Orhan Yazıtarı.. O araştırma sırasında iki büyük yazıt keşfediliyor “Kültigin ve Bilge Kağan Yazıtları”a
Keşif tamam.. Lakin, yazıtlarda ne yazıyor.. Kullanılan bir yazı değil ki, birilerinin fikri olsun..
Sonra ne mi oluyor?!.. Danimarkalı dilbilimci ve Türkolojist Vilhelm Thomsen ismi çıkıyor ortaya.
17. yy'da Ruslar'a esir düşen İsveçli Subayın kitabı ve 1890 yılında bölgede araştırma yapan Finli akademisyen Heikel ile Rus bilim ekibinden Dr. Wilhelm Radloff'un yazıı ve notları dışında,  bölgeye ait çıkarılmış haritalar haricinde, bu  Kitabelerin üzerindeki yazılara ilişkin ip ucu verecek herhangi bir bilgi yok o dönemde.
Thomsen ' a dönelim.. Yazıları çözmek üzere çalışmaya başladığında,   bunların Türkler'e ait anıtlar olduğunu biliyordu desek, yanlış olmayacak.
Bu noktaya biraz dikkat.. Antik Yunan ve Küçük Asya alfabeleri ile karşılaştırmalar yapılmış, yazıt araştırmaları için..  Hali ile yanlış tercümeler çıkmış ortaya.
Thomsen üzerinde uzun yıllar çalışarak yazıtları çözmeyi başarmış.
Üstelik, yanlışları düzeltmiş.. 1893' de;  resmi olarak, bu yazıtın tercümesini Danimarka Kraliyet Akademisi'ne bildirerek bir bülten haline getirmiş.
Kısacası, Türklüğün izlerini tescillemiş..  
Ve şimdi günümüze dönelim; 1400 yıl önce Asya Kıtasına hükmeden bir süper gücün varlığını kanıtlayan Yazıtlar diyelim..
Ve o yazıtların, Anayasası niteliğinde olduğuna da vurgu yapalım..
Diyordu ya, yazıtın  en başında; "Tengri tektir. Ondan başka ilah yoktur.
Her kim ki Tengri'den kut almak isterse, başkasına yakarmasın.
Bir İl, bir Kağan, bir Tengri,
Töre tektir. Kesin ve keskindir, kimse Töre'den üstün değildir."
Türk tarihi; ne şanlı bir Tarihtir ki, bugün dahi üzerine söz edilemez sözler edilmiştir o tarihte..,
Mesela diyeyim; Er kişi eşine, atına ve pusatına sahip çıkacak. Ana, Baba ve Ata'ya tazim durulacak.
Kim, hayır diyebilir ki bu deyişe.?!..
Bazen bir sembol ile dışa vurulur  duygular.. Şanlı Bayrak elde çkarız mesela sokağa sevinmeye.
Mesela, işaret yapmak ister bazen zihnimiz.. Hani geçen günlerde, Bozkurt işareti yaparak sevincini gösteren o gencimiz.. O' nun bu davranışı üzerine edilen söz ile kırılan kalbi..
Bu konu nereden geldi şimdi aklıma.. Oysa ki, benim bahsettiklerim fraklı idi..
Yine, bir an geldi, kafa bende bu anda gitti.
Ara ara oluyor bende böyle.. Demek ki, bilinç  altında yer ediyor bazı şeyler.. An geliyor, hoopp yansıyor dile..
Nede güzel dile gelmişti, kitabeler..
*Kimse kimseye üstünlük taslamayacak, kin ve gururdan uzak olunacak.
*Mazluma merhamet, zalime azap nasip olacak.
*Zayıfla yaralıya, kadına ve çocuğa el kalkmayacak.
* Kız isteyen Kağan da olsa, Bey de olsa, kız istediğine verilecek.
Töreden bazı bölümler aktarmaya çalıştım.. Sanılmasın ki, aklımda bir fikirden bu halim.. Türk bu töresi ile bin yıldır yaşadı, Allah’ ın izniyle hep de yaşayacak.
En okkalı sözle atalım şimdi noktayı..
"-Ey Türk Oğuz Beyleri, işitin! Üstte gök çökmedikçe, altta yer denizi delinmedikçe, ilini töreni kim bozabilir?"