Türkiye Milli Uçağını uçurmaya yarayacak, uçak motorlarını üretme adına adım atıyor;

Bir g ün sonrasında karşılığı mı veriliyor?
Tesadüf mü şimdi bu gelişme?
Diyeceksiniz ki ne saçmalıyorsun?
Size belki de öyle geliyor. Oysa ki ben; kesinlikle saçmalamıyorum…
Gelişmeleri zihnimde değerlendirirken bu kanıya varıyorum.
ABD kalkıyor, önemli bir ortaklık sözleşmesinin imzalandığı günün ertesinde, YPG’ yi ağır silahlarla donatacağını duyuruyor. Tesadüf mü şimdi bu durum?
Yoksa zaten bu destek veriliyordu da,  ‘Sen misin imzaları atan…’ deyip, desteği açık ediyor  güya dünyanın jandarması.
Zihnimde gelişen bir başka şahsi ‘düşüncemle’, destek sürecini hızlandırmış oluyor sözde jandarma…
Duyana ‘Yok artık’ dedirten  bu gelişmeler için bir çoğumuz; ‘Bu nedir ya…?’ da dedi muhtemel.
Bence bu son gelişmenin nedeni  ortada.  ‘Sen misin kendi uçağın ile uçağını motorunu da üretmeye kalkışan’ diye düşündü birileri. Sonrasında da açık etti, korkunç desteğini.
Kendilerinin var ettiği terör örgütlerine verilen bu destek ilk mi sanki? Neler duyduk yıllar içinde. Adı bu günlerde unutulan onlarca örgütü var eden, besleyin büyütenin kil olduğunu bilmeyen mi var?
Şimdi birileri diyecek ki; ‘Otur oturduğun yerde. Sana mı kaldı, bu olayı değerlendirme…’
Oldu, her şey karşısında susalım. İyi de sus sus nereye kadar?
Dün en çok konuşulan bir konuydu bahsettiklerim. ABD’ nin açık açık itiraf ettiği durum.  Bu konuya özel değerlendirmede bulunan sayın Başbakan Binali Yıldırım, ABD tarafından YPG' ye ağır silahlar verilmesine ilişkin Başkentten ses verdi.
Dedi ki; “PKK' nın DEAŞ' a karşı kullanılmasına karşıyız. PKK'ya yardım girişimlerini kabul etmeyiz”
Ağır silahlarla beslenenlerin hedefi şimdilik DEAŞ gibi gösterilse de dünya kamuoyuna, bunun böyle olmadığını azıcık gündem takip eden her insan evladı sıralayabiliyor, hem de  aksiyon filmlerine taş çıkartacak senaryolarla.
Tesadüf mü şimdi bu?
Türkiye için oldukça önemli bir ortaklık kuruluyor. Havacılık ve Savunmada bir dünya markası ile Çanakkale bağı kuruluyor. Sonrasında da YPG’ ye ağır silahlı destek konusu gündeme geliyor.
Dedim ya, naçizane kendi düşüncem. Ne olduysa; Milli Uçağımız ‘TF-X’ e,  Çanakkale Ruhu … diyerek benim de kaleme aldığım o haberin içeriğine ilişkin bilgilerin dünyaya paylaşımı ardından oldu.
Türkiye’ nin uçak motorlarını geliştirmek için yabancı ortaklığa imza atılması ardından, sözde dünya jandarması, bir terör örgütüne vereceği desteği açık etti. Muhtemel ki destek zaten de vardı. Hem de hanidir. Hal böyle iken,  hiç kaygı duymadan, açıklamalar geldi. Ağır silah desteği üzerine.
“Çanakkale markası ‘Kale Grubu’,  Hava savunmasına da güç katacak, dünyanın ünlü uçak motoru üreticisi Rolls-Royce ile ortaklık kurdu” cümlelerini kullanıp, benim de  kaleme alıdğım haber üzerine bir çok eleştiri aldım. Neresindeymiş Çanakkale markası. Ortaklık İngiliz firması ile imiş falan diye.
Bir şeylerin içinde, %51 söz sahibi olmak hafife mi alınır?
Maksadım eleştirilere yanıt vermek değil elbet. Herkes düşünmekte özgür. Sadece, düşüncemi bende söyleyivereyim dedim.
 %51 Kale Grubu, %49 Rolls-Royce ortaklığıyla bir şirket kuracak olan iki grubun, başta Türkiye’nin milli savaş uçağı projesi ‘TF-X’ olmak üzere, Türkiye’ nin  sivil ve askeri alanda ihtiyaç duyacağı tüm uçak motorlarını geliştirme hedefiyle startı verdiklerini önceki gün dünya duydu.
Hay duymaz olsaydı dünya. Dünyanın sözde jandarmasının YPG’ ye açık ettiği desteği tekrarlıyorum yine, kesinlikle bu anlaşmanın yani bu büyük ortaklığın kamuoyuna ilan edilmesi ardından itiraf edildi.
Şimdi denilecek. Kesinlikle biliyorum, ‘bu arkadaş’ diyecekler benim için.
‘Çok Amerikan filmi izliyor.’
Ben de diyeceğim;  ‘İzlemeyen var mı?’

Tehdit dolu sözler geldi.
Kimden mi? Kimden önce, ne denmiş ona bakalım. Denmiş ki;
“Türk gencinin öç alacağı gün yakındır…”
‘Hoppala’ deme de dur…
Bu sözün yanında bir de; “Şeref Yoksunlarını Pişman Edeceğiz” denmiş.
Birkaç vakit evvel, TV Net’te yayınlanan Derin Tarih isimli programda Atatürk’ün manevi kızı Afet İnan’la ilişkisi olduğu yönünde yapılan açıklamalar olmuştu.  Bu açıklamaya ülke genelinden tepkiler yağmıştı. 
Tv Net’te 7 Mayıs 2017 tarihinde yayınlanan ‘Derin Tarih’ isimli programda, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e, annesi Zübeyde Hanım’a ve Türkiye Cumhuriyeti’nin önemli şahsiyetlerinden Prof. Dr. Afet İnan’a yönelik edilen sözlere bir  tepki de sosyal medyadan yapıtğı paylaşımı ile CHP’ li bir isimden geldi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)’ nin Çanakkale İl Gençlik Kolları Başkanı Mustafa Alptuğ Akkoca, sosyal medya hesabından önce;
 “Bazı şeref yoksunlarının Mustafa Kemal Atatürk 'e hakaret etmelerini anlayışla karşılıyorum.
Nitekim bu davranış, "validelerinin namusunu ve milletin istikbalini kurtaran bir kahramana hakaret edip onu ve ailesini karalamak" ancak ve ancak validesinin düşman zulmü sırasındaki durumundan, düşman işgalinden ve manda himayeden memnun birinin yapacağı iştir” diye yazmış.
Sözleri bitmemiş, ardından da;
“ O gün ki şartlardan zevk alabilen tarihçi müsveddelerine bugünlere nasıl geldiğimizi anlatmanın mümkünatı yoktur ve biz Mustafa Kemaller iktidara geldiğimizde ilk bu şeref yoksunlarına hesap soracak ve ağızlarından çıkan her bir kelimeye pişman edeceğiz.
Türk gencinin öç alacağı gün yakındır” ifadelerini kullanmış…
Görüyoruz ki; Edilen sözlerden haberdar olan on binlerce isimden,  sesler yükselmeye devam etti günlerdir.
Görünen şu;  Tepkiler, en az ithamda geçen sözler kadar ağır. Tepkilere neden edilen kelamlara dur denilmeden de, tepkiler durulmayacak gibi gözüküyor.
Tanrım, Ya rabbim  sonumuzu hayır eyle...