Referandumda sahaya inip, ‘evet’ çağrısına imza atan ve iktidar parti içinde saha coşkusunu arttırdığı gözlenen o isimler ( ANAP ve DYP’ den kurt politikacılar) fena patladı.

Burada kullandığım ‘patladı’ yı yanlış algılamayın. Sözleri hayli ağır olduğundan böyle dedim. Yoksa çalışmalarının sonuç vermediğine dair ‘patladı’ kavramı oluşmasın zihinlerde.
16 Nisan sandık sonuçları ardından, birilerinin günah çıkarmaktan ziyade, AK Parti Grup başkanvekili de olan Çanakkale Milletvekili Av. Bülent Turan’ a yönelik söylemlerini işittiklerini dile getiren, o isimler, öyle bir cümle kurdu ki; “Başarısızlığın faturasını kendinizde arayın. Başkasında değil” diyerek, sonrasında da “Tek tek isim açıklamayalım…” çıkışına imza attılar.
Uzunca süredir irtibatı koparmadıklarımdan geliyordu bu sitem dolu sözler. Mesleğe başladığım 90 lı yıllardan buyana, ne zaman karşılaşsam siyaset üzerine kritik yaptığım isimler, yani namı değer ‘Kasap’, ANAP’ ın eski kurmaylarından Erdoğan Değirmenci ve de aynı saftaki Naim Orhan başta olmak üzere, eski isimler,  bu kez her ne kadar sohbet anında verip veriştirdiyseler de, “Ağzımızı açtırmasınlar” diyerek, bir de okkalı göndermede bulunuyorlardı.
Siyaseten konu olurda, duyulmayanlar ya da, dillendirilmeyenler konuşulmaz mı hiç? Konuştuk elbet. Hem de ne konuşma…
Şok olduğum, belgeli ispatlı denilebilecek detayları da görünce, ‘sizden korkulur’ demeden de edemedim açıkçası.
Eski kurt denmiyor boşuna. Hakikaten karda yürüyüp, iz belli etmeme durumu. Pes yani…
Eleştiri yüklü sosyal medya paylaşımlarından tutunda, basında konu edilmesine dair bir seferberlik içine girilmesine dek, ağır geliyordu sözler. ‘Kim bunlar ki ?’ diye…
Vekil Turan için, “Çanakkale adına, bulunmaz bir nimet’ benzetmesi yaparak, geçmişten örnekler sıralıyordu eski kurtlar.
“Siyaset, hizmet için yapılır. Hizmet odaklı atılan adımları görmezden gelmek, başka hesap derdindekilerin, ödeyemeyecekleri faturaları çıkarır” hatırlatmasına dikkat sekilmemek de olmazdı ayrıca.
Deriz ya, ‘vardır bir bilinen’. Tam da öyleydi sanırım sözün altında yatan ekstreler.
Korkulur eski kurtlardan. Vallahi korkulur. Öyle saptamalar ve öyle örnekler geliyordu ki, birkaç saatliğine süren çay sigara molasında, ‘Olmaz artık bu kadar da’ dememek olmazdı hakikaten.
Çanakkale adına sahiplendiklerini söylerken, hizmet adımını harekete geçirenden;
 ‘Biz dünkü siyasetçi değiliz. Yapılanı edileni. Söyleneni ve ardındaki amacı, kime hizmet ettiklerini’ diye de ekliyorlardı, hem de tek tek isim vererek.
Şaşırmamak, ‘yuh artık’ dememek ne mümkündü duyulanlar karşısında. Dedim ya, hem de belgeli ispatlı.
Başarısızlığa ait Faturayı, kendilerine kesmeleri konusunda hayli ısrarcı söylemler geçiyordu çay sigara molası bu sohbette.  iktidar mensubu olmamalarına karşın, bir acayip sahiplenme ile hem de.
Demek ki böyle imiş politika sevgisi. Demek ki siyaset bu kadar çılgınca.
Ne diyeyim, referandum için sahaya çıkıp,  ‘Milis Kuvvet’ adını alan bu eski kurt politikacılar, belli ki doğru hareket üzerine bir sivil inisiyatif misyonuna bürünmüşler.
Zor gibi görülse de yaptıkları, bu gün yarın, önce belge,  sonra da ‘işte kanıt, işte ispat’ diye bir dizi gerçekçilik hareketine bürünecekleri kesin.
Sanıyorum ki, bu gün yarın eteklerdeki taşlar dökülecek. Tabi bu sırada, taş dökme sancılı mı olur, yoksa sancısız mı, onu bilmem.
Bildiğim ve gözlemlediğim şu, ‘Milis kuvvet, vekil Turan’a karşı acayip sevgi besler’
Bir küçük not ta vereyim. Diyorlar ki;  “Başarısızlığınızın sebebini Bülent Turan’a değil, yine geleceği hayalini kurduğunuz ağabeylerinize kesin”
X                 X                 X
“ÖLÜME SAHNE O SİPERLER,
BARIŞI YEŞERTEN MAHALLER OLMUŞTUR”
Ne okkalı ne güzel bir anlatım değil mi? CHP’ li Çanakkale milletvekili Av. Muharrem Erkek’ in, günün anlam ve önemine dair sözlerinden bir kesitti bu verdiğim örnek söz.
Helal olsun diyorum o halde.
TBMM Anayasa Komisyonu üyesi de olan vekil Erkek, Çanakkale Kara Savaşlarının 102. Yıldönümünde,  Çanakkale’nin sadece Türkiye tarihinde değil, dünya tarihinde de çok önemli olduğuna değinen bir açıklamaya imza koyuyordu.
Çanakkaleli olup da, Çanakkale’nin değer ve kıymetini bilmemek olur mu hiç? Olmazdı elbet. Olmamış ve geliyordu dikkat çeken sözlerle, günün nlam ve önemine dair düşünceler.
Bazı şeyleri anlatmakla olmaz ya hani. Hani bazı şeyler anlatılmaz, yaşanır ya.
İşte bu düşünce ile devam deyip, yazılanları paylaşayım istedim.
Çanakkale’nin sadece Türkiye tarihinde değil, dünya tarihinde de çok önemli olduğuna değinen CHP’ nin Çanakkaleli kurmayı Erkek;
 “Çanakkale Savaşları sadece Türkiye Cumhuriyeti’nin önsözünün yazılması anlamına gelmemektedir. Bununla birlikte, dünyanın bir diğer ucundan gelen insanların topraklarında ulus bilincinin doğması demektir” diyordu. Ve de ekliyordu ardından, alkışlanası bir değerlendirmeyle;
“Mustafa Kemal Atatürk’ün sıklıkla vurguladığı gibi, yedi düvelin karşılaştığı bir savaşın sonunda dünyaya barış ve kardeşlik mesajı verilmesi anlamına gelmektedir Çanakkale.
Bu nedenle Çanakkale Savaşları aslında tüm dünya için bir destandır ve her toplum kendine göre bu destandan tarihi mesajını almaktadır. İşte bu destanda, 18 Mart 1915’te Çanakkale’nin denizden geçilemeyeceği anlaşılınca, kara harekatları başlatılmış ve tam 8.5 ay devam etmişti. Yalnız, bir şey hesap edilememişti:
Çanakkale ruhu! Conkbayırı, Arıburnu, Anafartalar ve tüm yarımadada, her saniye yeni kahramanlıklarla vatan toprağı korunmuş; birbirine sadece birkaç adım uzaklıktaki siperler büyük bombardımanlar, çatışmalar haricinde, barışı yeşerten yerler olmuştur”
Bence oldukça anlaşılır ve de konuya dair gerçek bir özet anlatım olmuş bu sözler.
Bitmemişti ayrıca denilenler. Devam ediyordu vekil Erkek, ‘Çanakkale’ diyerek.;


“Çanakkale, bizim tarihimiz için büyük önemdedir. ‘Kurtuluş Savaşı ustası’ Mustafa Kemal Atatürk’ü bize bir deha olarak armağan eden yerdir Çanakkale ve burada yaşanan savaş. İngiliz Generali Aspinal Oglander bunun bilincinde olarak şu sözleri söylemiştir Atatürk için:
‘Bir Tümen Komutanı’nın üç ayrı yerde tek başına giriştiği hareketlerle bir savaşın, hatta bir ulusun kaderini değiştirecek yücelikte bir zafer kazandığı tarihte pek nadirdir’ “ gerçeğini anlatarak.
Birde ekliyordu son sözünü vekil Erkek; “Savaş bittikten sonra, topraklarımızda yatan başka ülkelerin askerleri de dünyaya verilen barış dersi ve mesajıyla huzur içinde uyusunlar”