Mezarlığaydı anlamlı ziyaret. Ne var ki bir tuhaflık vardı…!

Dinimiz inançlarına göre, başı açık kadın ne arardı mezarlık ziyaretinde?
Gayri Müslüm mezarına olduğu için miydi bu denli rahat tavırlar?
Ziyarete dair fotoğraf karesini gördüğümde, ilk tepkim bu yönde olmuştu.
Lakin, günlerdir tuttum kendimi. Yazıya dökmemek için gördüklerimi, ‘hadi şimdi dur’ telkini ile geçiştirdim düşüncelerimi ve de günleri.
Bir sıradan isim gibi görülse de mezar taşında yazanlar: kendisi ‘Sokrat İncesu’, Osmanlı ordusunda Birinci Dünya Savaşına subay olarak, Çanakkale Savaşına da yüzbaşı rütbesiyle katılan, Kayseri İncesulu Rum asıllı Osmanlı vatandaşlarından bir zad.
Yüzbaşı Sokrat, Makine Bölük Komutanı olarak Çanakkale’de yazılan tarihi destanın kahramanlarından biri olarak nam salmış bir isim de aynı zamanda.
1923 yılında yapılan Türkiye-Yunanistan Nüfus Mübadelesinde birçok akrabası Yunanistan’a gitmesine rağmen,  kendisi Türkiye’de kalmayı tercih etmiş ve doğduğu topraklardan kopamamıştı. Her ne kadar gayri Müslüm olsa da bir alkışlanası vatan sevgisine sahipti.
Çanakkale Savaşından sonra, Bozcaada’ya yerleşen Yüzbaşı Sokrat İncesu, Soyadı Kanunun çıkması ile beraber de memleketi olan İncesu’yu kendisine soyadı olarak seçmiş bir unutulmaz isim.
1964 yılında “Birinci Dünya Savaşında Çanakkale-Arıburnu Hatıralarım” adlı kitabıyla, Çanakkale hatıralarını yazan İncesu, yakın tarihin kahramanlık destanlarını da işlemiş savaşa dair ince ince ayrıntıları ile.
1973 yılında hakkın rahmetine kavuşan bu Osmanlı subayı, Bozcaada’ da  ebedi istirahata çekilmek üzere sevdiği vatan toprağına verildi.
Bilindiği gibi, zorlu Referandum saha çalışmaları esnasında, bir çok politikacı gibi, AK Parti Kurmayı sayın Milletvekili Av. Bülent Turan’ da ekibi ile ada ziyaretindeydi.
Öncesinden de geçmişine dair bilgi sahibi bulunduğu Osmanlı subayı merhum İncesu’nun mezarını ziyaret etti sayın vekil.
Güzel ve anlamlı cümlelerle bir de mesaj verdi kabir başında.
Diyordu ki;  “Geçen yıl mezarı ziyaret için geldiğimizde mezarın oldukça bakımsız olduğunu görmüş ve üzülmüştük.
Valimizle ve Kaymakamımızla görüşerek buranın onarılmasını, toparlanmasını istemiştik.
İl Özel İdaremizin kaynaklarıyla mezarlık onarıldı. Bugün Bozcaada’ya gelmişken kahramanımızın mezarını da ziyaret etmeyi görev bildik”
Anlamlı ve bir o kadar da güzel cümlelerle; Türkü, Kürdü, Lazı, Çerkesi, Arabı, Rumuyla Osmanlı’daki bütün unsurların Çanakkale’de savaştığını da anımsatıyordu sayın vekil.
“Bu ülkeyi beraber kurduk, beraber yaşayacağız” sözlerine kim karşı durabilir ki?
Doğru ve anlam yüklü bu yaklaşım dahilinde, sayın vekil;
“Bu özelliklerinden dolayıdır ki, Çanakkale bir arada yaşamanın, huzurun, barışın, hoşgörünün kentidir.
Bizler bütün farklılıklarımızla bir milletiz” ifadelerini kullanıyordu, Türkiye’ nin en batı ucundaki Bozcaadamızda.
Bir mezarlık ziyaretine katılıp da dua edilmez mi hiç?
Edildi.  Hem de yatan ismin dini ve milleti sorgulanmaksızın.
Keşke biraz da saygılı olunsaydı. Başı açık durulmasaydı kabir başında. Nihayetinde, o bir Çanakkale savaşçısı. O bir Osmanlı subayıydı.
Yattığı mezarlık Gayri Müslümlerin ebedi istiratnamesi gibi görülse de, vatan toprağında yatan bir Ordu mensubuydu.
Neyse artık oldu olan. Umarım bundan sonra birazcık daha saygıyı hak eder ziyaretçilerinden.
İyi ki vardınız be Kuzum. İyi ki vardınız da, tıpkı  Sarıkamışlar’ da, Alay Tabibi Yüzbaşı Dimitriyati oldunuz.
İyi ki vardınız da,  silah arkadaşlarınız Mehmetçikler ile birlikte, gözlerinizi kırpmadan,  Şahadet şerbetini yudumlayan kahramanlardan oldunuz.
Ne sizi unuturuz bu coğrafyada, ne de vatan için ettiklerinizi vesselam….