Gelin Görün Ki; Herbirimizin Duyunca Anlamını Bildiğimiz. Fakat, O Sözü İlk Ne Vakit İşittiğimizi Pek Anımsayamıyoruz. 'Veni-Vidi-Vici'

Bu Üç Kelime Ardından, Çocuk İken Biz: "Veni-Vidi-Vici, Fehmi Cici.."  Diye Bir Tekerlemeyi Söylerdik.
Çocuktuk o vakitler.. Söz latince ve ilk latince ezber ettiğimiz söz ve anlamı..
"GELDİM, GÖRDÜM, YENDİM...", yani; "VENİ – VİDİ – VİCİ..."
 Bir ünlü sigara paketinin üzerinde de yazar Latince bu üç kelime.. Hakikaten de öyledir, duman bir nefes çekilir, duman içerisini şöyle bir görür ve yenen olur, kazanan yani...
Peki ya, gelip,görüp, yeneceği bile bile, nasıl da tekrarlanır o döngü.. 
Bu üç kelime üzerine, bir anlatıma rastladım geçende.. Sosyal medya böylesi anlatımların sıkça yapıldığı bir adres.
Biraz bahsedeyim mi şimdi sizlere, bir solukta okuduğum anlatımdan.
İlk satırlarda şimdi sıra, ilk anlatm pek bir ilgi çekici..
Tam da şöyle geliyordu cümle;  "Anadolu'nun bağrında, M.Ö. 47 yılında, Hz.İsa'nın doğumundan yaklaşık 50 yıl önce söylenmiş bir  söz bu!!!"
Çok iddialı değil mi..? Milattan Önce, 47 imiş ilk söylendiği tarih..
Neyse, tarih ve tarihe ilişkin anlatımlar, genelde böyle çok iddialıdır.. Pe ki ya, sonrası denilenler;
"M.Ö 333 Yılında Anadolu'ya giren Büyük İskender, Yunanistan'dan Hindistan'a kadar uzanan coğrafyayı zapt etmiş ve muazzam bir İmpartorluk kurmuştu...
Fakat hızlı koşan İskender'in ömrü de çok hızlı tükenmiş ve henüz 32 yaşındayken hayata veda etmişti."
Çok gezip, çok gören ve sonunda, kaçınılmazı yaşayan olmuştu elbette  İskender.
Anlatımın devamında; "İskender'in yerini almak isteyen ordu komutanları 40 yıl sürecek uzun bir savaşı başlattı. Bu süreçte İskender'in çocukları öldürüldü ve kurduğu İmparatorluk dağılarak, Bergama, Bitinya, Kapodokya ve Pontus gibi onlarca parçaya bölündü...
Hal böyle olunca ortaya yeni bir güç çıktı Roma...!!!"
Ortaya çakan bu Roma, hep dünya yüzeyinde sorunların da adı oldu ya, heyse.. Bugün halen dahi aynı zihniyet hakim, Roma zihniyeti taşıyan coğrafyalarda.
Tarih ve tarihte yaşanıldığı varsayılanların dile geldiği yazılı anlatımlar, genelde ilgi çeker.. masal gibi çünkü hikayeler..
Sonra ne mi olmuş..? Anlatımda, buna da yanıt geliyorda adeta.. deniliyordu ki;
" İskender'den geriye kalan ganimeti yavaş yavaş toplamaya koyuldular.
Dağılarak parçalara ayrılan bu küçük devletçikleri birer birer yutan Roma, Anadoluya da peyder pey hakim olmaya başlamıştı.
O dönemde Anadolu'nun bir bölümüne hükmeden Pontus Krallığı, yine Büyük İskender'in komutanlarının soyundan gelen Krallar tarafından yönetiliyordu ve bu Roma için ciddi bir sorun teşkil ediyordu."
 Ve de olan olmuş.. Sasıl mı, ne mi olmuş? Anlatıldığına, yani varsaldığına göre, olan şu:
"Bu süreçte, Roma Senatosu tarafından Pontus Krallığı üzerine gönderilen Julius Caesar, Anadolu'ya girer ve bu günkü Tokat ilimizin Zile ilçesinde, Pontus Kralı II.Pharneke'yi mağlup ederek kesin bir zafer kazanmış..
Kazandığı zaferi Roma'ya yazdığı mektupta Sezar; 'Veni- Vidi- Vici' diyerek özetlemiş..
Bu söz öylesine derin bir etki yarmıoş ki o dönem, kalyeler başta, benzer önemli yerlerin  kitabelerine asılmış.. Roma sikkelerine basılmış.. Halkın dilinde, bir öneli söze dönüşmüş.
Oysa ki diyorum azizim; Biz Türkler bunu, binlerce yıl yapanlarız..
Kazananlar olmuşuz hep... 
Yenip yenip, yeni Zaferler kazanan, destanlar yazanlar olmuşuz.. 
Güne özel bahsettiğim bu sözü, yani; Veni – Vidi- Vici' yi, tarih boyu Türkler hep yaşatmış.. dile, söze; lafa  getirmeden üstelik!..