Sokakta, bir gün el uzatsanız.. Bir iki yudum yiyecek sunsanız, sizi her gördüğünde tanıyan canlıdır aynı zamanda Kedi...

Bazen, metrelerce öteden koşmaya başlar, sizi gördüğünde... Ve, öyle bir ayaklarınıza dolanır ki, an gelir düşmemek için sendelersiniz.
Peki ya, Kedi gördüğünde, tüyleri diken diken olanlar.. Korkudan cıyak cıyak ses çıkaranlar.. Dahası, Kedilerin üzerine su atanlar.. Böylelikle bir tür şiddet uygulayanlar..! Diyecek söz bulamıyorum.. Birazcık İnsaf yahu..
Kedi sevgim tartışılmaz. Köpekleri de aynı şekilde severim.  Onlar, yaradanın sessiz kulları. İnsana muhtaç canlılar. 
Kediler üzerine bir anlatıma rastladım geçende. Merak içinde okudum elbet kaleme alınanları.
Bahsedilen dönem, ANTİK ROMA.. Ve Antik Roma’nın Kedileri idi sözü edilenler.
Hep deriz ya, bir kedi ve Köpek gördüğümüzde, ne kadar Sevimli diye..
Sevimli, akıllı evcil hayvanlarımızdan olan bir canlı türüdür Kedi..  Kısacası, Kedilerin tarihte önemli rol model olduğunu da biliriz..
Üstelik, o tarihlerde, bir hayli eski ve zengin bulgularla çeşitlendirilenler olmuştur kediler.
Kedinin kutsiyet arzetmesi tanrılaşması yanhi, Antik Mısır tarihinde mevcuttur.. M.Ö 2000 lere kadar uzanır bu süreç. Taş üzerinde resmedilmesini, orada görüyoruz. Mısır’ da..
Antik Mısır' ın Bedevi kültürünün kırk yerleşim yerinde, altı yüz mezar kompleksi mevcut.  4 bin yıllık  bir mezar bölgesi burası.
Ayrıca da burada yapılan arkeolojik çalışmalar sırasında, mumyalanmış Kedilere rastlanılmıştır.
Dünyanın harikaları arasında geçen Piramitlerdeki rölyeflerde de Kediler bulunmakta.
Yani azizim; Mısır kültürünün Kedilere yüklediği değer öyle böyle değil.. Mısır kültüründe Kediler bir ilah olarak kabul edilmiş..
Bahsettiğim yazıda; Tanrıça Sekhmet' in kızkardeşi tanrıça ‘Bastet’ iden de söz ediliyordu.  Ve şöyle bir bilgi geliyordu, Tüm Mısırlı ailelerin evlerinde bir kedi yaşardı..
Anımsayın şimdi ninelerimizin evlerinde de vardı hep bir Kedi..
Bu arda, dile getirilen bir ayrıntıda Herodat geçiyordu. Ve şöyle deniliyordu; Herodot, kedileri öldüğünde Mısırlıların kaşlarını traş ettiklerini ve ".çünkü güzellik de onunla birlikte gitmişti" bilgisini bize iletiyordu geçmişten söz eder iken.
Zengin ya da fakir, her evin kendi kedisi vardı bizlerde de, takii 90’ lar gelene kadar. Sonra bir şeyler oldu.. Tüyü idi kılı idi, kendimizi hasta eder sandık kedileri..
Köylerde, evlerin bekçisi gibiydiler. Fareye ve Yılan savar bildik biz hep kedileri.
Mısırda, yılan kabusu yaşanmış mıdır bilemem de, Kedi heykellerinin bir çoğu altın veya gümüş küpelerle delinmiş kulaklara ve yarı değerli taşlarla işlemeli gözlere sahiplenmiş sanat eserlerinde.
Bubastis harabelerinde yapılan arkeolojik kazılarda ne olmuş biliyor musunuz..? Kol ve bacaklarıyla gözleri bağlı ve öbür dünyada hayatta kalmak için süt dolu kaseleri ile gömülmüş devasa bir mumyalanmış kedi mezarlığı bulunmuş.
Şu sevgiye bir bakın hele.. Sonrası hayatı da düşünmüş mısırlılar.. biz de, tekmeleyip, sopa ile dövelim, hatta üzerlerine su atalım..
Kara kedi, gizemli geceyle ilişkilendirilmiş Mısır’da., Saırım, bu bilgiden ötürüdür, kara kediyi milletçe uğursuz saymamız.
Mısırlılar, kedileri miyavından yola çıkıp, "Miou veya Myeou'yu" hatırlatan bir isimle çağırmışlar. Biz ne yapmışız; çağırır iken gel pisi pisi.. kovarken de piiisstt demişiz. Ne yaman bi çelişki.
Herodot' un antik Mısır kedileri hakkında anlatılarında şöyle bir bölüm yer alıyormuş.. böyle diyorum, çünkü ilk kez haberdar oldum bu anlatısından.
Peki, ne mi demiş Herodot; "Bir yangın çıktığında kedilere gerçekten garip şeyler oluyor.
Ev halkı kedisini düşünerekten onların etrafını sarar, ama hayvanlar altından üzerlerinden kayarak ateşe atlar ..
Kedisi ölen Mısırlı kaşlarını tıraş eder ama, köpek ölürse başını ve tüm vücudunu da tıraşlar...
Kediler mumyalanıp Bubasti kentinde Bastet kutsal alanına gömülürler..
Diodorus, 180. Olimpiyat sırasında (MÖ 60 ile 56 yılları arasında) Ptolemaios Mısır'ı ziyaretinde, yanlışlıkla bir kediyi,  öldüren bir Roma vatandaşının ölümünü talep eden bir kalabalığın gazabına tanık olduğunu anlatır....”
Yaşa Herodot yaşa.. Ne güzel vermişsin mesajı. Elin Mısırlısı kadar olamadık bizler. .Olamayız da bu gidişle..
Ruh halin yerinde ise, ‘ah ne güzelsin sen’ diyerek övgüler yağdırdığımız kedilere, kızınca, üzerlerine su serpenleriz, tekmeleyip, elimize geçenleri fırlatanlarız vesselam..
Bence de çok faydalı evcil canlı kedilerin, antik Roma'daki konumuna gelelim şimdi..
Etrüsklerin arkeolojik buluntularında bir kediyi tasvir eden küçük taş heykeller bulunsa bile, kedi Roma'ya Yunanistan' dan sonra gelmiş. Bu kanı, Arkeologların kanısı.
Bu kanıya göre; Romalılar, Yunanlılar gibi, fareleri kontrol etmek için gelincik, kayın sansar gibi diğer etoburları kullanmış.. Ancak kısa süre sonra kedilerin eve ve sahiplerine bağlanarak  daha kolay evcilleştirildiğini fark edince, kedi sever olmuşlarmış.
Bizler kedileri sevmek için, illa bir illet ve neden mi arayacağız yahu..!