Mart ayı bitmeden tepki vereceğini düşündüğüm sayın Belediye Başkanı Gökhan, meğer Nisan’ ı beklemiş.

Nisan ayı meclis oturumunda, “18 Mart Yerine AKP Mitinginde Konuştum” sözleri ile, o önemli güne ilişkin konuşması, biliyorum ki ben gibi Çanakkalelilerin, pür dikkat kesildiği anlardı.
 CHP’ li Çanakkale Belediye Meclisi’ nin  Nisan ayı Olağan Toplantısına, bence Başkan Gökhan’ ın 18 Mart gününe anımsatarak yaptığı konuşması damga vurdu.
Sadece 18 Mart günü dediğime bakmayın. Elbette ki 18 Mart, aynı zamanda bir dirilişin, var oluşun kısacası Zaferin günü.
Her bir Çanakkale yaşayanı için en küçük ayrıntısına dek bilinen 18 Mart’ı anlatıp, olayı Temcit pilavı haline dönüştürmemek adına, içimden geçenleri yazmıyorum.  Çünkü buna kalkışsam, sayfalar almayacak.
Lafı uzatmadan, döneyim Nisan ayı meclis oturumuna.
Bir önceki ayın genel değerlendirmesini her zamanki gibi, yeni oturumda yapan sayın Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, 18 Mart Şehitleri Anma ve Deniz Zaferi’nde stadyumda yaşandığını anlattığı, kendi tabiri ile ‘provokasyonlara’ değindi.
Dedi ki; ‘18 Mart törenlerindeki yuhalanmasına ilişkin’ ;
“Yuhalayanlar gencecik çocuklar, onları kışkırtanlar, provoke edenler asıl suçlu”
Elbette bu kadar değil di söyledikleri. Önce, kendisinin o kürsüde Ülgür Gökhan olarak değil, Çanakkale’ nin Belediye Bakanı olarak bulunduğuna işaret etti.
Ardından da; Tribünlerde kendisini, Çanakkale belediye Başkanını yuhalayanların, dışarıdan getirilen bir kitle olduğuna vurgu yaptı.
 Çanakkale ile ilgisi olmadığına dikkat çektiği bu kitlenin de kışkırtıldığını da iddia etti.
Tam olarak şöyle dedi diyebilirim. Çünkü birebir edilen sözleri, aslan parçası muhabirim Cuma çözdü.
Peki muhabirimiz Cuma Deren, konuşma kayıtlarında  geçenleri nasıl mı çözümlemiş.  
Buyurdun birlikte okuyalım. Aynen şöyle;
“18 Mart günü törenlerinde Çanakkale için hem köprümüzün temeli atıldı, hem de kutlamalar yapıldı. Keşke üç beş sene önce yapılsaydı ama olmadı. Güvenlik tedbirleri noktasında yoğun çalışmalar yapıldı.
 Diğer kutlamaları da pazar günü yaptık. Bu konuda birçok spekülasyonlar oldu. Ben konuşurken yuhalamalar oldu.
 Ben Ülgür Gökhan olarak konuşma yapıyor olsam yuhalarsın, tamam, o da hoş değil.
Dinle ama alkışlama. Siyasi bir karşıtlık olarak yapıyorsan uygun değil. İki yıldan beri bu süreci yaratmaya çalışıyorlar.
Ben konuşmamı yapıyorum. Hatta bu sene onlara el de salladım, teşekkür de ettim. Ama ben orada Ülgür Gökhan olarak konuşmuyorum. Çanakkale Belediye Başkanı olarak konuşuyorum. Orada yetki Çanakkale Belediye Başkanı olarak bana veriliyor.
Yuhalayan arkadaşlarımızın, Çanakkale halkını yuhaladıklarının farkında olmaları lazım.
Ben yuhalayanları suçlamıyorum. Onları kışkırtanlar var. Onlara bakıyorum. Onlar genç çocuklar. Provoke oluyorlar. Proveke kurbanılar.
Orası bir devlet töreni alanı. Resmi geçit var.
Bir devlet töreni alanı orası. Devlet töreni alanında bana ne kadar kızarsan kız, bunu yapamazsın.
Başkan konuşmasın de, beni konuşturma. Ancak burada devlet töreninde konuşan birini yuhalamak son derece yakışıksız.
Bazı hemşerilerim maalesef böyle. Oradakiler bayram için gelmemişler. AKP mitinginde konuştum ben.
Cumhurbaşkanı konuştu, bizi çağırdı, kurdeleyi kestik geriye döndük oturduk kimse kalmamış.
Karşı taraf boşalmış, görevlerini yaptılar gittiler. Çarçabuk bitirilen bir tören.
Cumhurbaşkanını izlemek istiyorsan git her yerde izle”
Baştan da bahsettim ya, ‘sonunda patladı’ diye de bir başlık attım. Aynen de öyle olmuş.
Ne diyelim, gelece yıl benzer tepkiler yaşanmaz da, Zaferimizin törenine azıcık da olsa gölge düşmez.
Sayın başkan bu kadar da konuşmamış elbet, meclisin Nisan ayı oturumunun açılışında.
Konuşmasının devamında, Çanakkale’ nhin bir gün sonrasına, 19 Mart’ a dikkat çekmiş.
Bu günü anlatırken de; “Ertesi akşam fener alayında ve konser sırasında elbette ki ben de esas bayramı kutlarken, Çanakkale halkına anlattım.
Coşkuyla bayramımızı kutladık. Çelenk koyma alanına girerken üstüm arandı diye yaygara koparmışım. Özellikle o kapıdan girmişim. Benim tek bir yerde bu konuyla ilgili şikayetim yok.
Ben devletin aldığı kararlara uyan bir insanım.
Biz bunu planlamışız. Aranmaya tepkim olmadı. Çünkü arayan insan beni taciz etmek için aramıyor. Şov da yapmadım. AKP İl Başkanı da aynı görüşü paylaşmış bu konuda.
Teessüf ediyorum kendisine. Ben hiç tereddütsüz aratırım. Benim adıma senaryolar yazıyorlar. Komik duruma düşüyorlar. Bu nokta bir şey elde etmeye çalışıyorlar” sözleri ile, Mart ayında söylemediklerini, Nisan’ da dile getirmiş olmuş sayın Başkan.
Meclis konuşmasında, dikkat kesildiğim bir nokta daha vardı ki, O’ da Altıncılar üzerine edilen sözlerle geliyordu.
Ne mi demiş szayın başkan? Aceleye ne gerek. Hemen paylaşıyorum dediğini;
“ALTINCILAR YİNE ORTAYA ÇIKTI…”
Atikhisar Barajı su toplama havzası üzerinde bulunan Kirazlı bölgesinde yapılması planlanan altın madenciliği ile ilgili olarak korkularını da dile getirdiği konuşmanın çözümünde geçen şekliyle, sayın başkan;
 “Çanakkale içme ve kullanma suyu biliyorsunuz Atikhisar Barajı’ndan temin edilir. Yaşam kaynağımız Atikhisar Barajı tehlikede” demiş ve eklemiş.
Şimdi bu tehlike iddiası karşısında, gel de pür dikkat kesilme. Ya doğru ise?
Hepimiz musluktan akan suyu bir şekilde kullanıyoruz. Çoğu zaman tüketmesek de, yüz yıkıyor, el yıkıyor, hatta gargara yapıyoruz.
 İşte bu noktada, yapılan konuşmayı paylaşım istedim. Hepimizin musluk ile bir bağlantısı var sonuçta.
Sayın başkan Gökhan; “Altıncılar yine ortalığa çıktılar. Maden işletme ruhsatı alma aşamasına geldiler.
Orman Bölge Müdürlüğü’nün Kirazlı Bölgesi’nde 2 bin 500 dönüm alanın altın arama faaliyeti için tahsis ettiğini duyduk.
Ne yazık ki, bizim koruma havzamız vardı, uç nokta, bunu da son 100 binlik planda daha aşağıya aldılar ve Kirazlı Bölgesi kurtuldu.
Kirazlı’ da o ilgili alanda, bir tepe var. Tepenin bir tarafı Çanakkale Atikhisar Barajına su taşıyan dereler ile dolu, bir tarafı da Bayramiç Barajına su taşıyan dereler ile dolu. Tabiatı ile öncelikle bizi ilgilendiren Atikhisar Barajına doğru gelen su yataklarından gelen suların nereye geldiği ve nereden geldiği. Şimdi burada sivil toplum örgütleri 2 Nisan günü Balaban Tepesi’nde bulunan orman gözetleme kulesine bayrak asarak eylem yapmışlar.
Mücadeleye devam edeceğiz diyorlar. Sonra arzu eden arkadaşlar ile birlikte ben de gitmeyi düşünüyorum. Meclisten gitmek isteyen arkadaşlarımızı da götürürüz. Bir firma önde başka o arkadaki firmayı örtme firması, esas firma bu noktada orman tahsisini almış, şimdi de işletme ruhsatını almak üzere gerekli çalışmaları yapmak üzere gerekli çalışmaları yapıyormuş. İşletme ruhsatında Özel İdare, yani Valilik kanalı ile alabilme durumu ile karşı karşıya. Meclis olarak idari ve hukuki süreçlerin başlatılması için sizden yetki isteyeceğim. Bu konu artık çevrecileri aşan bir konu oldu”  demiş.
Yani tehlike uyarısı, hem Çanakkale , hem de sayın başkanın memleketi Bayramiç’i de ilgilendiriyormuş.
Hadi buyurun. Burudan yakın durumu…
Umarım, iddialar asılsızdır….