Günümüzdeki yaşanmışlığa, geçmişten bir örnek ile mukayese etmek amacıyla yazmıyorum aklıma geleni.

 ‘O yıllar da öyle idi, şimdi böyle’ demek için de değil aklıma gelen.
Bir kaza üzerine rastlayınca, dursan bir türlü, durmasan başka türlü.
Sadece, bir yaşanmışlık ardından hafta sonu objektiflere yansıyanı görmek bu gün niyetim.
Şimdi bir olayı hatırladığım için, ‘vay efendim, vekile yağdanlık mı?’ diye de yorumlar alacağımdan da şüphem yok ayrıca.
Bir çok gazeteci arkadaşın haberdar olduğu konu üzerine; “Turan, yaralıları teselli etti” şeklinde atılan başlıklarla anlatmaya çalışılan bir kazanın detaylarını gördüm, haber ajanslarında.
 Bir kaza yaşanmış, olay yerinden geçen AK Parti Grup başkanvekili ve Çanakkale Milletvekili Av. Bülent Turan, araç içinde sıkışan yaralıyla olduğu gibi, araçtan çıkanlar ile de bir süre ilgilenmiş.
Ulaştığım haber metni ve görsellerinden yala çıkarak, kazanın detaylarını verecek olursam, olay kısaca şekliyle şöyle;
“Çan-Çanakkale karayolunda meydana gelen trafik kazasındaki yaralıları AK Parti Grup Başkanvekili Çanakkale Milletvekili Bülent Turan müdahalede bulunarak, teselli etti”
Bilindiği üzere siyasetçilerin sahadaki hareketliliğinin nedeni  Referandum.
Referandum çalışmaları için, Çan’dan Çanakkale merkezine dönmek üzere beraberindekiler ile karayolu yolculuğuna çıkan AK Parti Grup Başkanvekili Çanakkale Milletvekili Av. Bülent Turan, yolda meydana gelen trafik kazasına duyarsız kalmıyor, içinde bulunduğu aracını yol kenarına çektiriyor.
Sonrasında sayın vekil Av. Turan, kazazedelerin yanında koşuyor. Ayak üstü geçmiş olsun dilekleri sunduğu gibi, yaralıların durumlarını soruyor.
 Kaza yapan araçlardaki çocuklarla ve aileleriyle ilgilenip onları teselli etmeye de çalışıyor.
Sağlık ekipleri gelinceye kadar olay yerinden ayrılmayan bir isim oluyor vekil Turan.
Bu arada kazazedelere sürekli moral vermeye çalışan kelamlar da ediyor.  Amacı belki de, olayın şokunu atlatmalarına yardımcı olmak.
Bu olaydan söz ederken, geçmişten bir örneğe geçmeden önce; Çan-Çanakkale karayolu bilindiği üzere şimdiki haliyle geliş ve gidiş olmak üzere ikiye ayrılı durumda.
Kazanın yaşandığı noktada ani duraklamak bir yana, durmak için aracınızı müsait bir kenara çekebilmektesiniz. Yani ikinci bir kazaya neden olma riski neredeyse yok denecek kadar az.
Peki ya geçmişte nasıldı? Bu bahsettiğim yoldan on yıl kadar önce geçmeyenimiz yoktur. En azından, benim gibi  orta yaşlı bir Çanakkaleli iseniz…
Bol virajlı ve oldukça dar. Şimdiki gibi öyle geliş üç, dönüş üç şerit değil….
Vekil Turan’ ın moral verip, teselli etmeye çalıştığı bu haberin detaylarını okurken, aklıma birden o kaza geldi.
2000 yılı idi sanıyorum. Aylardan da yanılmıyorsam Ocak.
Haberi kaleme alan isimlerden olduğumdan, birebir muhatabı değil de, etrafındaki bazı isimlerden çok da tepki topladığım o kaza düştü birden aklıma.
Hürriyet ve Milliyet gibi gazetelerde oldukça büyük yer tutan; ‘Bakan Kaza’ ya Baktı Geçti…!’ başlığı ile yayımlanan o haber…
Arşiv’den diye başladım ya bu güne. İşte aklıma gelen bir kaza haberi ve bir politikacı ile bağdaştırıldığı şekliyle kaleme alınanlar.
Hürriyet’ in 12 Ocak 2000 tarihli arşiv kaydı.
“Biga-Çanakkale yolundaki bir kazadan hemen sonra yoldan geçen ANAP'lı Başbakan Yardımcısı Cumhur Ersümer'in 50 araçlık konvoyu yaralılara yardım etmedi.
Konvoyu izleyen jandarma aracı yaralıları hastaneye taşıdı” şekliyle anlatımlar.
Haberin detaylarında ise, “Başbakan Yardımcısı Cumhur Ersümer' in konvoyu, Biga-Çanakkale yolunda meydana gelen ve 5 kişinin yaralandığı trafik kazasının hemen ardından aynı yerden geçerken, konvoydakilerin yerde yatan yaralılara yardım etmemesi tepkiye neden oldu. 50 araçlık konvoydaki jandarma aracı durarak, yaralıları hastaneye taşıdı.
Biga'dan Çanakkale'ye giden H. T. (55) yönetimindeki  özel otomobil, karşı yönden gelen Z. M. (31)  yönetimindeki otomobille, Lapseki İlçesi Şevketiye Mahallesi mevkiinde çarpıştı.
Kazada H. T., çocukları C.(19), K. (17) ve annesi N. T. (85) ile diğer otomobil sürücüsü Z. M. ve yanındaki A. Y. (37) yaralandı.
Ağır yaralı bir kişi, yoldan geçen bir araçla hastaneye götürüldü. Diğer yaralılar için ambulans beklenmeye başladı. Yaralılar yol kenarında yatarken seçim bölgesi Çanakkale'de ilçe örgütlerini ziyarete çıkan Bakan Ersümer'in başını çektiği 50 araçlık konvoy kaza yerinden geçti. Ancak Ersümer, kazaya kayıtsız kalarak konvoyla birlikte yoluna devam etti”
YİĞİDİ ÖLDÜR AMA, HAKKINI DA VER…
Bu arada bir hatırlatma yapmakta fayda görüyorum. O tarihte, bildik Lapseki-Biga kara yolu. Çan-Çanakkale karayolundan farkı ise çok virajlı olmayışı. Bunun dışında tek şerit gidiş tek şerit geliş.
50 araçlık bir konvoyun, can pazarı yaşanan bir yolda ani durması, ya da duraklamasını siz düşünün gayri.
Niyet eleştirmek olacaksa, eleştirmek için türlü bahane elbette uydurulur. Niyet meselesi vesselam…
 
O haberin detaylarını kaleme alırken, kurduğum cümleler arasında; “Kazaya neden olmamak için durmamışlar” şeklindeki bir ölüm vardı ki, o da kesinlikle doğruydu bence.
Tabi görme meselesi. Görmek istediğiniz gibi bakarsanız yaşanmışlığa, o’nu görmek her daim mümkün.
 Kıyaslamak adına değil aklıma düşen 2000 yılı kazası.
O yolda, o yılarda durmak mümkündü belki ama, ya istenmeyen bir başka kazaya yol açılsaydı duruldu diye,  o zaman ne yazılırdı?
Kısacası, İki ucu, sıkıntılı değnek…
Gazete patronları gibi, yazı işlerinin de yorumlar kattığı bir dönemin haberciliği bir yana, bu günlerde biraz mantık ile yaklaşılırsa görünene, şimdiki habercilik bir başka yana.
Çağ mı atladık ne? Tıpkı bir zaman bırakın durmayı yol alması güç yollar gibi….
Mantığın bittiği yerdir ya bazı kurumlardaki anlayış. Hani Asker ocağı gibi.
Bir dönem benzer mantıksızlıklara kurban gidenler, görülmek istendiği gibi görüldüklerinden, hakikaten çok eleştirilmişlerdi çok…
Neyse ki şimdilerde; artık,  mantık….