Türkçeleştirelim bir de, ne denilidğini özetleyelim; GÖKTANRI TUĞUMU BOL KILSIN, GÖKYÜZÜ KORUNAĞIM OLSUN..

Türkçeleştirelim bir de, ne denilidğini özetleyelim; GÖKTANRI TUĞUMU BOL KILSIN, GÖKYÜZÜ KORUNAĞIM OLSUN..
Hep birlikte amin denilesi bir dua değil mi..!
Bir de güne özel söz edelim şimdi..
"Kün öküş ola..."
Bunlar nereden mi çıktı sabah sabah..? Türk mitlojisinden ebette..
Biraz daha açalım konuyu.. Türk mitolojisinde Güneş, bilinen en eski kült olarak tanınmaktadır.
Bunu hatırladık değil mi.. Güneş önemli bizde.. Son derece önemli..
Güneş, dünyanın merkezi olarak tasarlanan Altın Dağ'ın etrafında dönen gök cisimlerinden biridir o tarihte,., Gerçi halen de öyledir...
Güneşin, Türk  mitolojisindeki karşılığı, Kün'dür... Ve de biz Türklerde pek eskidir bu tanım. Türklerin kendilerine şef olarak tanıdıkları büyüklerinin 'Semaoğlu', (yani  Güneş oğlu,,) olduğuna dair inançlarına da ortak olarak rastlanmakta.. Bir aralar edindiğim bu bilgiyi de paylaştım laf açılmış iken...  
Ve gelelim, hayli eskilerden söz etmeye..Ne de olsa, tarihin içinhde öyle eskilerden v arız ki, dünya milletelri bizleri kıskanır elbette.
Tarih boyunca Güneş, kimi zaman gücünden korkularak tapınılan, tanrı yerine konulan, ulaşılmazlığın simgesi sayıldı.. Varlık - yokluk gibi algılansa da Güneş, Türkler için farklı anlamlar da ifade etti. Yani azizim;  Türk Kültürünün önemli bir öğesi oldu hep Güneş..
Bu arda., altını çizmek geek; Güneş, Saha Türkleri için de çok önemli sayıldı..
Ve de bu yüzdendir ki, kendilerine 'Beyaz Güneşin Çocukları' dediler hep..
Tarihi bizler yazdık NOKTA.. Eski Türkler, hakanlarını 'Güneşin Oğlu' olarak kabul ettiler.. Güneş gibi aydınlıktı çünkü  Hakanlar..
Bu arada, sağlık, salimlik, iyilik, rahatlık mevzuusundan  da söz etmek gerek..
Türkçede selamlaşmak için yaygın biçimde kullanıldığı görülen ifadeler arasında, aman,  esen ve sağ/sav sözcükleri ile bu sözcüklerden türetilen çeşitli ifadelerin önemli bir yer tuttuğu görülüyor ya, bununun nedeni sizce nedir..? Yine eski Tüklerdir..
Bağlantı, çok büyük.. Günümüzde, Türkiye Türkçesinde unutulmaya yüz tutmuş hâlde bulunan ve kullanımı süren bir ifade var.. Hatırladınız değli mi..'esenlikler dilerim'
 Hatta hatta, 'esen kalın' ifadesi..  Yani azizim; esen sözcüğünden türeyen çeşitli ifadelerin, Türk boyları arasında yaygın olarak kullanıldığı tarih boyu görüldü e günümeze kadar da geldi. Biliyoruz ki, yüzyıllar boyu da sürecek..
Biz vardık tarihte, bundan sonra da hep olacağız buraya da bir NOKTA....
Esen sözcüğüne ilişkin takıntım var.. Es deli rüzgar deriz ya hep,  Güneş bizi çok ısıttığında, bundan ötürüdür es deli rüzgracı oldum ben hep..
Kısa soluklu bir araştırma neticesinde, Altay Türkçesinde, es ve esen'den ,türeyen ifadelere rastalıdm.. Sağlık, afiyet, sağlıklı temennilerimizin başında yer buluyor es ve esmek.. 
At üstünde başladı hayat.. At üzerinde sürdü asırlar boyu.. Bir coğrafyadan, bir diğerine, rüzgar gibi esti geçti yiğitler..  
Kimi zaman kadınlardı at koşturan 4 nala, kimi zaman oğullardı..
Kısacası; öyle değerli bir nesilin devamıyız ki azizim,
Bu duvam elbette ki herkese gelsin;  "GÖKTANRI TUĞUMU BOL KILSIN, GÖKYÜZÜ KORUNAĞIM OLSUN.."
Zamlar cep yakıyor, hayat haliyle yaşanmaz hale geliyor..
Simit olmuş 4, çay olmuş 5 lira..
Çok ısrarcı Çay tiryakisi olarak, en çok da bundan etkilendiğim doğrudur buarada.
Bir dost sohbetinde, hesap yapyor sürekli zihnim..
'Bir çay daha' sorusunu edeyim mi, etmeyeyim mi deyim bu ara..
Simit olsa da olur, olmasa da.. Da; çay illaki olmalı be azizim..