Bir kısım tanıdık ise, “babam da kullanırdı…” diyerek, çakmağımla anılarını tazeliyor..

Kafede, iş yerinde, çat kapı ziyaretlerimde, hep bana eşlik eden ve elimden düşürmediğim İMCO’ dan söz ediyorum.. Namı değer, Muhtar Çakmağım..
 
Madein Austria.. Avusturya malı çakmağı bilmeyenimiz yoktur.. Türlü türlü modelleri üretilmiştir.. Son yıllarda, antika tutkunlarının rağbet ettiği ürünlerden.. Bende de hayli fazlası var.. Yıllar içinde üretilen türlü Modellerinin nerede ise yarısına sahibim.. Mini bir antika koleksiyonum oluşuverdi, İMCO merakım ile..
 
Bazılarının baklava dilimli modellerinde, renk renk, yanar döner görünümü ile, eskilere götürüyor insanı.. Anılar depreşiyor, çakmağı elimde gören hemen herkeste..
 
Bazı  modellerinde,  eski damalı taksileri andırır şekiller de bulunuyor..
 
Hele bir tanesi var ki, ‘Assos’ adını taşıyor böğründe.. O modeli, ara ara, Assos cigarası var iken kullanıyorum.. Dönemlik ürün, cigara markasına özel yani..
 
Peki ya, nedir bu Muhtar çakmağı..  Nereden almıştır bu tanımı.. merak ettiniz mi hiç!..
 
MUHTAR ÇAKMAĞININ bir hikayesi var.. Bahsedeyim mi sizlere azıcık.. Merak eden var mı..?
 
Merak eden var kabul edip, anlatayım o vakit hikayeyi..
 
Hikaye şu; -Köyün birine eski zamanda bir çakmak getirmişler, çakmak o kadar kıymetli ki, sağı-solu yakmaması, yanlış işlerde kullanmaması için güvenilir birine teslim etmek gerekiyormuş.
 
Köylüleri toplayıp bu ateş aletini kime verelim diye sormuşlar, köylüler de muhtarı salık vermiş, “İhtiyaç duydukça alır, ateşimizi yakarız” demişler.
 
Muhtar çakmağı alınca ateşin sahibi olarak, elbette ki giderek saygınlığı daha bi artmış,
Etrafında saygı ile eğilenleri daha bi çoğalmış yani..
 
Hikayeye ilişkin bazı anlatımlarda, “ yağcılar toplanmaya başlamış” şeklinde bir ifade de yer buluyor, ondan hiç söz etmeyeceğim.
 
Kısacası, hıkaye bu ya, bazen de şöyle bir cümle kuruluyor, hikayenin içinde; “ateş makinesi sayesinde, saygı arttıkça muhtarın kibri de büyümüş.”
 
Neyse, oralara girmeyeyim hiç..  Bahsettiğim hikayede geçen anlatıma döneyim..
 
“Etrafından daha çok saygı, daha çok korku beklemeye başlamış Muhtar..
 
Ateşi kendine verenin köylüler olduğunu unutmuş.
 
Dalkavukların da tahrikleri ile ateşi baskı ve korkutmak için kullanmaya başlamış, kiminin evini, kiminin tarlasını yakmış.”
 
Cümle genelde, böyle bir anlatım ile kuruluyor, çakmağa ilişkin dile gelenlerde.
 
Hikaye böyle acımasız olur mu demeyin..!
 
Neyse, hikaye bu sonuçta..  
 
Ve gelinen noktada, Tarlalar sürülemez, evler yaşanamaz hale gelmiş… Yana yana..
 
Hikayeye ilişkin dile gelenlerde; “-Muhtarın baskısından köylüler yavaş yavaş köyden ayrılmaya başlamışlar. Ticaret durmuş, köye gelen çerçicilerin ayağı kesilmiş, çevre köyler gelişirken muhtarın köyü giderek gerilemiş.”  diye de bir ifade geçiyordu..  Son derece İddialı bir söz..
 
Sonrası da vardı.. Deniliyordu ki;
 
“Muhtarın köylülerinden biri kendileri gerilerken, çevre köylerin niçin geliştiğini merak edip çevre köylerden birine gitmiş.
 
Oradaki zenginliği, bağı bahçeyi görünce sormuş; ‘Sizde çakmak yok mu?’
 
Köylüler yanıt olarak; ‘Var’ demişler..
 
Bu yanıt üzerine bir yeni soru gelmiş; ‘Peki sizin köy böyle nasıl gelişti, bağınız, bahçeniz yanmadan nasıl böyle kaldı, bizim köyde her şey tarumar oldu?’ diye..
 
Kendilerine soru yöneltilen köylüler sormuş bu kez; ‘Yoksa siz çakmağı bir kişiye mi verdiniz?’ diye, soruya soru ile dönmüşler.
 
Köylü, soruyu yanıtlamış hali ile: ‘evet muhtara verdik.’ diyerek..
 
Bu yanıt karşısında, gelişen büyüyen köylüler’ Eyvah! büyük yanlış yapmışsınız, hiç çakmak bir kişiye verilir mi?’
Biz çakmağı bir kişiye verdik, çakmak taşını başka bir kişiye, benzinini başkasına verdik.
 
Ateş yakmak için üçünün bir araya gelmesi gerekiyor. Biri yanlış bir şey yapmaya kalksa, ötekiler izin vermiyor.’ Vurgusunda bulunmuşlar.
 
Gelelim Benim muhtar çakmağım, İMCO’ ya… Haftada bir kez yakıt ikmali yapıyorum..
 
Her daim, Taş yedeği de bulunduruyorum.. deponun altında.. Pamukların içinde..
 
Cigara dışında, hiçbir ateşlemede kullanmıyorum..  Böylelikle, benim antika, işlevi dışında  kullanılmadığından, ömrü de uzamış oluyor..
 
Eskilerde, en BİRİNCİ ile hep yan yana dururdu İMCO (muhtar çakmağı) Birbirlerini tamamlardı yani..
 
Dedelerimizin, babalarımızın, günlük yaşamda hep yanında olan vazgeçilmez ikili idi..
 
Bana gelince, neden İMCO’ cuyum..
Nostalji güzel şey yahu.. Hem geçmişi yad ediyorum, hem de tanıdıkların hafızalarında bulunan,  anılarını hatırlamalarına bu sayede yardımcı oluyorum..
 
Belki de unutulmaya yüz tutmuş anıların hatırlanmasını tetikliyorum..