Konuşunca mangalda kül bırakılmaz, konu TÜRK olunca.. Türk olmak ayrıcalıktır bence de..

Kimse, ayrım yapma demesin arkadaş.. Bu bir ayrımcılık değil..
Türkiye Cumhuriyeti Devleti sınırları içinde doğan, büyüyen, Nüfus cüzdanında Uyruğu TÜRK yazan herkes ayrıcalıklıdır..Bir TÜRK’ tür sonuçta..
Kimileri, ben bilmem neyim diyebilir.. Önemli olan, kendini TÜRK hissetmek..
Doğum anıdır belki, TÜRK olmayı başlatan..Uyruğunda TÜRK yazıyor ise, mesele bimiştir.. Sen TÜRK olmayı sev, Asil bir TÜRK olarak yaşa yeter..
Doğum anı elbet önemli bir konu..Mesela; Cengizhan…
Resmi bile çizilmiş, doğum anının..  
Cengiz han'ın doğum adı Timuçin'dir. Öyle yazmıştır tarih..
Ne demektir Timuçin? Temuçin-Temur-Demir; sağlam, güçlü ve demir anlamına gelir.
Ve bilinen bir diğer gerçek; Türk-Moğol halkı, çocuklarına bir "Doğum Adı" bir de "Erlik Adı" verir.
Erlik adı bir kahramanlık ya da bir av ritüeli sonrası verilendir..
Cengiz'in anlamının ‘Deniz’ olduğu bir söylenen, savunulandır..
Tengiz Han ‘Denizler Hanı’ demek midir o vakit..?
Belki de öyledir.. kim bilir..!
Üç tarafı denizler ile çevrili cennet vatanımda, Deniz, deniz kenarı illerin yaşayanları için bir ayrıcalıktır.. Kimlerimiz için de, doğuştan başlayan bir şans olduğu gibi, haktır.
Şahsen, deniz kenarı bir coğrafyada dünyaya gelmiş olmaktan, ayrı bir gurur duyuyorum.. Deniz önemli.. Deniz yok sa, yaşayamamcıladanım bu nedenle.
Sürekli şekilde, kenarına gidip, eşsiz kokusunu doya doya içime çekmiyor olsam da, Denizimin orada olduğunu bileyim, yetip de artıyor.
Deniz, deniz ürünleri, deniz yolu vesaire..
Deniz yol oldu bize.. Bir yakadan bir yakaya geçmemizde..
Bazen feribot oldu üzerinde yüzen; bazen bir kayık.. Bazen bir motor, bazen bir Zodiak..
İçinde olduk bazen, güneşin yakıcılığından kurtulup, serinlemek için..
Bazen, denizin ürünleri oldu karnımızı doyuran.. Balık, Midye, Ahtapot, Tarak..
Deniz ve Deniz Kültürü.. Ayrıcalığın, göstergesi.
Vakti geldiğinde, Sardalye’ yi elle yedik.. Çünkü, vakit Boklu Kebap vakti..
Midyeyi., teneke üzerinde, odun ateşinde pişirdik kumsalda.. El yakar iken kabuğu aldık içini, attık ağzımıza.
Cengizhan, bu günlerde bizim taraflara bir uğramış olsa, ne derdi acaba? Karşılaşıtğı duruma sessiz mi kalırdı?
Bazen, söz bitiyor.. İma vakti başlıyor..
Anlayana edilir söz.. Ne demiş atalar: “Anlayana Sivrisinek Saz, Alamayana, Davul Zurna Az..”
Şaka bir yana, Mavi Vatan geçilemez oldu bir süredir.. İnsan oğlu biraz öfkeli.
Rüzgar değil bu kez neden, Öyle olsa Posedion’a olurdu her türden sitem.
Rüzgar tanrısı bile şaştı kaldı bence duruma.. Cengizhan ne yapsın ki, şimdi şaşmamakla..
Bir bilir yazmış: Söylenceye göre Timuçin, bir eli yumruk şeklinde doğar ve eli açıldığında avucunun kan pıhtısıyla dolu olduğu görülür.
Ve; Babası Yesügey Bahadır… Bu durumu öğrenince, oğlunun büyük bir savaşçı olacağını ve yeryüzünde çok kan dökeceğini söyler.
Ve gün gelir, öyle de olur.. Tengiz Han gerçekten çok büyük bir savaşçı, fatih ve kan dökücü olur.. Tarih öyle yazar..
TÜRK, TÜRK olalı, bin bir efsane bildi, bin bir işkence gördü..
An geldi hava esti kaldı bir yakada, an geldi sis bastı, kökten kıpırdamaz oldu koca gemiler..
An geldi, arıza yaptı demirden geçit verenler..
Çanakkale, Çanakkale olalı, çok hava gördü.. Çoğunlukla denizi kudurtan lodos..
Hele hele, 9 kuvvetinde Poyrazlara tanık olduk ki, o da geldiği gibi geçti.
Diyeceğim o ki; yeter artık böylesi düşünce...
Düşünmeden hayat bulan icraat, iyisi için uğraş verenlerin sabrını taşırır.. Demedi demeyin…
Çanakkale hep en iyisine layık..