Yalnızlık zor şey.. Bir tek Rabbime mahsustur yalnızlık..

Poza vermeye gelince çok olanlar, destek ve savunma durumunda yine her zamanki gibi; ‘ortada hiç yoklar..’
Bir kerede yanıltın insanı.. Bu kadar mı ısrarcı olunur, pes yani..
AK Parti kurmayı sayın vekil Turan’ ın benzetmesine konu isim bilinse de, etrafında olup onunla fotoğraf çektirme yarışına girenler yine bildikleri halde konuyu, tek bir savunmada bulunmadı..
Buna da bir; “pes yani..”
Syın vekilin, ‘dangalak’ ifadesi nedeni ile aklıma gelmedi, bu konuya ilişkin kendimce yorumda bulunmak..
Biraz daha geçmişe döndüm, pandemi öncesine..
Hatırlayın hele o günleri.. Uğruna, ünlü bir ismin beste de yaptığı, Çevreci tepkinin adresi Balaban ve civarı..
Bir maden işmletmesi, sahada faaliyet sürdürüyor..
AK Parti kurmayı sayın Bülent Turan, Çanakkale Miletvekili olarak sesini yükseltiyor.
Sözleri; maden işletmesini savunmaktan öte, bu işletmenin ekonomiye sunacağı katkıya yönelik..
Yeraltı kaynaklarının değeri, bence de tartışılmaz olmalı..
Sayın vekilin, sözde çevreci tepkiye ilişkin o günkü sözlerini tekrarlamak istemiyorum..
Bir kıymeti kalmadı çünkü şu an..
Yatırımcı şirket sahadan çekildi..
Bir hukuk süreci kapıda, olasılık yüksek, Türkiye tonla tazminat ödeyecek.
Bütçeden, milyonlarca dolar sözde tepki sayesinde çıkıp gidecek.
Bu da ayrı bir mesele..  Bunun da sorumlusu belli..
Güne dönmeyeceğim hemen.. AK Parti kurmayı sayın Turan’ ın, o günlerin gündem başlığı üzerine sözlerini, civarındaki tek bir kişi tekrar edememişti.
Ne ilçe belediye başkanları, ne belde belediye başkanları..!
Bu arada, parantez açmak lazım.. İlçesi sınırları içinde maden işletmesi bulunan başkanlar dan da tık çıkmamıştı.. Bunun bir nedeni olmalıydı.. Bu da ayrı bir tartışılır.
Yine aynı tas aynı hamam..
O günlerde de sessiz kalanlar, bu günlerde de yine sessizler..
İsim vermeye gerek yok, Belediye Başkanı denilince hemen akla ilk gelenler..
Nasıl bir siyaset anlaşıyıdır ki, kullanılan siyasi dilin tek bir savunanı olmaz..
Böylesi hat safhada iken, kişiyi yalnız bırakmak, sahi ya; bu neyin siyasetidir..?
Turan yalnız bırakıldı bir kez daha..
‘dangalak’  tanımını kimin için kullandı, bunu etrafındaki herkes biliyor.. Herkes bildiği halde, bunu dillendirmiyor..
Bu arada, günümüzden bir örnek daha vereyim..
Ramazan’ ın son iftar daveti merkeze bağlı bir köyden geliyor, davete icabet ediliyor.. Çağrılanlar orada.. İktidar parti merkez ilçe başkanı da davetlilerden ve katılımcı.
Başka katılımcıların isimleri taker teker köylüye duyurulur iken sunucu tarafından, iktidar Parti Merkez ilçe başakının ismi okunmuyor.. Neden? Çünkü, ‘biz buradayız, geldik’ bilgisi verilmediği için..
Güncel bir konu üzerine, kaleme alınan bir anlatıma rastladım.. Aktarmadan edemeyeceğim.
Konu mühim çünkü.. Önümüzde bir bayram daha var.. Adı: Kurban…
Bayram gibi, bayramlaşma da pek önemlidir.. Bu konuya ilişkin kaleme alınanlar bence çok dikkat çekici idi..
Başlıığı da, önemine dikkat çekiyordu.. 'BAYRAMLAŞMADA 4 ÖZENSİZLİK’ vurgusu ile, sıralanıyordu, özensizlik halleri..
1-İsme yazılmamış toplu mesaj göndermek
2-Standart görsel göndermek
3-Başkasından gelen mesajı bir başkasına yönlendirmek
4-İnternetten bulunmuş standart söz göndermek. '
Kopyala yapıştır, her zaman sorun..Bu, özel gün ve haftalarda, en çok yapılan..
Sözüm ona, değer verdiğimizi gösteriyoruz, kutlu gün ve gecelerin asıl ruhunu zedeliyoruz..   
“Bayram mesajı isme hitap etmeli, kişiye özel satırlar içermelidir” görüşünü, ben de çok destekliyorum..
Kalıplaşmış, sadece kutlamış, göndermiş olmak için gönderilen, hissiyattan uzak özensiz mesajları bırakıp, kısa da olsa yarım elma gönül alma misali ismiyle hitap ederek gönülden yazdığınız bir mesaj, muhataba özel ve degerli olduğunu hissettirecektir. NOKTA…
Bir de dip not diyeceğim; Unutulmamalı, Uslubunuz, kimliğinizdir!