ÖLSEK, KEMİKLERİMİZ KALMAYACAKTI,'HAVARAY' DA, BİR GÜZEL HAVA' DA KALDI...

Sesli düşününce, anlamıyor tabii kimsecikler.. "Ne diyor? kime atarlanmış...!" falan deyip, geçiştiriliyor. Her mesele de böyle maalesef..  Bu nasıl bir iş Allah aşkına !...
Düşünceler sardı yine..Neden mi?
Neden olacak, gözlenen şu vurdum duymazlık halinden..  Başka şehrin ahalisi olsa, kentinin üzerine dile gelen projeleri az da olsa benimser.. en azından..
Biz de tam tersi.. Niye ki acaba..?
Çanakkale için, kimine göre uçuk, kmine göre kaçık, bana göre mantıklı bir projeden söz edilmişti.. Tarih sanıyorum ki 2018 Kasım..
Aradan günler, haftalar, aylar ve de YILILLAR geçti..
Sonuç mu? Sonuç; düşünülen bu proje dillenmedi, dillenmediği gibi tartışılmadı. Hiç sorgulanmadı. Va de koca bir SIFIR.. Proje unutuldu gitti.
----------------------------------
Çanakkale için kafa yorup, insan odaklı düşünenler tek de edğil.. Geçmişte, Boğazın doğal akıntısından enerji üretilmesini amaçlayan düşünceler ortayı çıkmış, kısa süreli heyecan yaşanmış, bir kaç adım, sonra yine SIFIR..
2018 Kasımında,   uzun uzun dile getirdiğim, ilgimi çeken  o düşünceler çin;
"BİR PROJE DÜŞÜNÜN. ÜSTELİK, BİR ADAY’DAN DEĞİL.
DERDİ BAŞKAN OLMAK DA DEĞİL...!" vurgusu geçen bir başmık atmıştım..
Sonrasında yazdıklarım.. Biz unutsak da, ARŞİV unutmuyor Allahtan..
Gelelim, 2018' de gündeme gelen o düşünceye ve bizim yazdıklarımıza.
Olası Yorumlar  insan odaklı olacak eminim..  Projeyi yine dile getireyim.. Belki bu gün ilgi  çeker ve harekete geçilebilir..Ne dersiniz..? Bende umut var, olabilir mi? Neden olmasın..!
Tarih; 2018 Kasım.. Proje Çanakkale isin ve insanı odaklı.. İşte buyurun, ARŞİV' in unutmadığı o projeye ilişkin anlatımları içerir yazdıklarımız;   
-Düşüncelerini, teknolojinin nimetleri ile harmanlayıp; “KENT HALKININ RAHAT ULAŞIMI İÇİN…” diye gündeme getiren Prof Dr. Doğan Perinçek’ in projesine, ‘hadi gel de, dikkat kesilme…?’ Çanakkale yaşayanı olarak; bilgi birikimini ve uzmanlığını, yöneticilere aktarmayı adeta kendine görev sayan, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversite (ÇOMÜ)' nden emekli Perinçek hocanın, dile getirdiği projesini, kimimiz uçuk, kimimiz kaçık bulabilir.
-Lakin örnekleri o kadar çok ki, ‘neden olmasın…?’ 
Ya da, ‘neden yapılmıyor?’  mu demeliyiz…
-Prof. Dr. Perinçek’ in; “Halkıın gönlündeki makam hariç, HİÇ BİR MAKAMA ADAY DEĞİLİM, aday olmaya da niyetim yok.” ifadeleri ile resmen duyurduğuna bir kulak verelim istedim.
-Sözlerinin devamında; “FAKAT ÜLKEM, GÜZEL KENTİM İÇİN dinlenirse projelerim var. Bu ülkenin siyasilerden daha çok, fikir üretecek insanlara ihtiyacı var.
Almanyayı, Japonyayı, Amerika Birleşik Devletlerini, Çin’i ve diğerlerini çalışan, üreten, yaratıcı insanlar bu günlere getirdi.” vurgusuyla yükselttiği sesi dikkat çekiciydi.
Hele hele; “ Siyasilerimizin beceriksizliği yüzünden ülkemizin çok zeki bilim adamları artık Türkiye' de değil, üretebilecekleri ülkelere göç ettiler, göç etmeye devam ediyorlar.” şeklindeki çıkışı, bir bilim insanından geldiğinden, yükselen bu ses, bence daha bir dikkat çekiyordu.
-Diyeceksiniz ki, “Perinçek hocanın derdi ne?”
-Aslına bakarsak, altını çizdiği dert, hepimizin ortak yaşadığı. Yani Trafik.
“ÇANAKKALE'NİN TRAFİK SORUNUNA ÇÖZÜM MÜ İSTİYOR MUSUNUZ?” sorusu eşliğinde, çalışmasından söz ediyor ve “belki sahiplenen bir isim çıkar…” diye de ekliyordu Prof. Dr. Perinçek.
Kendisinin attığı başlıklar vardı, söz ettiği projesine ilişkin ve şöyle diyordu;
“Çılgın değil, akıllı proje. Sarıçay-Havaray sistemi…”
Perinçek hoca, “Sarıçay'ın üstüne kurulacak havaray sistemi ile bir taşla iki kuş.
Uzun vadeli çözüm, Şehrin gelişme alanlarına uzatılabilecek raylı sistemin çekirdeğini oluşturalım. “ ifadeleri ile bahsediyordu projesinden.
Son ra da detayları kaleme alıyordu. Diyordu ki; “Sarıçay Manzaralı, kenti boydan boya kesen raylı sistem. Sistemin üstüne boydan boya güneş paneli yerleştirip elektrik elde etme olasılığı.”
Evet, Çılgın gelebilir belki bu düşününce. Ne var ki, o kadar çok ki örnekleri. Küçük bir araştırma ardından, Perinçek hocanın da dikkat çektiği benzer projeleri, internette görüp incelemek gayet mümkün.
ÇOMÜ’ den emekli ve çoğumuzun, ‘Deprem dede’ diye de isimlendirdiği Prof. Dr. Perinçek; “Benzer Projenin devamını Kepez de sürdürmek gereklidir ve oldukça kolay olacaktır.” diye de ekliyordu.
Konuyu anlatmak ve ilgiyi toplamak için belli ki bir güzel kafa yoran  Perinçek hoca; “Peki, Sarıçay’ a havaray yapma fikri nereden aklıma geldi?” sorusunu soruyor ve yanıtını da veriyordu.
-“Almanya seyahatim sırasında Wuppertal şehrinde havaray sisteminin methini duydum, görmem lazımdı, gittim ve gördüm, iyi ki görmüşüm. Wuppertal havaray sisteminden esinlendim ve uzun zamandır düşündüğüm projemi Çanakkaleli hemşehrilerim ve seçilecek yöneticilerle paylaşmaya karar verdim. Almanya’nın Wuppertal kentinde şehir içi ulaşımda kolaylık sağlamak amacıyla yapılan asma tren, dünyanın ilk asma demiryolu olma özelliğini taşıyor. Şehrin sembolü haline gelen tren hattı, kanal üzerinde 13.3 km uzunlukta ve her seferinde 200'e yakın insanı taşıyabiliyor. Asma trenin bu denli kullanışlı olması, iyi planlanan bir şehircilik örneği olarak gösterilmektedir. 1 Mart 1901 tarihinde şehir içi seferlerine başlamıştır. Halen, insan taşımacılığı yapmakta olan asma tren, şehrin sembolü olmuş ve 26 Mayıs 1997 tarihinden itibaren de tarihi eserler koruması altına alınmıştır.” diyerek. Bahsettiği projeyi de, anlaşılacak akıcı bir dille kaleme alan Perinçek hoca,  merak duyacaklar için anlatıyordu.
“ Wuppertal havaray sistemi…” başlığı altında, şu ifadeleri kullanıyordu; “Bazı hemşehrilerimiz konuya çevre açısından bakacaktır, haklıdırlar da. Bu ülkede yaptığımız her işte çevreyi korumak ve gözetmek zorundayız. Sarıçay üzerine havaray yaparsak çevreye zarar vermemiz söz konusu olabilir mi? Çevreci arkadaşların eleştirilerini dikkatle dinlemeliyiz, dikkate almalıyız. Haklı oldukları konular varsa ilave çalışmalar yapmalıyız. Bence çevreye zarar söz konusu değil. Neden mi? Sistem havadan gideceği için Sarıçay vadisinde akan su ve etrafındaki ağaçlar bu yapıdan hiç etkilenmeyecektir. Bu sistem sayesinde Sarıçay vadisinin ölü alanı trafiği rahatlatacak şekilde devreye girecektir. Çanakkale’miz hızla büyüyen ve kalabalıklaşan bir kentimiz. Daha dün Çanakkale valimiz 1915 Çanakkale Köprüsü'nün bölgeyi kalkınma, gelişme ve cazibe merkezi haline getireceğini söyledi. Biz şimdiden 50 yıl ilerisini düşünerek planlarımızı yapmalıyız. Kentimizin yöneticileri talep selinin önünde sürüklenerek kentin sağlıklı gelişmesini sağlayamaz, kenti yönetemezler. Yöneticiler talep patlaması olmadan kentin gelişme alanlarını saptamalı, alt yapıyı buna göre talep boğazımıza sarılmadan oluşturmalıdır. Şu anda kent yöneticilerin kontrolünde değil, talep selinin kontrolünde gelişip çarpık bir şekilde büyümektedir. Neden çarpık büyüme? Kentimiz kuzey ve güneyimizde üç farklı fay ile kuşatılmıştır. Deprem açısından en korumasız bölgedeyiz. Hal böyle iken yeni binalar Çanakkale ovasında zeminin durumu gözetilmeden alüvyon üzerinde kurulmaktadır. Bu yapılaşma bizi sadece depreme karşı korumasız bırakmakla kalmayıp tarım arazilerinin de tüketilmesine neden olmaktadır. Kentimizin yerleşim alanında heyelanlı bölgelerde bulunmaktadır. Yöneticiler yapılaşmaya tarım alanlarından, alüvyon zeminden ve heyelan olasılığı olan bölgelerden uzak durarak, sayılan sorunlu alanlar gözetilerek izin vermelidir. Neresi sağlam zemin? Örneğin Esenler den Karacaören’e kadar uzanan alan. Başka yerler var mı? Evet var. Yöneticiler önce raflarda duran ve üniversitemize yaptırdıkları çalışmaya baksınlar. Eğer eksikler varsa bir bilene daha danışsınlar.” Kendisinin ne siyaset, ‘ne de…’ vurgusu yaparak bahsettiği proje tek değil, bildiğim kadarıyla. Dahaları da var Perinçek hocada. Bu denli, Çanakkale insanını yakından ilgilendiren sözlere, bence ayrı bir kulak verilmeli. Kendimce yorumlarım, bazen haddini aştığından, iyi si mi, Perinçek hocanın dediklerine döneyim. Diyordu ki; “Havaray projesini önerirken konu iki aşamada düşünüldü, önce Sarıçay vadisinde projenin birinci etabı gerçekleşecek, ardından haritalar üzerinde de anlatmaya çalıştığım şekilde,  3 hat daha yapılacak. Bu planlar yapılırken kendi deneyim ve bilgimi kullanarak söz konusu hatları çizdim. Bu sadece bir örnek. Konu, farklı disiplinleri kapsayan bir heyet tarafından çalışılmalı ve final proje hazırlanmalı. Burada yapılan sadece bir öneri. Önerimi yaparken kentimizin gelişme saplayacağı alanları düşündüm. Yakın bir tarihte kentimizin yakınındaki bazı köyler kent sınırları içinde kalacak. Bu gerçeği düşünerek havaray projesini bu köylere uzattım. Hatlar boyunca tarım alanları yeşil alan olarak korunmalı sadece sağlam zemine yapı izni verilmeli. Bizim dünyada kendini kabul ettirmiş yerli firmalarımız var. Çanakkale havaray projesi yerli firmalar tarafından yapılmalı. Yapım sırasında yandaş kadrolara değil, mesleğinde söz sahibi olanlar görev yapmalı. Bu yapılırsa hiçbir aksama olmadan proje sağlıklı bir şekilde hayata geçecektir.” Kimimize çılgın gelebilir bu proje. Ne var ki, bir yapılsa var ya… Bu noktada, hadi inşallah demekten başka bir şey gelmiyor elimden. Şahsen, ben desem boş. Mevcut yerel yönetim koca koca hocaların dediğine kulak vermez iken, bizim dediklerimiz kulaklardan jet hızıyla geçiyor. Ya da ışık hızı mı demeliydim? Belki bir gün, bu çılgın projeleri hayata geçirecek bir isim çıkar da,  en azından güneşi boşa ziyan etmemiş oluruz. Haydin hoşça kalın…
Taüm da böyle aktarmlıştık 2018' de.. Ve yılar geçti.. Olabilse idi ne olurdu? Bence, Çanakkale' ye faydası çok olurdu...