Adından söz edilir iken, çogumuzun kullandığı terim: Google amca..

Kendisine soramıdğımız konu yok..
hastalansak mesela, o hastalığın belirtileri, tedavisi vesairesi her tür soru üzerine ondan yanıt aradığmıız ilk adres.
Adı bile pek yakın.. Baba yarısı türünden, amca diye andığımız..
Gerçi, başı sıkışanın hiç aklına gelmez, 'Dur bir amcamı arayayım..' demek..
Amcalar, bu kadar yakın iken neden aranmaz da, illa ki google amca..!
Belki, en yakınımızdan da yakın olduğu için.. Bir tık ile ulaşılabilir bir amca olduğu içindir google..
Hikaye dedim, yine araya bir sürü laf sıkıştırdım..
Google üzerine kaleme alınanları okuyunca, biraz da gülümsedim..
Buram buram espri yüklü b.ir hikaye.. Yılın ilk tatil günü, ilk pazarında, reklamlar diyeyim..
Google amca bu kadar meşhur iken, üzerine hikaye uydurulmaz mı..? İşte o hikaye.. Yer Türkiye olunca, hikaye garanti..
İmk satırlar; -Alo, Gordon Pizza mı?
 -Hayır efendim Google Pizza!
 -Yanlış numara galiba, kusura bakmayın.
 -Hayır efendim numara doğru, Google olarak Gordon Pizza’yı satın aldık. Artık Google Pizza.
Goole'un reklamını yapmıyorum.. Yanlış anlaşılmasın.. Düşünrülüp hikayeleştirilenlerden söz ediyorum.
Devamı şöyle;  -Öyle mi? O zaman bir sipariş vermek istiyorum?
 -Tabii efendim. Her zamankinden mi?
 -İyi de, ne sipariş vereceğimi nereden biliyorsunuz?
 -Biliyorum efendim. Son 5 keredir mantarlı, sosisli, sucuklu, kalın hamur istemişsiniz.
 -Hım. Tamam o zaman, yine öyle olsun!
 -Öyle olmasın efendim. Size onun yerine kuru domatesli, biberli sebzeli pizza göndersem?
 -Neden?
 -Bakıyorum da kolestrolünüz 300’ün üzerinde, üreniz de yüksek.
 -Bunu nereden biliyorsunuz?
 -Son check-up’ınız 15 gün önce imiş efendim, ona baktım.
 -Tamam, anladık. Ama ben yine kendi siparişimi istiyorum. İlaçlarımı alıyorum zaten.
 -Özür dilerim efendim, ilaçlarınızı da pek almıyorsunuz. 30 tabletlik kolestrol ilacınızı alalı 90 günü geçmiş.
Hayatımızın bu denli içindeki google'un uyarılarına kızmamak gerek bence.. Hikaye bu ya, her şeyi biliyor çünkü.. Mazallah kızdırmamak greke.
Döneyim, hikayenin kalan kısmına..
İşte sonraki ilk diyalog;  -Sonra tekrar aldım, ay hem size ne?
 -Sonra tekrar almamışsınız efendim, kredi kartı harcamalarınıza baktım.
 -Yahu nakit aldım. Onun kaydı yoktur.
 -Nakit de almış olamazsınız 45 gündür bankadan nakit çekmemişsiniz.
 -A a! Belki başka bir nakit kaynağım var canım, nereden bileceksiniz?
 -Olamaz efendim. O zaman vergi kaçırıyorsunuz demektir. Gelir vergisi beyanınızda başka bir nakit gelir görünmüyor.
 -Yok artık. Yuh be!
 -Sinirlenmeyin. Sadece size yardım etmek istiyorum efendim, asla kötü bir niyet yok.
 -Biliyor musun? Artık gına geldi. Çekip gidicem dünyanın ücra bir  köşesine, ne internet, ne Google, ne teknoloji kafamı dinleyeceğim.  Yeter artık. Yeter be!
 -Biraz zor efendim.
 -A a! O niye o?
 -Pasaportunuzun süresi dolmuş efendim.
Hadi, kaz kaçabilirsen diyor goole amca.. Öyle kolay kaçış yok..
Bu hikayeden, bir pay çıkarmak gerek bence.. Heşey bu denli ortada iken, ortalıkta fazla efelenmemek gerek..