60 bin Vatan evladının, donarak Şehit düştüğü yer.. Sarıkamış...

Kara tarihin şıl dönümü, yine çattı geldi.. Düşününce insan, içi üşüşor daha düşünür iken olanları..
Pek çok yazılan çizilen oldu günlerdir, yıl dönümüne yakın zamanları kapsadı pek çok ifade..
Şöyle bir anlatıma rastladım;  "Sen hiç Sarıkamış'ı !..."  vurgusu ile başlayan..
Ardından da; "Allahuekber Dağı'nda olup bitenleri gördün mü?" şeklinde gelen o acı soru...
Ve hissedilen duyguların kaleme alınışı; "İki insan boyu karın içinde yalınayak koyunları bit dolu, donmuş elleriyle kaşınamayanları...
Donmuş gözleriyle bakan on binlerce askeri...
Sen bunları görmediysen hiçbir şey görmedin demektir...!" şeklinde gelen haykırışı...
Bu denilenler, Yaşar Kemal' den di..
Bu kez açılan hashtag' de içini donduruyordu okuyanın..
 #Sarıkamış... Yıl 1914… Yer Sarıkamış…
22 Aralık'tı facianının yaşandığı o kara tarih.. Sarıkamış‘ta 60 bini donarak olmak üzere, 78 bin şehit vermiştik diye anlatılanlar..
İnsanın içi ürperiyor.. Onbinlerce vatan evladının, üşümeleri önce, ardından da donmaları..
1914 yılının 15-22 Aralık tarihleri arasında yaşandı o darım, o büyük facia..  Sarıkamış yakınındaki Allahuekber dağlarında cereyan etti her şey..
Amaç; Kars’ı Ruslardan geri almaktı ve bu anlamda başllayan  harekata katılan 60 bin asker...
Şehit oldular, kar oldu kefenleri..  -Feci bir vaka, donarak ölüm..
Tarihten gelne anlatımlar var bir de; "-Başkumandan vekili Enver Paşa büyük bir güçle, Rusları hiç beklemedikleri bir yerden, Allahüekber dağlarından aşarak vurmayı ve Kars‘ı yeniden vatan topraklarına katmayı hedeflemişti." şeklinde kurulan cümle..
Anaların yüreği bir başka yandı belki de o an, oğullarının donmuş bedenleri yaktı yürekleri..
Allahuekber dağlarının yer yer 2-3 bin rakımlı geçitlerinde, soğuktu hava.. Çok soğuk..  Isı,  sıfırın altında -30 dereceye kadar düşmüş, takır takırdı, nefesin buharı  donuyordu..
Tarihten nhotlara göre, Kahraman Mehmetlerin  büyük bölümü çölden gelmişti bölgeye, üzerlerinde yazlık üniformaları vardı.
Tarifsiz Soğuk bir yana,  insan üflese, üşüten di belki de bu durum..
Sarıkamış’ta dondurucu soğuk altında askerlerimizin durumunu Kurmay Subay Şerif Bey “Sarıkamış” adlı kitabında anlatmış.. İç tetreten ifadeler vardı, tarifsiz bir üşüme kapladrı içimi..
“Yol kenarında karların içinde çömelmiş bir asker, bir yığın karı kollarıyla kucaklamış, titreyerek, feryat ederek dişleriyle kemiriyordu.
Kaldırıp yola sevketmek istedim. Beni hiç görmedi. zavallı çıldırmıştı.
Bu suretle şu lanetli buzullar içinde biz belki on bin kişiden fazla insanı bir günde karların altına bıraktık ve geçtik”.
Tarihten gelen ifadelerin dahası da var elbet..
Rus Kafkas Ordusu Kurmay Başkan Vekili Dük Aleksandroviç Pietroviç Sarıkamış’ta gördüklerinden bahsettiği anılarında geçen.
İçi yine ayrı bir üşüyor insanın.. Donuyor yüreği..
Nasıl donmasın ki..? Şöyle geliyordu iç donduran, anılarda kalanlar..
“İlk sırada diz çökmüş 9 kahraman. Mavzerleriyle nişan almışlar, tetiğe asılmak üzereler ama asılamamışlar…
İkinci sırada cephane taşıyanlar var, sandıkları bir avuçlamışlar ki, kainattan hırslarını almak istiyor gibiler.
Öylesine kaskatı kesilmişler… Ve sağ başta Binbaşı Nihat. Dimdik ayakta, başı açık, saçları beyaza boyanmış, gözleri karşıda…
Allahuekber dağlarındaki son Türk müfrezesini teslim alamadım. Bizden çok evvel, Allah’larına teslim olmuşlardı.”
Rabbim, her bir Mehmetçiği, Cenneti ile ödüllendirdi.. Nur içinde yatsınlar..
Sokakta, azıcık eksi olsa sıcaklık, verip veriştiriyoruz.. Ya, eksi 30' larda, Şehit olmak..