İki dirhem bir çekirdek misalisin vallahi... Ne kuralların değişiyor, ne bize sundukların...

İki dirhem bir çekirdek misalisin vallahi... Ne kuralların değişiyor, ne bize sundukların...
Yaz ise lyaz, kış ise kış.. Bu kadar da netsin..
Helie ki senin bir parnçan, toprak ana..
Öyle verimlisin ki, insan diksen insan yeşerteceksin varlığında..
Hani derler ya: 'Topraktan geldik, toprağa gideceğiz.."
Peki ya, ya toprak bize küser ise.. Kabul etmes ise bizi.. O vakit, ne halt edeceğiz!..-
Korumalıyız tabiatanayı ve onun tüm kollarını.. Suyu, toprağı, ormanı, börtü böceği...
Keçi boynuzundaki mucizeden söz edecektim, ne de laf satalatası yaptım..
Ağırlığı hep aynı imiş çekirdeğinin, bbiliyor muyduk..
"Hiç mi değişnez onun bu hali, bilinen ağırılğı" şekilndeki soruya, her neden ise yanıt aradım bir an için..
Nasıl bir mucize ki, ne kadar topraktan güç alığr ise alsın, ne denli yağış görse de, içindeki çekirdeğin ağırlığı hep aynı.. "Bu bir mucize değildir de, sahi nedir!..."
"Ne olursan ol, değişme..." demek midir yoksa bu gerçek olanın verdiği asıl mesaj!..
Öyleya, kimimiz yetikilendik mi, kilomuz 50 olsa misal, 150' lilik gibi davranıyoruz çevremize..
Bir ağırdan havalar, bir havadan bakışlar... Sonrasını bilsek de, sonra gelinceye kadar başa elenler..
Hay allah yine konu dışına çıktım.. Keçi boynuzunun çekirdeği diyordum oysa ki ben..
 Bir alıntı yaptım, takip ettiğmi o sayfadan.. Şu bilgilerg eliyordu, pek dikkatimi çekti..
Deniliyordu ki; "Ben bugün, doğada, bitkinin kendi her ne boyda olursa olsun, bir keçiboynuzu çekirdeğinin ağırlığının (200 mg) olduğunu, asla değişmediğini ve bu çekirdeklerin yüzyıllar boyunca Araplar'da, Selçuklu'da ve Osmanlı'da elmas ve değerli taşların ağırlığını ölçmekte kullanıldığını ve bu nedenle bugün kuyumculukta 200mg karşılığı olarak kullanılan 'karat / kırat' ölçüsünün adının da keçiboynuzunun latince ismi olan 'CERATONİA' ve arapça ismi olan 'CARRAT' dan geldiğini öğrendim."
Ne garip değil mi..? Size ait olan ağırlığınız, yüzyıllar boyu net ölçüm...
Bu bilglieri edindiğimde, aklıma bir anda Eşkina balığının başında bulunan, iki yöndeki taşlar geldi yine aklıma.
O taşların, böbrek taşını yok etmede, alternatif tıp' ın bir parçası oluşu meselesi..
Hani üç beş Eşkina taşının, limonda bekletilip, afiyetle içilmesi ardından rahatlık veren o  sonuç..
Kim denedi ve kim şifa buldu önce ki, halen dillerde o yöntem.. Eşkina, yani Kaya levreğinin kafasındaki o taşların, şifa meselesi, çok garip değil mi... Bence, bu da bir mucize.. Gerçi,. Eşkinanı  başınadki taların ölçüsü, hep diğişiyor.. Balığın büyüklüğüne göre..
Peki acaba, Keçi boynuzundaki sır ne..?
Ne kadar büyük olur sa olsun Keçi boynuzu, çekirdeğinin ağırlığ ıhep aynrı.. Ve bu ağırlık, çok değerli bir ölçüme aracı oluyor.. Var bunda da bir hikmet..
 Edendiğim bilgilerin dahası detayları da vardı.
Mesala; "Ayrıca 16 çekirdeğin 'BİR DİRHEM' "ettiğini öğrendim o paylaşım sayesinde..
İki  Dirhem, bir çekirdek' den yola çıktık, Dirhemin ölçümünün nedenini bulduk..
Çekirdek ise, ta kendisi.. Şaka gibi yahu.. Fakat, yanlış olan şu,, İki çekirdek değil, 16 çekirdek bir dirhem.. Ata sözü gibi o ifade, artık değişmeli o vakit..
Bilgilere gark olduğum paylaşımın devamında, şöyle de bir anlatım vardı.. O'ndan da söz edeyim..
Deniliyordu ki; "Bir de bunun üstüne, bir Osmanlı altınının 33 çekirdek (yani, 2 DİRHEM + 1 ÇEKİRDEK) ağırlığında olmasından dolayı, Osmanlı'da çok süslü ve şık giyinenlere, zenginliğine atıfta bulunularak "ALTIN" gibi anlamında " İKİ DİRHEM BİR ÇEKİRDEK" benzetmesinin yapıldığını öğrendim."
Matematik ben de şaştı.. Hesap kitaba baladım, işin içinden çıkamladım şimdi..
"SİZ DE BİLİN İSTEDİM…" vurgusu ile, Çekirdeğin ağırlığı, dahası  Dirhem ölçüsünün nedenini kalem-e alı paylaşan isim,  Vedat Öztürk idi.. O da bir sosyal medya kullanıcısı.. Ellerinize sağlık Vedat bey, ben de olan matematik de gitti.. Sağolun var olun..