-Tarihte bir garip yolculuk-

Dün, 1826 da tek bir kare fotoğraf çekiminin 8 saat sürdüğünden söz etmiştim.. Bu gün biraz daha eski yıllardan söz edecek bir hikayeye rastladım. Nerede mi, Sosyal medyada..
Yanılmıyorsam, bu konuda daha önce de bir takım ifadeler eşliğinde, 'Cehennemin tapusunu satın aldım' diye haykıran bir zati muhteremden söz etmiştim.. Hikaye, Vatigan' da geçiyordu.
Tarih sayfalarına geçmiş bir anlatım eşliğinde, yine Cehennemin tapusu üzerine yaşanmışlıklara dair bir hihakeyi okudum..
Ne lambalar yandı bir an aklımda.. Böyle bir şey olsa, gerçek olsa tapuyu edinmek, ne olurdu insanlığın hali acaba..
Kimsenin cehennem korkusu kalmıyormuş.. Öyle ya, tapu misal bende.. Kimseyi almayacağım cehenneme inadındayım üstelik...
Ben böyle iken; Ne olacak o vakit, "nasıl olsa cehennem yok diye, insanlık zivanadan çıkardı.."
Cennet ve Cehennem inancı, insanoğlunda var.. Belki de, bu inançtan dolayı da bir çok suç işlenmiyor... Öteki tarafın korkusu engel oluyor bazılarına.. Suçtan uzaklaşıyorlar.. Kalp kırmaktan, birbirlerini üzmekten  ve sıralanabilecek bir çok maddede yer alabilecek kusurlar, öteki taraf korkusu nedeniyle hayat bulmuyor..
Çok iske yıllardan bir hikaye;
-Martin Luther, duruşma sırasında yargıçlara seslendi:
“Milleti cehennemle korkutup, cenneti para karşılığı satıyorsunuz.
Sıkıysa cehennemi satsanız ya?” diye.. Hikaye bu ya..
Yine, hikaye bu ya.. Yargıçlardan biri devreye giriyor ve soruyor;
“Cehennemi kim alır ki?”
Martin Luther,”ben alıyorum, neyse parası vereyim” diye talip oluyor açık açık..
Sonrasında, hikayeye göre, yargıçlar veriyor cehennemi Bedava ya..
Aylar önce, benzer bir hikayenin de Vatigan' da yaşandığına dair bir yazı kaleme almıştım.. Yanlış hatırlamıyorsam..
Gerçi o hikayede, cehennemin tapusu için, talip olan kişi bir miktdar para ödemişti Vatigan' ın din adamlarına.
Martin ise, bedavaya kapmış tapuyu.. Oh oh ne güzel..
Ve kapıya çıkar Martin... Mahkeme önünde bekleyen meraklılara seslenir;
“Cehennemi satın aldım, benimdir.
Bundan sonra oraya kimseyi almayacağım, korkmayın”
Bu sözler, Martin' in inaçlı hemşehrilmerini sevindirmiştir elbet..
Öyle ya, tapu Martin' de ve söz veriyor herkese , 'Kimseyi cehenneme almayacağım' diye.
Cehennem korkusu ve kilise baskısından kurtulan halk, hikayeye göre; özgür beyinlere sahip olmuş..
Yahu, beynin özgürleşmesi için, cehennem korkusunun sona ermesi mi gerekiyormuş birilerine.
Vallahi, bu noktada ben de bir düşünür oldum.'Ne alaka..' diye..
Beyin cehennem korkusundan dolayı mı özgürleşmemiş bu hikayeye göre..
Sosyal medyada rastladığım bu Hikayenin son cümlesinde;
" Ve Almanya aydınlanması 500 yıl önce başladı!" ifadesi yer buluyordu.
Hikayenin kime ait oluduğunu anlatır imza bölümünde de; -Martin LUTHER (1483–1546) anlatımı bulunuyordu.
Şimdi Şanlı Türk tarihine bakınca, bir garip oluyor içim.. Birileri 500 yıl öncesinden söz ediyor utanmadan.. Bizler, bin yıllık geçmişe sahibiz Türk olarak.. Yalan mı...
Beynimiz de özgür üstelik..
Beyni kiralamamışız kimseye..
Devlet kurmak, yüceltmek, büyütmek  ve korumak için, kendi beynimizin özgürce dediğini yapmışız bin yıldır.
Cennet inancı da tam biz Türklerde,  CEHENNEM DE..!
Yarına Yüce Türk Devletlerinin Şanlı birliğinden söz edeceğim kısmet ise..
AB' de neymiş kardeşim..
Sıkı dur dünya, TURAN yolunda, Kızılelmaya adım adım evellallah...  Yarın görüşmek üzere.. Hoşçakalın.. Sağlıkla kalın..